Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
"Gecekondularla sarılmış eski bir ev. Çok küçük: Kutu gibi. Bir yuva. Kışın soğuk olur. Sobanın başından kalkılınca yün hırka giyilir pencereye doğru gidilirken; sokağa çıkmak gibi bir şey. Dönüşte hırka gene çıkarılır; pencereye ikinci gidişinde üşütürsün yoksa. Sinir içinde bir ileri bir geri dolaşmak güçleşir bu yüzden."
Sayfa 22 - İletişim Yayınları, 13.baskı - 2002 yılıKitabı okudu
Reklam
Ortam içinde anlamsız bulduğum kendimle baş başa bir ileri bir geri kenarlarda dolaşıyordum ve sonra onu gördüm, bana bakan onu ... bir anda yaşam bir anlam , varlığım ise bir amaç kazandı
Sayfa 21 - Moda Roman
Altmışına doğru arkanda kalan yol önündekinden daha uzunken, hiç görmediğin bir şey görürsün: aştığın yol dümdüz değildi, kavşaklarla doluydu, her adımda değişik yönleri gösteren oklar vardı, şuradan bir patika sapıyordu, ötekinden ormanın derinliklerinde yiten otlu bir yol. Bu sapakların kimine fark etmeden girdin, kimini görmedin bile; beğenmediğin yol seni nereye götürürdü hiç öğrenemezsin, acaba daha iyi bir yer miydi, daha mı kötüydü. Bunu bilemezsin, ama gene de pişmanlık duyarsın. Yapabileceğin bir şey vardı ama yapmadın, ileri gideceğine geri döndün. Kazı oyununu anımsar mısın? Yaşam da hemen hemen aynı öyle sürer gider. Yoldaki kavşaklarda başka yaşamlarla karşılaşırsın, onları tanıyıp tanımamak, derinine yaşamak ya da es geçmek yalnızca bir anlık karar sonucudur; bunu bilmesen de dümdüz ilerlemekle sağa sola sapmak söz konusu olduğunda genellikle senin varlığınla ve yanında olacak kişinin yazgısıyla oynanmaktadır.
Sayfa 50 - Can YayınlarıKitabı okudu
Hayatın bir yerinde takılıp kalmış gibiydi, kimsenin gücü onu geri çekmeye ya da ileri itmeye yetmiyordu.
Cilveleşme, evlilik ve pişmanlık İskoç dansına benzer. Bir adım ileri beş adım geri….
Reklam
"İki uçurum arasında kalmış gibiyim, ne ileri, ne geri gidebiliyorum. Bu daha ne kadar böyle sürecek? En ufak bir fikrim yok."
Sayfa 100
Her değişim olabilir insanda, her şeye benzeyebilir insan! Bugünün ateşli delikanlısına yaşlılık hallerini gösterecek olsanız nasıl da korkuyla yerinden fırlardı! Tatlı gençlik yıllarından, ileri yaşların sert, katı yıllarına giderken tüm insancıl eğilimlerinizi, duygularınızı yanınıza almayı unutmayın, yolda bırakmayın onları, sonra yerlerinden kaldıramazsınız. Hemen ileride sizi beklemekte olan yaşlılık korkunçtur, hiçbir şeyi geri vermez! Mezar bile ondan daha merhametli, daha lütufkârdır. "Burada bir insan gömülüdür!" diye yazar çünkü mezarın üzerinde; ama yaşlılığın insanlıktan çıkmış soğuk, duygusuz çizgilerinde okunacak hiçbir şey yoktur.
Sayfa 151 - Türkiye İş Bankası Kültür YayınlarıKitabı okudu
Bir gün yanında oturan Hz. Ebu Bekir'e adamın biri gelip ileri geri laflar etti, hatta sövüp saydı. Hz. Ebu Bekir adama cevap vermedi önce. Efendimiz(sav) ise, hayretle ikisini sadece izliyordu. Adam, öylesine ağır laflar etmeye başladı ki, Hz. Ebu Bekir dayanamayıp birkaç sözüne karşılık vermek zorunda kaldı. Efendimiz (sav), hiçbir şey söylemeden ama kızdığını belli ederek kalkıp oradan uzaklaştı. Bu davranışına Hz. Ebu Bekir bir anlam veremedi. Hatta şaşırdı. Kalkıp Efendimizin arkasından gitti: - Ey Allah'ın Resûlü, dedi. Adam bana küfürler ederken oturup duruyordunuz. Ben karşılık verince kalkıp gittiniz. Sebebini öğrenebilir miyim? Sadık dostuna dönüp baktı. - Sen, dedi. O adamın karşısında susarken yerine bir melek ona karşılık veriyordu. Sen, ona cevap vermeye başlayınca araya şeytan girdi. Ben ise şeytanla bir arada bulunmam.
