Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
"Hiçbir kötülük karşılıksız kalmayacaktır. Her kötülük, her suç, er geç ceza görecektir! Ama bu dünya da, ama öbür dünya da! Belki bugün, belki yarın. Belki yarından daha yakın! Bilinmez. Sabır kadar büyük meziyet, iyi huy, Allah nazarında mevcut değildir. Hazreti Peygamberimiz bir “hadisi şerifte buyuruyor ki...” Beytullah Hoca’nın “cemaati müslimin”i esniyor. İçerinin havası gittikçe ağırlaşıyor. Bayram’ın üstüne ölü toprağı serpilmiş gibi. Gittikçe ağırlaşan bir uyku, gelip göz kapaklarına oturuyor. “Ben öcümü bu dünya da almak isterim! Bugün! Burda! Dostun düşmanın önünde! Benim sorunum bu insanlarla, bugünle, burasıyla!.. Göreceğim adaleti bugün göremezsem, bir değeri yoktur nazarımda! Biz de böyle düşünüyoruz bu kötü aklımızla ey saygıdeğer Beytullah Hoca! Sen ayak ta ve yukarda, biz oturmuşuz ve yerde! Sen ahreti kendine garantilemiş, sen Allah’ın siperine sinmiş, sen ağustos ayında Peygamberin gölgesinde serin; biz, zayıf öküzümüzü, zayıf ineğimizle kağnıya koşup sap çekeceğiz diye tozlu yollarda perişanız Sayın Hocafendi!.. Terliyoruz... Yanıyoruz... Derimiz kavlayıp kalkıyor. Biz de böyle düşünüyoruz ey yaşlı Hoca!..” “Berhudar ol aslanım!” dedi Bayram kendi kendine. “Fakat biz bugünün konuşulmasını istiyoruz. İn, in! Yere in! Yanımıza in! Yanımızda konuş! Atma ordan, yüksekten!..”
İnsan "can"dır ve ne kötü ki, ancak cansızlaşarak itibar kazandığı bir dünya kurmuştur kendine.
Sayfa 7 - Ali Ayçil
Reklam
George Eliot, çektiği onca sıkıntıdan, ancak kendisini St. John's Wood'da izbe bir eve atarak kurtulabilmiş ve insanların onu kınayan bakışlarının gölgesi altında kalma pahasına oraya yerleşmişti. "Şunun iyice bilinmesini istiyorum ki," diye yazmıştı, "davet edilmeyi beklediğini açıkça beyan etmeyen hiç kimseyi buraya beni görmek için asla davet etmeyeceğim." Öyle ya, bir günahkâr değil miydi o? Evli bir erkekle yaşamıyor muydu ve onu öyle görmek hasbelkader ziyaretine gelmek isteyen Mrs. Smith'in ya da falancanın iffetine halel getirmez miydi? O yüzden de, toplumun kurallarına boyun eğmeli ve “dünya denen şeyden kopuk” bir yaşam sürmeliydi. Ama aynı dönemlerde, Avrupa'nın öbür tarafında, falanca çingeneyle ya da filanca soylu hanımefendiyle özgürce yaşadıktan ve savaşlara katıldıktan sonra, sıra kitaplarını yazmaya geldiğinde işine müthiş şekilde yarayacak olan türlü hayat deneyiminin içinden dilediğini sansürsüz ve engelsiz olarak seçip alabilen genç bir adam yaşıyordu. Şayet Tolstoy isimli bu adam, Priory'de evli bir kadınla “dünya denen şeyden kopuk” gözden ırak bir yaşam sürmüş olsaydı, toplumun vermek istediği ahlak dersi onu ne gibi yüce duygulara ulaştırırsa ulaştırsın, Savaş ve Barış'ı yazması belki de mümkün olmazdı, diye düşünmeden edemedim.
344 syf.
8/10 puan verdi
·
Beğendi
Yaşadığınız en dehşet anda, sizden şarkı söylemeniz istense…
II. Dünya savaşı temalı çok sayıda film çevrildi, roman yazıldı. “Downfall”, “Stalingrad”, “Im Westen nichts Neues “en beğendiğim filmler arasında ve bu filmler bize daha çok cephedeki savaşı, cepheye giden askerlerin psikolojisini aktarırken, “Kitap Hırsızı”, “Leningrad(2009)” filmleri ise cephenin gerisinde kalanların savaşını, hayatta kalma
Orkestra Şefi
Orkestra ŞefiSarah Quigley · Kırmızı Kedi Yayınları · 201663 okunma
"Hayır, bu olamaz! Olamaz bu. Adine, benim için önünde diz çökeceğim en yüce, en saf varlık olduğuna dizlerimin üstünde yemin ederim, en küçük bir güvensizlik gölgesi bile bunu zedeler. Ah, Adine dünya batsa ne umurumda! Yeter ki sen eskiden olduğun gibi ol!”
Sevmek dedim yoluna ölmek dedi….
Sevmek Dedim Yoluna Ölmek Dedi… Sevmek dedim. Yoluna ölmek dedi. Yol dedim. Alıp başını gitmek dedi. Gitmek dedim. Bir Ahh çekip dostlardan ayrılmak dedi.
