Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
"Doğrusu senden böyle bir söz beklemiyordum. Çok garip." "Neden?" Lydia cevap verdi. "Çünkü sen... aslında sevecen bir insansın. Başkaları hakkında kötü bir söz söylemezsin. Bazen sana, yeteri kadar, nasıl anlatayım bilmem ki?., yeteri kadar şüpheci olmadığın için kızıyorum. Dünyadan haberin yok." Alfred gülümsedi. "Bence dünya insanın düşündüğü gibi bir yerdir."
Sayfa 21 - Altın Kitaplar Yayınevi
Yaslanıp, bir cıgara yakmak isterim Dumanı cevahir değer. Mağlup mu desem, mahçup mu? Ama ikisi de değil, Ben garip, sen güzel, dünya mutlu... Öyle tuhafım bu akşamüstü, Sevgilim, Canavar götürür gibi îki yanım, iki süngü...
Sayfa 153Kitabı okudu
Reklam
DÜNYA BU Nasreddin Hoca'nın "Ye kürküm ye" meselesini bilirsiniz. Merhum, üstü başı perişan bir halde gittiği ziyafet meclisinde büyük bir hayal kırıklığına uğramış. Kimse kendisiyle ilgilenmemiş. Ertesi hafta gayet gösterişli bir elbise giyerek aynı meclise gelmiş. Bu sefer büyük ilgi göstermişler, baş köşeye buyur etmişler. Kendisine değil de kürküne itibar edildiğini gören Hoca; sofraya oturulunca o ünlü sözü söylemiş: "Ye kürküm ye!.." Ne garip bir tecellidir ki, aynı durum bugün de devam ediyor. Merhum Serdengeçti'nin deyimiyle "cebi dolarlı, boynu yularlı" insanlar gittikleri her yerde itibar görüyorlar; "cebim delik, kalmadı metelik" diyenler ise, hangi mekânda bulunurlarsa bulunsunlar boyunları bükük, destileri dökük kalıyorlar. Eskiden olduğu gibi, bugün de paraya, şöhrete, servete itibar ediliyor, gerçek ilim adamları, hakiki sanatkârlar, kâmil insanlar horlanıyor. Gittikleri meclislerde böyle kıymetli insanların yüzüne kimse bakmıyor. Bursa'nın ileri gelenlerinden bir zat, şair Lâmi-i Çelebi'yi bir gün evine davet eder. İçeri girince şairlerin, âlimlerin, ediplerin birer sığıntı gibi kapının dibinde oturduklarını; cahil, fakat zengin kişilerin ise, baş köşeyi tuttuklarını görür. Ev sahibi, zarif şiirleriyle tanınan Lâmi-i Çelebi'ye, lütfen şu meclisin halini tasvir et, deyince şair şu dörtlüğü söyler: Mu'teberdir cihanda dûn-ı denî, Daima zillet üzere ehl-i hüner, Hâl-i âlem misâl-i deryâdır, Külçe altın çöker, ciyfe yüzer.
"Ben zaten her gece uyuyorum ölümün koynunda." "Hepimiz bu dünyayı anladığımız kadarı ile varız. Daha fazlası olmamalı. " "Sevdiğin bir insanın güvenini kırmak... Bunu bir ressam çizebildi mi?" "Biliyorsunuz, ben bir şizofrenim. Hayır! Savunmayacağım kendimi. Nasıl olsa öldürmüşsünüz sevdiğim her şeyi. Bu dünya beynimde artık boş ve garip, daha fazlasını öldürmenizi temenni edeceğim. Ben zaten her gece uyuyorum ölümün koynunda."
Dünya harikulade bir yer, diye düşündü, insanın hayallerini bile aşıyor...
Sayfa 198 - Metis Yayınları/5. Basım/2023Kitabı okudu
Ne içindeyim zamanın
Ne içindeyim zamanın Ne de büsbütün dışında; Yekpare geniş bir anın Parçalanmaz akışında. Bir garip rüya rengiyle Uyumuş gibi her şekil, Rüzgarda uçan tüy bile Benim kadar hafif değil. Başım sükutu öğüten Uçsuz,bucaksız değirmen; İçim muradına ermiş Abasız, postsuz bir derviş; Kökü bende bir sarmaşık Olmuş dünya sezmekteyim, Mavi,masmavi bir ışık Ortasında yüzmekteyim.
Sayfa 23 - Dergah YayınlarıKitabı okuyor
Reklam
DON RODRIGO ... Boyun eğmeye mecburum bu hazin tercihe, ya ihanet etmeli aşkıma Ya yaşamalıyım bu utançla. İki uçta da ıstırabım uçsuz bucaksız. Ah Tanrım, ne garip bir acı!
