Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Edebiyatın Gayesi
Sanat sanat için midir, cemiyet için mi? Sanatın ve edebiyatın gayesi faydalı olmak mıdır, sadece güzel olmak mı? Edebiyat bir lüks müdür, yoksa halk için bilgi ve ahlak yükseltici bir terbiye vasıtası mı? Kısaca “edebiyattın gayesi nedir?” Bu soru, doğurduğu birçok meselelerle, büyük bir problem ailesi teşkil eder ve XIX. Asır Avrupa’sının
Yarı münevver
Bizde birkaç sahifeden fazla yazı okumağa tahammülü olmayan bir "yarı münevver" zümresi vardır. Bunlar ruhları hasta, iradeleri gevşek, kafalarını bir nokta üzerinde uzunca bir zaman tutmak kabiliyetinden mahrum birtakım psikopatlardır. Bu tip insanların kafası hayatın bütün ciddi meseleleriyle alâkalarını kaybettiği için hiçbir şey
Sayfa 109Kitabı okudu
Reklam
“Haydi canım” diye bazan kendisinden daha çok İstanbul âşığı olan arkadaşlarıyla münakaşa ederdi: “İstanbul'dan ayrılmak istemiyoruz, fakat senede kaç defa kütüphaneye gideriz? Üç beş cadde ile bir o kadar kahveden başka ne biliriz? Fikir hayatı, fikir hayatı diyoruz... En kabadayımız bile gevezelikten başka ne konuşuyor? Kahve münakaşalarıyla zihnimizi inkişaf ettirdiğimizi sanmakla pek akıllıca bir iş yaptığımıza kani değilim... Bizi buraya asıl bağlayan bir alışkanlıktır... Biz burada maksatsız yaşamayı ve boş beyinle dolaşmayı tatlı bir meşgale haline getirmek yolunu keşfetmişiz... Hepimizi İstanbul'a bağlayan sadece bu...Burada insan, kafasını zerre kadar işletmeden, mütefekkir bir kimse olduğuna inanmak ve buna başkalarını da inandırmak imkânına malik... Bu şehrin ve buradaki muhitlerin dayanılmaz cazibesi işte bundan ibaret!.
Gençlere Öğütler
— Çalışmak için müsait gün ve saat bekleme. Bilki, her gün ve her saat çalışmanın en müsait zamanıdır. — Çalışmak için müsait yer ve köşe arama. Bil ki, her yer ve her köşe çalışmanın en müsait yeridir. — Bir günde ve bir zamanda yapman lâzım gelen bir işi (bir dersi, bir vazifeyi) ertesi güne bırakma. Zira her günün derdi gibi, işi de kendine
144 syf.
7/10 puan verdi
Es-Selam.. Kitabı okudum ve özellikle hadis bölümüne geldiğimde en büyük eksikliğin sahih olup olmama noktasında ''Tahrîc'' yapılması gereğini hissettim. İncelemelere baktığımda da arkadaşlarımız teknik bakımından gerekli bilgileri vermişler, bu yüzden içeriğe hiç dokunmadım. Şu şekilde bir yöntem izledim; Önce hadisleri klasik kaynaklarda tarama
Hazreti Muhammed
Hazreti MuhammedLev Tolstoy · Çalıkuşu Yayınları · 20194,587 okunma
Meal Okuma Etkinliği
Es -Selam.. Sağ olsun
Zeyneb Öztürk
Zeyneb Öztürk
Hanım böyle güzel bir etkinlik düşünmüş ve bu konuda organize etmemizi istedi, değer verdiğimiz saygı duyduğumuz bir hocamız,kıramadık öncelikle çok teşekkür ediyorum Allah ebeden razı olsun:)) Şu şekilde bir kıstas belirledim, 1- Önce okuyacağımız Kur'an mealini
Reklam
Eve dönmek üzere vapura bindiği zaman kendi kendisinden iğreniyor, attığı kahkahaların ve kusuruma bamyaların intikamını yine kendi kendisinden oldukça romantik bir tarzda çıkarıyordu. Neden ağlıyordu sanki? İstiyordu ki bütün bu zahiri kayıtsızlığın, hafifmeşrep, bayağı lakırdılarının altındaki Nevin Hanım 'ı keşfetsinler. Ama kimse kimsenin aslını, kafatası içinin meselesini anlamak için uğraşmıyordu. Uğraşamazdı: Çünkü hiçbir mesele, kadın erkek oturulup sanatkar veya alim; üniversiteli veya profesör münakaşa edilecek bir hal çaresi elbet ama bir fikir alışverişi haline getirilemiyordu. Ne böyle bir gazete, ne böyle bir haftalık, ne de kadınların ve erkeklerin insanca buluşabileceği bir kahve vardı İstanbul 'da. Böyle bir yer kokusunu aldılar mı züppeler, kıskançlar, sözde sanatçılar üşüşüveriyorlardı.
