“Haydi canım” diye bazan kendisinden daha çok İstanbul âşığı olan arkadaşlarıyla münakaşa ederdi: “İstanbul’dan ayrılmak istemiyoruz, fakat senede kaç defa kütüphaneye gideriz? Üç beş cadde ile bir o kadar kahveden başka ne biliriz? Fikir hayatı, fikir hayatı diyoruz... En kabadayımız bile gevezelikten başka ne konuşuyor?