Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Reis, Ali’yi Şakir'in öldürdüğünü biliyordu. Zaten bunu bilmeyen de yoktu. Fakat bu bilgiden daha mühim olan şeyler vardı: Şahitler, deliller.. Bunlar hep $Şakir’in lehineydi veya öyle tertip edilmişti. Kaymakam Salâhattin Bey ise, ileride anlatacağımız hâller yüzünden, bu işle hiç meşgul olmamıştı. Ali'nin babası mahkemede
...Fevzi Paşa'ya İsmet Paşa'nın bana Musul'u almayı teklif ettiğini, bunun daha önce de Gazi tarafından yapıldığını anlattım. Hayret etti ve bana şu cevabı verdi : - Tuhaf şey! Benim böyle bir şeyden haberim yok. Bir harekât yapılacağı konusunda benimle bir şey görüşmemişlerdi. Bu cevaba benim hayretim daha büyük oldu. Çünkü her askeri ve siyasi büyük mühim işler bu üçler arasında görüşüldüğü ve kararlaştırıldığına - geçen misallere bakarak - kanaatım vardı.» Karabekir, kararını vermiştir : Askerlikten ayrılmak!
Sayfa 139
Reklam
Sokrat’ın Nereye Defnedileceği
“ Sokrat hasta ölüm döşeğinde yatarken yanı başındaki bir talebesi: ‘Ey üstad! Öldükten sonra seni yıkayıp kefenledikten sonra seni nereye defnetmemizi istersin?’ diye sordu. Sokrat hasta haliyle talebesine: ‘Ey evlat! Beni bulabilirsen eğer o vakit gönlün nereye isterse oraya defnet. Yaşadığım şu uzun ömrümde ben kendimi bulamazken sen nasıl öldükten sonra beni bulacaksın? Şuan ben hasta yatağımda dünyadaki ömrüme veda edip öyle bir şekilde gidiyorum ki zerre kadar kendimden haberim yok. (…)”
Sevgilimle geziyorduk el ele, Haberim yok, bakmışım bir çiçeğe. Utanmadın mı dedi ve ekledi: Ben varken nasıl bakıyorsun güle?
Bir varmış bir yokmuş... Evvel saman içinde kalbur zaman içimde pireler simsar develer kuaför iken ben annemin beşiğini tıngır mıngır sallar iken..Küçük bir cüce varmış. Bu cüce her şeyi çabucak unuttuğunun farkına vardığından yaşadıklarını yazmak için dev yavrusu olan erkek kardeşinin toplam çarpım defterini almış. Niyeti yazdıklarını hiç
Denktaş, Meclisteki siyasi partilerin liderlerini ve milletvekillerini 14 Kasım 1983 gecesi yemeğe davet etti. Neşe içinde yemekler yenildi. Denktaş: Peki afiyetle yemeği yediniz. Şimdi size bir haberim var. "Yarın biz devlet ilan ediyoruz." Başka çare yok, dedi.
Sayfa 393Kitabı okudu
Reklam
Benim zavallı, ölümlü, Eukleides kafamla bildiğim sadece şunlardır: Dünyada ıstırap var, suçlular yok; her şey bir zincirin halkası halinde, tam bir basitlik ve sadelikle geçip gidiyor ve sonunda dengeye varıyor. Ama bu sadece Eukleides çerçevesinde hezeyandır, bunu biliyorum, bunun üzerine hayatımı kuramam ben! Suçlular bulunmamış, her şey düz, basit bir zincirlemeden ibaret olmuş, benim de bunlardan haberim varmış da ne olmuş! Ben, eden bulur karşılığı peşindeyim, bulamazsam kendi-mi yok etmem lazım. Hem bu karşılık ileride, sonsuzlukta değil, hemen burada, yeryüzünde olmalı; bunu gözlerimle görmeliyim. İmanım vardı, görmek de isterim; o ana kadar ölürsem diriltsinler beni, çünkü her şey bensiz olursa acınırım doğrusu. Hayatta işlediğim suçların, çektiğim acıların gelecekte, bilmem kim için ebedi ahenk hazırlığına gübrelik ettiğini görmek istemem, çektiklerim bunun uğruna değildi. Geyiğin aslanla yan yana yattığını, öldürülen bir adamın dirilip katiliyle kucaklaştığını gözlerimle görmek isterim. Başkaları dünyada olanların nedenini öğrenirken bulunmak isterim.
