Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Jane&Helen
"Hayır. Ben iyi bir insan olduğumu düşünmem gerektiğini biliyorum ama bu yeterli değil ki. Eğer başkaları beni sevmiyorsa, ölmeyi yaşamaya tercih ederim. Ben yalnızlığa ve sevilmemeye katlanamam, Helen. Bak. Senden, Bayan Templedan ya da gerçekten sevdiğim herhangi bir kişiden biraz gerçek sevgi ve şefkat görebilmek için kolumu kırmaya, bir boğanın beni süsmesine razıyım. Ya da tepinen bir atın arkasında durup toynağını göğsüme vurmasına da izin verebilirim..." "Sus, Jane! Sen insan sevgisini çok fazla önemsiyorsun. Çok düşüncesiz, çok hiddetlisin.
Sayfa 94 - ARTEMİSKitabı okudu
Verilen emanet öylesine kıymetlidi ki, sadece benim sorumluluğuma bırakılabilir miydi? Sonuca baksana! Kaybettim. Emaneti veren o kadar zekiydi ki, her birimizin bunu kaybetme ihtimalinizin olduğunu bilmiyor muydu sanıyorsun? Bazılarımız kaybetti, bazılarımız ise emaneti kendinden bile kıymetli sayıp sahip çıktı. Ben tek başıma bir hiçken, böyle büyük bir emanetin sadece benim sorumluluğuma verilmiş olabileceğine inanmamı mı bekliyorsun benden? Benimle birlikte başka arayanlar da var. Duyuyorum seslerini! Ancak, gözümün görebileceği mesafeden çok uzaktalar. Tek yoldaş sen değilsin! Onların da yanında yüzyıllardır dolaşıp duran yoldaşları var. O yüzden fazla kibirlenme! Kaybettiğini arayan ne tek benim bu dünya da ne de sen teksin birine yoldaş olan...
Reklam
Beni her şey yoruyor. En ufak bir sesten rahatsız oluyorum. Günün aydınlığı fazla geliyor.
Sayfa 106
Hapşırma esnasında hem kalbe hem beyne gerekenden çok daha fazla kan pompalandığı için beyin ve kalbin rahatlaması sağlandığını ve gözyaşı, sinüs kanalları açıldığını öğrenmiştim.
++ 1789 Devrimi - Kadın hakları
"Alabildiler mi peki bu hakları?" "Hayır. Daha sonra da sık sık görüldüğü gibi, kadın hakları meselesi devrimle bağlantılı olarak ortaya atılmıştı. Ama yeni bir düzen kurulur kurulmaz, yine o eski erkek egemenliği oluşuverdi." "Çok tipik." "Fransız Devrimi sırasında kadın hakları için en çok uğra- şanlardan biri de Olympe de Gouges'du. 1791'de, yani Devrim'den iki yıl sonra Kadın Hakları Beyannamesi yayımladı. Yurttaş Hakları Beyannamesi'nde kadınların doğal haklarına çok fazla yer verilmiş değildi. Olympe de Gouges kadınlar için erkeklerle tamı tamına aynı hakları istiyordu." "Ne oldu sonuç?" "1793'te idam edildi. Ve kadınlara her türlü politik faaliyet yasaklandı." "Rezalet!" "Asıl 19. yüzyılda güçlendi kadın hareketi -hem Fransa'da hem de Avrupa'nın diğer bölgelerinde. Ve bu mücadele çok yavaş da olsa meyve verdi sonunda. Örneğin Norveç'te kadınlar 1913'te seçme hakkı elde etti. Birçok ülkede eşit haklar için mücadele sürüyor."
Sayfa 363 - Pan
Neoliberalleşmenin en başından beri bir sınıf iktidarı kurma projesi idi.1970'lerin sonunda neoliberal politikaların yürürlüğe konmasının ardından ABD'de en yüksek ge­lir sahibi %l'lik dilimin ulusal gelirdeki payı hızla yükseldi ve yüzyıl sonunda (İkinci Dünya Savaşı öncesi oranlara çok yakın olan) % 15e ulaştı. ABD'de en yüksek gelir sahibi %1'lik dilim 1978'de ulusal ge­ lirden aldığı %2'lik payı 1999'da %6'ya çıkarırken, 1970'te 1/30'dan biraz fazla olan ortalama işçi maaşı/CEO maaşı oranı, 2000'de yakla­ şık 1/500 oldu Neredeyse hiç şüphe yok, Bush yö­netiminin vergi reformlarının artık etkisini göstermesiyle toplumun üst basamaklarındaki gelir ve servet yoğunlaşması hızla devam ediyor; çünkü ücretler ve maaş üzerindeki vergiler korunurken (bir servet vergisi olan) emlak vergisi aşamalı olarak kaldırılıp, sermaye ve yatı­ rım kazançları üzerindeki vergi düşürülüyor.1
Reklam
Ama geç kaldın çünkü beni kaybettin. Ya da hiç kazanmadın mı demeliyim? Malum, benim hislerim seninkinin aksine küçük bir hoşlanmadın fazla değildi.
