Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
İnsanı en iyi anlatan şey onun hikâyesidir. Bu ister Cristiano Ronaldo, isterse Lionel Messi olsun; ister okuldaki sıra arkadaşınız, isterse de metroda karşınızda oturmuş, kulaklıkla müzik dinleyen biri... Herkesin bir hikâyesi vardır. O hikâyenin peşinden, yorulmadan koşmaya devam etmeli. Hayat da böyle bir şey zaten.
“Şimdi de seni kaçıran ve bütün aileni katleden Yozlaşmışlarla mı takılıyorsun?” Doruk, nihayet içindeki tüm öfkeyi kusarken kaşlarımı çattım. “Maya,” diye sözümü kesen kumral oldu. “Daha önce seni kaçırdım mı?” İfademi kontrol edip başımı salladım. “Hayır, beni kaçırmana neden olacak bir şey mi yaptım?” “Yapmadın,” diye cevapladı hızlıca. Dudak bükerek Doruk’a döndüm ama gözlerim Riva’daydı. “Kumral, beni neden kaçırsın ki? Ne zaman isterse onunla giderim.” Rahatça omuz silktim. “Ve ben de onu her zaman bulurum.” Diye cümlemi tamamladı Kumral. Gülümsedim. “Evet,bulur.”
Sayfa 454Kitabı okudu
Reklam
Hakikat Arayışı ve Kendi Hikâyemiz Hakikat, kendisini savunacak birileri varsa anlamlıdır ve hakikat görevini görür. İnsanın yaşam hikâyesindeki en önemli amaçlardan bir tanesi de bir hakikate sıkı sıkı bağlı kalarak onu bir meşale gibi hayatın dar sokaklarında gezdirmek ve insanların karanlıklarına o hakikatin ışığıyla aydınlık taşımaktır. Bugün yaşadığımız dünyada ise hakikatin ne olduğuna dair verilecek cevaplar çok çeşitlenmekte ve hatta manipüle edilerek hakikatin şekilleri değiştirilmekte, günün sonunda insanlara ya inanılacak bir hakikatin olmadığı dikte edilmekte ya da eldeki hakikatin herkesi bağlayan bir şey değil sadece kişinin kendisine özel olduğu kanıtlanmaya çalışılmaktadır. Hakikati olmayan insan, ipi kopmuş bir uçurtma gibi esen rüzgâr karşısında savunmasız, yönsüz ve amaçsız bir şekilde gökyüzünde salınıp durur. Rüzgâr onu nereye isterse oraya yönlendirir. Bu yüzden içinde yaşadığımız zamanda da duran, düşünen ve kendi hikâyesi etrafında bir yol çizen insan, sistem tarafından istenmeyen, sorun çıkartan ve her an sistem için risk oluşturabilecek bir tehdit olarak görülür. Çünkü kendi hikâyesine inanan insan öngörülemezdir, oysa dijital evrenin en temel kuralı öngörülebilirliktir. Öngörülebilir olan kâr getirir, sistemin sağlıklı işlemesine yardımcı olur ve her şeyden önemlisi de zamanın rüzgârına kapılarak istenilen yere çekilebilir.
Otur Baştan Yaz Beni /Ahmet Melih KARAUĞUZ
Bir aşkı, diğer yazar arkadaşlarının kaleminin de gönlünü alarak anlatmak
“Dünya şimdi bambaşka. Birdenbire Bedri Rahmi turuncusu, mavisi, moru, sarısı, pembesi uçuşmaya başladı içimde. Sait Faik hikayelerindeki İstanbul. Ben ki, daha çok işçi ve köylüler Türkiye’sini kendime konu olarak almışım. Galiba bu renkler cümbüşüyle uğraşan hikayeci, romancı, ressam, şair, müzisyen dost ya da yabancılar anadan doğma aşık. Orhan Veli şiirinde de bu var. Yaşar Kemal’in romanlarında da. Insan isterse dünyanın salt bu renkli yanı ile uğraşabilir. Bütün bunları neden anlattım uzun uzun? Şunun için, Filiz’de de var bu renkler cümbüşünün tazeliği. Onunla konuşurken dünyam Orhan Veli şiiri, Sait Faik hikayesi. Bedri Rahmi resminin renkler cümbüşü, Yaşar Kemal romanının o köycül, o dağcıl, yarı vahşi doğasının renk cümbüşüne ulaşıyor. İçimde renkler kaynaşıyor. Şaşılacak şey, bir çeşme, ya da gürül gürül bir pınar boşandı içimde. Renkler, renkler, renkler… “
Sayfa 246Kitabı okudu
İlk kez halkın gözündeki saygıdeğer pozisyonumdan çıkabilecek, bir an da olsa okuldan kaçan bir çocuk gibi canım ne isterse yapabilecektim, özgürce deniz kenarına bile gidebilirdim.
Rodin ,Calais Sakinleri eseri
Calais şehrinin,İngiliz kralı 3. Eduard tarafından nasıl kuşatıldığının hikayesiydi bu; açlık korkusuyla ümitsizliğe düşen şehre kralın aman tanımamasının ; aynı kralın , şehrin en soylu altı sakini kendilerini, " kral ne isterse yapsın" diye kralın ellerine bırakırlarsa şehirden vazgeçmeyi kabul ettiğinin hikayesi. Ve kral bu altı sakinin şehri başları açık , üstlerinde yalnızca bir gömlek , boyunlarında bir ip ve ellerinde şehrin ve kalenin anahtarları ile terk etmelerini ister.