Sayfa 324Kitabı okudu
Maruf bey torunu sporcu özdemiri, tulumbacı(itfaiye) zannederek: Yangın Yedikule’de miydi? Özdemir - Haberim yok, işitmedim. Maruf bey - Ey, neden koşuyordun öyle? Özdemir - İdman için… Haftaya Büyükdere- Okmeydanı koşusu var. Keşke dünkü maçı görebilseydiniz, Fenerbahçe bir çarpıştı ki… Galatasaray yerin dibine geçti! Maruf bey - (Yerinden sıçrayarak) Ne diyorsun, zelzele mi? Bu ne felaket! Bana kimse bir şey söylemedi, ben duymadım! Kim bilir kaç kişi ölmüştür?
Halbuki şimdi herşey değişmişti. Bu kadının resmini gördüğüm andan beri geçen birkaç hafta içinde, ömrümün bütün senelerinden daha çok yaşadığımı hissediyordum. Her günüm, her saatim, uyuduğum zamanlar bile dopdoluydu. Bana sadece yorgunluk veren uzuvlarımın değil, ruhumun da yaşamıya başladığım, içimde, haberim olma­dan bekleşen üstü örtülü derin
Aşk padişahı her zaman binlerce mal verir, mülk bağışlar; benimse yüzünü görmekten başka ümidim, isteğim yok. Külâhım düşmüş, ne çıkar? Kemerim yokmuş, ne gam var? İki dünyada da yeter bana onun aşk kemeri, aşk külâhı. Seher çağı, aşkı, yaralı gönlümü aldı, öyle bir yere götürdü ki gündüzden de geçtim, geceden de, seherdense hiç haberim yok.
Sayfa 2083Kitabı okudu
Reklam
"Dış dünyada neler olup bittiğine dair en küçük bir şeyden haberim yok. Ruh hâlim iyi olmadığından pek okuma da yapmıyorum. Sadece oturuyor, uzanıyor, bir günü diğerine uğurluyorum."
Ben ki, hepsinden şüphe ederim; Kime sorsam, diyor ki “Yok haberim.” Kim bilir, belki hepsi boş inanç; Belki aldanmak hayatta, ihtiyaç? Kim bilir, belki hepsi doğru da, ben Habersizim yanıldığım hissimden, Var'ı “yok” bilmek istedim, yok'u “var”. Şüphe... İşte “sözde” suçum, ne zarar? Şüphe, bir nûra doğru koşmaktır; Hakkı aydınlatmak akıl için haktır. Kim bilir belki bir yokluk mevcut; Belki âhiret de var... Fakat bu vücut, Eseri olmakla yaratıcı ebedin Neye olsun esiri bin derdin? Ne için yoktan eyleyip icat Vermek ancak yok olmaya istidat? Kim bilir, belki aslımız toprak, Onu bir mustarip çamur yapmak - Ki, gözenekleri kanla, yaşla dolu-; Hangi hain tesadüfün işi bu?
Sayfa 225 - Doğan Kitap, 7. baskı / ekim 2007 ~ tarih-i kadim, 28 nisan 1905Kitabı okudu
Serendipçe
Hiç haberim olmaz yarından Issız gökyüzünden Bir evden boyu boyuncak uzun gelin gelirse Turnalardan izin almadık mı bugün? Yine yaşama sevincinden Habersiz geliyordu her şey Belki ağlamaktı hakkımız belki de gizlice gülerdik Sevdalıydık bir gün umutsuz bir yıl sessiz oyun Kendimizi kandırmaya niyetimiz yok Emanetten geldiğimiz hayatta
Ertelenen içsel konuşmalar
... - Sana bir iyi bir de kötü haberim var ? + İyi haber ? - Kötü haber yok. + Kötü haber ? - İyi haber yok...
'Başka bir kuş dedi ki: ''Ben puşt tabiatlıyım... her zaman bir başka dalın üstüne konarım. Gâh rindim, gâh zahit, gâh sarhoş... gâh varjeb yok olurum, gâh yokken var olurum. Gâh nefis beni meyhanelere atar... gâh canım, münacatlara! Gâh bakarım, görürüm ki, Şeytan beni yolumdan azdırır... gâh olur ki, haberim olmadan melek beni tekrar yola getiriverir! Bense bu ikisinin arasında şaşırmış kalmışım... kuyulara, zindanlara düşmüşüm... ne yapayım, bilmem ki?''
Sayfa 135 - Türkiye İş BankasıKitabı okudu
Geri199
1.500 öğeden 1.486 ile 1.500 arasındakiler gösteriliyor.