Reklam
592 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
·
21 günde okudu
Sofie'nin Dünyası kitabı 15 yaşındaki bir kızın felsefeyle tanışmasını anlatan bir kitaptır. Sofie bir gün okuldan eve geldiğinde "kimsin sen" yazılı bir posta bulur. Ardından düşünmeye başlar. Ertesi gün bir tane daha posta gelir. Ardından bir bir devam eder. Bu postaların bazılarında felsefik sorular varken bazılarında uzun uzun felsefe tarihi anlatılmaktadır. Biz de Sofie'yla birlikte felsefe tarihini okuyup düşüncelere dalarız. Bu kitap felsefeye başlangıç kitabı olarak önerilir -ki ben de buna katılıyorum. Çok yalın bir şekilde bize anlatırken aynı zamanda kurgusuyla da ilgi çekicidir. Bunları gönderen kişi kimdir? Neden Sofie'ya gönderiyordur? Biz davranışlarımızda özgür müyüz yoksa kontrol mu ediliyoruz? Yaşadığımız dünya gerçekten var mı? Ya birinin hayal ürünüysek? İlkçağ felsefesi gayet güzel bir şekilde anlatılmışken Ortaçağda hiçbir islam filozofundan bahsedilmemesi yazarın taraflığını ortaya koyuyor. Bu durum gerçekten sinir bozucu. Yakınçağa geldiğimizde ise oldukça hızlı gidiyoruz ve bazı filozoflarından hiç bahsedilmiyor bile. Kurgudan kaynaklı olarak bu kabul edilebilir olsa da eksik kalmış diyebilirim. Kitap gerçekten güzel ve öneririm ama felsefenin zaten içindeyseniz ve tarihine hakimseniz sıkılabileceğinizi baştan söyleyeyim.
Sofie'nin Dünyası
Sofie'nin DünyasıJostein Gaarder · Pan Yayıncılık · 202036,5bin okunma
Ruhlarımızın oluşturduğu bir ütopyadayız. Bu cennette, ikimiz, sadece ikimiz varız. Baharın rengarenk açan tüm çiçekleri bir arada, Etrafımızda, havada uçuşan dallar, kuru yapraklar var. Güzelliğinle kaplı, aşkınla büyüleyen bir cennetteyiz. Sen kraliçesin, bende şövalyeyim. Yüzün bir sanat eserinin en güzel haliyken, Ben çok sevdiğim cennetinde,
Emri bil maruf nehyi anil münker
Her bir mümine "Emr-i bi'l ma'rûf ve nehy-i anil münker" farzdır. Kişi tam yaşamasa bile ve İnsanlardan korkup çekinenin hali müstesna. "Yavrum, namazı gereği üzere kıl; iyiliği emret ve fenâlıktan alıkoy. Bu hususta sana isabet edecek eziyete katlan. Çünkü bunlar kesin olarak farz kılınan işlerdir" (Lokman
• 3. Bölüm - ATATÜRK KÜRT DÜŞMANIYDI YALANI! (!)
- Tanıyanlar vardır tanımayanlara da tanıtmış olayım: Diyap Yıldırım, 1846 yılında Tunceli'nin Çemişgezek ilçesinde doğdu. İleride "Ferhat Uşağı" aşiretinin reisi olacaktı. Diyap Yıldırım bir Kürttü. Amma örnek alınası bir Kürttü. - SARI PAŞA, KEMAL ATATÜRK'ÜN
Mustafa Kemal Atatürk
Mustafa Kemal Atatürk
önderliğinde, Emperyalizme ve yoğun işgale karşı
Reklam
Günyüzü görmemiş bir dalın hüznü Akıyor damarlarıma İliklerimi yakıyor Göl kıpır kıpır Sazlıkların ardından sıçrayan balık Diyor ki bana- Artık eskisi gibi değil dünya
Halk İslamı-Burjuva İslamı ve Dünya kardeşliği-Alevilik
"Halk İslamı" terimi, sanki bir "burjuva İslamı" varmış gibi bir kanı yaratmaktadır. Ki bu yanlıştır. "Halk-Burjuva" terimleri sınıfsal bölünmeyi yansıtır. İslam dini sınıflar üzerinden tanımlanamaz. İslam'ın özü bellidir: Alevilik ile bu öz de çelişmektedir.(...) Alevilik kendi dışında 72 dinin olduğuna inanır ve bütün dinleri eşit görür. Alevi felsefesi bütün dinlere aynı gözle bakılmasını ister. Yunus Emre bunu şu dizelerle dile getirir: Yetmiş İki millete bir gözle bakmayan Halka müderris olsa hakikatte asidir Yani dinleri eşit düzeyde görmeyen, müderris(öğretmen) olsa da aslında cahildir.
Sayfa 24 - Ütopya Yayınevi
Günün hutbesi : Her işin bir ahlakı vardır.
"İman edip dünya ve ahiret için yararlı işler yapanlar bilsinler ki biz, güzel iş yapanların ecrini asla zayi etmeyiz."
Kuranı Kerim Meali
Kuranı Kerim Meali
Kehf, 18/30
…gördüm ki birlikte yola çıkabileceğim nitelikte hiçbir insan tanımıyormuşum. Bu bilgiyi edinmem, doğrusu, hayata bakışım açısından bana çok yararlı oldu. Her insanın beş duyusuyla algıladığı bu dünya üzerinde bir hayatı var. Ben bu hayatı bilerek, isteyerek, her dakikasını kendimin kılarak, duyarak ve düşünerek, uyanıklık içinde yaşamak istiyorum. Belki bu dünya hayatını en üst düzeyde yaşayabilmek, bir başka insanla ortaklaşa tanıklığına vardığı uyanıklık durumunu paylaşmakla mümkün. Bu paylaşımı elde edemediği şartlarda bile insan, ölüm kendini bulduğu anda içinde bir boşunalık duygusu taşımamalı. Bence boşunalık duygusu, ne adına olursa olsun, razı olduğu haksızlık yüzünden insana yerleşir.
Sayfa 100 - Tiyo Yayıncılık
bu kocaman gecenin içinde, yapayalnızdı. Düşüncelerini hangi istikamete koşturursa koştursun, karşısına kimse çıkmıyordu. Şu anda bu koskoca dünya üzerinde kendisini düşünen bir tek kişi bile mevcut olmadığına o kadar emniyeti vardı ki
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.