Reklam
Senin, kızını, kendi bedenini sevmeye, korumaya, keyfini çıkarmaya teşvik etmeni istiyorum. Onun bedeni sadece ama sadece ona ait. Onun zekâsını ve yaratıcılığı takdir et. Korkusuz olması için onu teşvik et. Onun sarsılmaz bir kendine güven inşa edebilmesini sağla ki minicik, mutsuz bir adam onu yıkmak isterse benim yaptığım gibi cevap verebilsin.
( Nuh’un büyükbabası Enok ) _Meleklerin Düşüşü ve Masonluk_ _İnsanoğulları çoğalınca, güzel ve alımlı kızları oldu. Melekler, göklerin çocukları onları görüp şehvet hissettiler. Birbirlerine dediler ki: “Gelin insanların arasından kendimize eşler seçelim ve onlardan çocuklarımız olsun.” Liderleri Semyaza onlara dedi ki: “büyük bir günahın cezasını
_Kadın olsam hayat kadını olurdum. _Bir çiçeğe konan kelebek olmaktansa, bir boka konan sinek olmayı tercih ederim. _Kelebeklerin ve arıların arzuladığı bir çiçek olmak varken, sinekleri cezbeden bir bok parçasıydım. _Beni soğuk, kibirli, ukala falan bulduysanız sizi sevmemişimdir. Sevdiğime kedi gibi olurum ben. _Yeterince dürüstsen, fazlasıyla
"Onu bir daha benden uzaklaştırmana izin vereceğimi mi sanıyorsun?" diye çıkıştı Doruk. Ona olan özlemim depreşirken gözümden bir damla yaş daha aktı. Keşke birkaç saniyeliğine de olsa kameraya, en azından bu yöne baksaydı da gözlerini görebilseydim diye içimden geçirirken "Sen getirmezsen ben konuşurum. Bana bir kere evet dedi, yine diyecektir. Onu uzaklaştırmak en mantıklı yol. Bu defa tamamen Maya'yla birlikte gideceğim," dedi kollarını göğsünde birleştirerek "Böyle bir şey yapmayacaksın," dedi Doruk, hışımla ellerini başına götürerek volta atmaya başladı, düşünüyordu. Ve düşünceleri ona, eğer Dila isterse onunla başka bir yere taşınabileceğimi söylüyordu. Çünkü giderdim ve bunu en iyi bilecek kişi Doruk'tu. "Lütfen," diye yeniden konuşmaya başladı Doruk, sesi artık daha zayıf çıkıyordu. "Hayatı iyiye gidiyor, izin ver de biraz mutlu olsun. Benimle mutlu."
Reklam
_Asıl mesele, şimdiye dek kimsenin görmediğini görmek değil fakat daha çok şimdiye dek kimsenin düşünmediği bir şeyi düşünmektir. Dolayısıyla bir filozof olmak, doğa bilimcisi olmaktan çok daha fazla şey talep eder. _Orta çağlar bize tecrübe etmeksizin düşündüğümüzde nereye gideceğimizi gösterdi. Yaşadığımız yüzyıl da düşünmeksizin tecrübe
İZEBEL’İN KALESİ
Son yıllarda “İzebel ruhu” diye adlandırılan ve bununla ilişkilendirilen meselelere epeyce ilgi gösterilmektedir. Birçok yazarın bu konuyu ele almasına karşın benden de birkaç defa bu konuyla ilgili düşüncelerimi içeren kasetlerim ve seminer notlarım istenmiştir. Bu nedenle bu meseleye bu kitapta ayrıca yer vermeye karar verdim. İlkin, kötülüğün
Sayfa 171Kitabı okudu
Halfeti'nin Siyah Gülleri
"Siyah gül dünyada sadece Halfeti'de yetişen bir güldür.Halfeti'ye gelen çoğu insan bu gülü alıp kendi yaşadıkları yere götürürler ama o zaman bu gül gittiği yerde kırmızı açar.Halfeti topraklarının ve ikliminin hikmeti sırdır, kimse bilmez. Peki, bu siyah gülün hikâyesi nedir? Ben çocukken bana da dedemin anlattığı masalı
Sayfa 63 - İletişim YayınlarıKitabı okudu
“Ama sen olmayacaksın.” “Sorun değil olmama gerek yok.” “Ama aklım bunu almıyor.Ne olursa olsun,ya gözlerim seni görmek isterse?Ben değil ama kulaklarım seni duymak isterse.” “Gökyüzüne bak.” “Ya çocukluğum özlerse seni?” “Gökyüzüne bak. Gökyüzü ölü yıldızlarla dolu ama ışıkları o kadar yoğun ki hala parlamaya devam ediyorlar, Sen de parlamaya devam ediceksin.Bir gün gökyüzüne bakar gibi bir yansımada kendinle göz göze geldiğinde,kendini yaşayanlardan ayırt edemeyeceksin.”
105 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.