“Haydi canım” diye bazan kendisinden daha çok İstanbul âşığı olan arkadaşlarıyla münakaşa ederdi: “İstanbul’dan ayrılmak istemiyoruz, fakat senede kaç defa kütüphaneye gideriz? Üç beş cadde ile bir o kadar kahveden başka ne biliriz? Fikir hayatı, fikir hayatı diyoruz... En kabadayımız bile gevezelikten başka ne konuşuyor?
Sayfa 136Kitabı okudu
136 syf.
9/10 puan verdi
·
19 saatte okudu
Son zamanlarda ülkemizde de çokça münâkaşa edilen mevzulardan birisini, idam cezasını anlatan ve varlığını tenkit eden bir Victor Hugo romanı: Bir İdam Mahkûmunun Son Günü. Romandan ziyade romanın anlattığı idam meselesinin ele alınacak çok yanı var. Kitap hakkındaki değerlendirmeleri okudum ve herkesin, idam cezasının saçma, lüzumsuz, yanlış olduğunu müdafaa etmiş. Fikirlerimi anlatmak için bir sürü şey yazıp sildim. Lâkin tam olarak düşündüklerimi anlatmaya muvaffâk olamadım. İdam cezasını tenkit edenlere sadece şunu sormak istiyorum; son zamanlarda insanların yüreğini acıtan Leyla cinayeti ve benzer şekilde cânice işlenmiş cinayet ve katliamlara sebep olan o mahlûkatların idam edilmesini istediniz mi istemediniz mi? Elbette romanda anlatılan karakter ve onun gibi işlediği suçtan dolayı pişmanlık duymuş insanlara bir şans daha verilmelidir. Bu hususta İslâmiyet, insanlar için en iyisini seçerek, kararı öldürülen kişinin yakınlarına bırakıyor. Allah(c.c), "Kısasta sizin için hayat vardır" diyerek de en güzel şekilde izah etmiş. Konuşulacak çok şey var elbet ama kısa bir şekilde ancak bu kadar oluyor. Kitabı, mutlak doğru olarak okumadığınız, gerçeklere, hakîkatlara ve hayata göre fikir yürüterek okuduğunuz müddetçe, okuyup kendi fikirlerinizi oluşturabilirsiniz. Keyifli okumalar... demek isterdim ama maalesef, öyle değil.
Bir İdam Mahkûmunun Son Günü
Bir İdam Mahkûmunun Son GünüVictor Hugo · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 2023119,9bin okunma
TEFSİR KÜLLİYATINDA KADIN TASAVVURU
Şüphesiz kadın, erkeğe nispetle daha naif ve nazik, daha hassas ve kırılgan bir tabiata sahiptir. Ancak bunlar birer kusur ve eksiklik değil, yaratılış özellikleridir. Hatta kadını kadın yapan, onu cins-i latif kılan hususiyetlerdir. Ne var ki kadının doğasıyla ilgili bu özellikler bazı ayetlerin tefsirinde birer nakisa(eksiklik) olarak
Reklam
İşte şu hikâyemizin kahramanı konsolosuktan emekli Vildan Bey'in Avrupa'da mektep medrese görmüş kızı, "kusuruma bamya!" diyebiliyor, ardından da bir kahkaha savurabiliyordu. Sonra eve dönmek üzere vapura bindiği zaman kendi kendisinden iğreniyor, attığı kahkahaların ve kusuruma bamyaların intikamını yine kendi kendisinden oldukça romantik bir tarzda çıkarıyordu. Neden ağlıyordu sanki? İstiyordu ki bütün bu zahiri kayıtsızlığının, hafifmeşrep, bayağı lakırdılarının altındaki Nevin Hanım'ı keşfetsinler. Ama kimse kimsenin aslını, kafatası içinin meselesini anlamak için uğraşmıyordu. Uğraşamazdı: Çünkü hiçbir mesele, kadın erkek oturulup sanatkâr veya âlim; üniversiteli veya profesör münakaşa edilecek bir hal çaresi değil elbet, ama bir fikir alışverişi haline getirilemiyordu. Ne böyle bir gazete, ne böyle bir haftalık, ne de kadınların ve erkeklerin insanca buluşabileceği bir kahve vardı İstanbul'da. Böyle bir yer kokusunu aldılar mı züppeler, kıskançlar, sözde sanatçılar üşüşüveriyorlardı.
276 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.