Sayfa 13 - İş Bankası Kültür Yayınları ~ I. Perde - 6. Sahne - Don Rodrigo.Kitabı okuyor
Zira -her ne kadar garip olsa da- mahrum olmak muhtaç olmak değil ve mahzun olmak mesut olmamak değildir. Şüphe yok ki aydınlık veya karanlık zamanlarımız olabilir. Lakin neşemizin veya hüznümüzün mayası asıl vücudumuzun ve ruhumuzun bir usaresidir. aynı şartlar içinde memnun veya Mahzun olabiliyoruz. İnsanlar başlarına hariçten gelen felaketlerden ve saadetlerden ziyade bu halleri duyuş ve hazmediş kabiliyetleriyle, dünya ile ve kendi nefisleri ile mücadele tarzlarıyladır ki birbirlerinden ayrılırlar. Yani bunları yener bahtiyar yahut bunlara yenilir bedbaht olurlar.
Sayfa 159 - Everest
Hz. Yakup’un (İsrail’in)45 12 oğlu vardı. Hz. İsa’nın 12 havarisi vardı. İslam kültüründe ise bunun yansıması Hz. Muhammed’den sonra gelen 12 imam inancıdır. Yani bir yüksek nitelik ve karşısında, ondan bir derece daha altta bulunan 12 niteliğe dair sembolik bir anlatım. Farklı kültürlere ait sembolojilerdeki bu rakamsal paralellik hep dikkatimi çekmişti. Dünyadaki gümüş miktarının, altın miktarından 12 kat daha fazla olduğunu öğrendiğim zaman46, bu merakım daha da artmıştı. Bu bir tesadüf müydü? Dünya’nın Güneş etrafında bir tur dönmesi esnasında, ayın dünya etrafında 12 tur atması da bu garip rakamsal paralelliğin içine yer buluyordu. Üstelik tarih boyunca, insanlar, altının değerini gümüşün 12 katı olarak biçmişlerdi.
Gün geçtikçe daha iyi anlıyorum: Türk 'entelektüel'i, Türk aydını, Türk ülkesi denilen bu engin ve ıssız dünya içinde bir garip yalnız kişidir.
Sayfa 36
Reklam
Bu devirde dost mu..? Hani nerede?
Dostun düşmana dönüşür, düşman kalkar dost olur, öyle garip bir dünya.
Hapishanenin tarzı ve kasveti, bu incelikleri öyle garip bir biçimde gölgelemiş, mahkûmlar tüm bu uygunsuz pisliğin ve sefaletin içinde hayaletleri andıran öyle tuhaf hallere düşmüşlerdi ki Charles Darnay kendini bir ölü topluluğunun içinde sandı.
Sis Yayınları, Edebiyat, Roman, Şehir, Yoksulluk, Sömürü, Aristokrasi, Fransız İhtilali, İngiltere, Londra, Fransa, Paris, Manette, Jarvis Lorry, Charles Darnay, Hapishane, Sefalet, Mah
Merdivenleri sert adımlı asker gibi tok sesler yansıtarak çıkmış ve odaya ge­ ne mermi gibi düşmüştü. Bir elinde gazete, bir elinde küçük bir valiz olduğu halde; tatlı telaf f uzuyla odada bulunanlara: "Meğhaba dostlağ!" diye selam verince, biraz hayret etmiştim. Kimdi bu garip adam acaba? Sert tavırlarıyla sivil giyinmiş askere benziyor, uzaktaki şantiyeye gidecek mühendisi andırı­ yor ve yaya dünya turuna çıkmış egzantirik seyyahı hatırlatıyordu. 20 yıl önce; -hala olduğu gibi- çok dinç görünüşlü gövdesi hüviyeti hakkın­ da beni tereddütlere düşürmüşse de yüzündeki kocaman ve azametli sakalı, 205 onun bir fi lozof olduğu şüphesini de vermiş bulunuyordu. Nitekim konuş­ maya başlayınca bu sanımda yanılmadığımı anlamıştım:
Sayfa 210Kitabı okudu
Çok garip bir his.
İçimde söylemek istediğim çok şey var sanki. Çok büyük şeyler.Bunları ifade etmenin yolunu bulamıyorum.Bazen bana öyle geliyor ki bütün dünya, bütün hayat, her şey içimde duruyor ve sözcüsü olamam için feryat ediyor. Hissediyorum... Ama anlatamıyorum...
"Dünya ne garip, ne garip bir şeydi. Bazen adam, yirmi üç yaşında birdenbire ne kadar ihtiyar, ne kadar bütün dünyayı kavrayan bir deneyime sahip oluyordu."
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.