Sayfa 293
404 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
POLBOŞKA YÜKSEL ELA
Okullarda yada tarihimizi biliyorsanız kalıplaşmış bilgiler ile öğrendiğimiz Cumhuriyet'in ilk yıllarından yada kurulma dönemlerinde bir iç karışıklık ve savaşlar vardı . Cephelerde kaybettiğimiz şehitlerimiz , kazandığımız zaferlerimizi , kaybettiğimiz topraklarımızı hemen hemen her tarih kitaplarından öğrenmişizdir. Polboşka o dönem
Polboşka
PolboşkaYüksel Ela · Kitapyurdu Doğrudan Yayıncılık · 20233 okunma
Reklam
İnsanlar doğruyu ararken iki adım ileri bir adım geri giderler. Istıraplar, hatalar, yaşamdan duydukları sıkıntı onları geriye atar ama doğruya duydukları iştah, inatçı irade onları hep ileri, hep ileri taşır. Ve kim bilir? Belki asıl doğrunun kıyılarına da erişirler..
Sayfa 124
Sömürge Aracı Olarak Civilisation
Avrupalılar, civilisation anlayışı sayesinde dünyayı sömürmek, sömürülerini meşrulaştırmak için önemli bir gerekçe buldular. En önemli gerekçeleri ötekileri civilisation'un nimetlerinden nasiplendirmekti. Ötekilerin civilisation'a erişmeleri söz konusu değildi. Bu hiçbir zaman tüm muhtevasiyla mümkün olmayacak bir şeydi, fakat en azından civilisation'u görme ve biraz da olsa bazı özelliklerinden faydalanma imkânı elde edebilirlerdi. "Civilisaiton'a eriştirme" söylemi tüm kapıları açın bir maymuncuk işlevi gördü. Avrupalılar bu anahtarı kullanıp dünyayı sömürürlerken, Darwin'in "doğal seçilim" kuramı da bilimsel bir referans olarak yardımlarına yetişti. Doğal seçilim kuramı, zayıfların yok olduğu, güçsüzlerin ezildiği bir dünyayı doğal olarak niteliyordu ve bunu bilimsel olarak çok ikna edici bir şekilde ispatlamıştı. Avrupalılar, evrim kuramından hareketle ötekilerle ilişkilerini bu bilimsel temele oturtmayı ihmal etmediler." Böylelikle üstün ırk söylemi gündemin doruk noktasına ulaştı. Bazı ırkların daha yavaş evrimleştikleri ve bu yüzden geri kaldıkları iddia edildi. Üstün ırk olduklarını savunan Avrupalılar öteki insanları da civilisation'a eriştirmenin kendi sorumlulukları olduğunu ileri sürerek sömürge alanlarını genişlettikçe genişlettiler. 19. yüzyılın ortalarına doğru dünyanın yüzde seksen beşini sömürgeleştirmeyi başardılar.
Sayfa 54 - Pınar Yayınları
“Üniversiteye gidip devrimi bilimde yaparak, ülküyü sanata yükleyerek, dini ruhlara yerleştirerek ülkeye çağ atlatıp ileri taşımak yerine çatışmaya giderek ülkeyi geri bırakmak küresel bir oyunun piyonu olmaktan başka bir şey değilmiş.”
Sanki zaman durdu ve ben sıkıştım o zamanın içine ne ileri gidiyorum ne geri hangi yöne nasıl giderim bilmiyorum bile ne istiyorum amacım ne hep böyle mi gidicek soruları kafamda sanki bir fanustayım bomboş bir fanus ....
"Ileri geri çocuğu sallamak uygun değildir. Yetişkinlerde de sallanmak bulantı ve baş dönmesine sebep olabilir. Dadılar, çocuğu sallayarak sersemlemesini ve böylece ağlamamasını ister. Fakat ağlamak çocuk için sağlıklıdır. Çocuk doğduğunda, ilk nefesini aldığında damarlarındaki kanın hareket yönü değişir ve bu da çocukta bir acıya sebep olur; çocuk hemen ağlamaya başlar. Ağlarken harcadığı enerji sayesinde vücuttaki birçok organ güçlenmeye başlar.."
Geri199
1.500 öğeden 1.486 ile 1.500 arasındakiler gösteriliyor.