Elbette bilgi hem mutluluk,hem acı verir ama hiçbir acı cehaletten daha fazla zahmet verici değildir.Cahil bir insanla tartışan ve tartışmayı kazanan kim yaşamış ki dünyada..?
Neredeyse bütün ülkelerde savaş sonrası anlaşmanın koşullarından biri üst sınıfların ekonomik gücünün diz­ ginlenmesi ve ekonomi pastasından emeğe çok daha büyük bir pay verilmesiydi. Ama 1970'lerde büyüme yerle bir olunca, reel faiz oranları negatife düşüp, cüzi kar pay­ ve karlar norm haline gelince, işte o zaman her yerdeki üst sınıflar kendilerini tehdit altında hissettiler. ABD' de, nüfusun en zengin % l 'lik diliminin (gelirdeki payının aksine) servet üzerindeki kontrolü yirmin­ci yüzyıl boyunca fazla değişmeden devam etti. Ama 1970'lerde varlık değerlerinin (hisse, gayrimenkul, tasarruf) yerle bir olması sonucunda hızla baş aşağı düştü.Üst sınıflar siyasi ve ekonomik yok oluştan korunmak için kararlı bir şekilde hareket etmek zorundaydı.
Saldırı tehlikesiyle yaşamanın nasıl bir şey olduğunu daha önce hiç düşünmişti oysa dünyanın birçok yerinde binlerce insan bunu yaşıyordu. İnsanların Filistin'de, Çeçenistan'da, Kongo'da katlandıkları şeylerin doğru ve yanlış tarafları üzerine düşünmüştü fakat bu tehlikeyle yaşamanın nasıl hissettirdiğini hayal bile etmemişti. Belki bir süre sonra fazla hissedilmiyordu, nüfuz eden, parçalayan bir şeye dönüşüyordu ve insan yaşanan teröre kendini teslim edip içgüdüsüne ve şansına güvenerek bir alçak uçuştan kaçıp öbürünü de atlatmayı dilemekten başka bir şey yapamıyordu. Bu, içinde yaşadıkları dünyanın güvenli olduğuna nasıl inanmış olduklarının farkına varmasını sağladı.
Sayfa 131Kitabı okudu
Reklam
"Gözyaşları için fazla derin" bir keder bu. Her şey Bir anda elden alındığında ve ışığı çevresindeki Dünyayı güzelleştiren üstün bir Ruh arkada kalanlara Hıçkırıklı ağlamaları ve iniltileri, sürüp giden Bir umudun tutkulu gürültülerini değil; Solgun umutsuzluğu ve soğuk durgunluğu. Doğa'nın engin bedenini, insani olayların ağını, Doğumu ve mezarı bıraktığında; şimdi eskisi gibi olmayan şeyleri. .
Sayfa 56 - KabalcıKitabı okudu
Köksüz, harcıâlem, buzu fazla kaçmış bir kadeh rakı gibi kendime kaldım.
Sayfa 119 - HabitusKitabı okudu
Bu insanları bu kadar uzaklara sürükleyen ve bunca şeye dayanmalarını mümkün kılan şeyin, iç içe geçmiş hırs, korku, çaresizlik, idrak edememe duyguları olduğunu biliyordu. Göç etme itkisine karşı koymanın akıntıya veya fırtınaya karşı koymak kadar zor olduğunu biliyordu. Hayatlarını sürdürebilmek için çok fazla şeyi feda etmek zorunda kalmışlardı. Bu bilim değildi tabii. Bilimsel olmak için acıları boş verip ilkin bu eğilime bir isim vermek, sonra da onu incelemek gerekiyordu. Acılar kısmıyla başka birileri ilgilenmeliydi.
Bir kayıp aynı büyüklükte bir kazançtan yaklaşık iki katı daha fazla duygusal ağırlıktadır. Bilim buna "kayıptan kaçınma" adını veriyor.
Kalbini açabileceği türden arkadaşlar değildi etrafındakiler. İçindekileri açıkça söylerse iş arkadaşlarının sunabileceğinin en fazla kof bir sevecenlik seli olacağını tahmin ediyordu. Aynı şekilde içlerinden biri ona açıklıkla yaklaşacak olsa kendisinin de sunabileceği muhtemelen bundan fazlası olmayacaktı. Çok fazla derine inmeden sunulan iyi niyeti hissetmek yeterliydi, fazlası lüzumsuzdu.
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.