Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Türk kamuoyunu ilmî ve fikrî bakımdan besleyecek Türkoloji ağırlıklı bir dergi çıkarabilirdi. Çok geçmeden teşebbüse geçer, arkadaşlarıyla toplanır; aralarında para toplarlar ve 15 Mayıs 1931'de Atsız Mecmua'nın ilk sayısını çıkarırlar. Kapakta aylı bir bozkurt resmi, "Atsız Mecmua" adının altında "Aylık Fikir
Hakkı haykıracak olanların kendilerini en iyi şekilde yetiştirmeleri, davalarını en güzel şekilde temsil edebilmeleri, doğruyu eğip bükmeden olduğu gibi haykırabilmeleri davalarına olan bağlılıklarının gereğidir.
Reklam
Ahiret
Bütün renklerin karışıp ta bir rengi meydana getirdiği güneş kursu gibi değil orası, orada iki renk var: Beyaz ve siyah. Ve beyaz beyazdır, siyah da siyah.
Sayfa 21 - Ölümden Sonra DirilmeKitabı okudu
Söylesene,sence kaç sokak vardır bu kentte?"Bilmem,"diyerek sigaramı yere fırlatıp şağ ayağımla eziyorum.Başımı kaldırıyorum.Sapsarı gözleri.Anılar düğümlü sanki buruş buruş olmuş boynuna."Bin beş yüz!"diye bağırıyor aniden."Bin beş yüz sokak vardır bence!"Çılgınca bir aşağı bir yukarı oynatıyor parmaklarını siyah beyaz tuşların üzerinde."Ve yaşadıklarını kanıtlamaya çalışan milyonlarca insan!"
Sayfa 55 - YKYKitabı okudu
Beyaz ırktan olan müşkülpesent insanlar için muhtemelen toplumlarında beliren "izler" az sayıda olsa dahi endişe edilmeyecek gibi de­ğildi. Şimdilerde nasıl bilmiyorum ama siyah ırka karşı yapı­lan zulmün zirveye ulaştığı Amerikan İç Savaşı döneminde, beyaz ırkın kin beslediği, aşağıladığı tek ırk siyahlar değildi. Bu kin ve aşağılama melez çocuklara, melez çiftlerin melez ço­cuklarına, bir melezle bir beyazın çocuğuna kadar uzanıyor­du. Kişinin damarlarında bir damla bile siyah kan dolanıyorsa aranıp bulunur ve ona acı çektirmeden tatmin olunmazdı. İlk bakışta bir beyazdan farksız, soyunda siyah ırktan yalnızca bir kişi bulunan bir melezi dahi bulabiliyorlardı. Gözleri, bem­ beyaz derinin içine saklanmış o ufacık siyah pigmenti kaçır­mıyordu.
başım bir istila mezarlığıdır günahlarım düşüyor yolları kararmış bakışlarımdan
Reklam
Hayat bir piyano gibidir, beyaz tuşlar mutluluğu, siyahlar mutsuzluğu temsil eder ama hayat yolculuğunda ilerlerken siyah tuşların da müzik yaptığını unutmayın.
Sayfa 133 - Epsilon Yayınları
Andrey Tarkovski
Bugün siyah-beyaz film yapmayı tercih eden bir yönetmen tanımıyorum. İzleyiciler renkli filmleri seviyorlar; ama tuhaftır, renkli filmlerin siyah-beyaz filmler kadar gerçekçi olmadığı kanısındayım ben, çünkü gerçek hayatta normalde renk hakkında düşünmeyiz. Oysa sinemada izleyici görüntünün renkli olduğunu, kapsamını hemen fark eder, bu da bence renkli filmin bildik alışıldık doğasını gözden gizliyor. Bence siyah-beyazın unutulmaz ve ifade gücü yoğun bir niteliği var, bol bol siyah-beyaz film yap­mayı sürdüreceğim. Sinemanın, ayakta kalırsa eğer siyah-beyaza dönebileceğini bile düşünüyorum.
Sayfa 85 - Agora Kitaplığı, 1. Basım, Mayıs 2009
Necip Fazıl, şairliğinin bahanesini şöyle anlatıyor: "Şairliğim on iki yaşımda başladı. Bahanesi tuhaftır. Annem hastahanedeydi. Ziyaretine gitmiştim. Beyaz yatak örtüsünde, siyah kaplı, küçük ve eski bir defter... Bitişikte yatan veremli genç kızın şiirleri varmış defterde... Haberi veren annem, bir ân gözlerimin içini tarayıp: 'Senin, dedi, şair olmanı ne kadar isterdim!' Annemin dileği bana, içimde besleyip de oniki yaşıma kadar farkında olmadığım bir şey gibi göründü. Varlık hikmetimin ta kendisi... Gözlerim, hastahane odasının penceresinde, savrulan kar ve uluyan rüzgâra karşı, içimden kararımı verdim: 'Şair olacağım! Ve oldum.'
Sayfa 37 - İz Yayıncılık 2002 BaskısıKitabı okuyor
Bir anne iki koluyla sımsıkı sarmıştı bebeğini. Bebeğin gözleri merakla açılmıştı. Bir masalın sonunu bekliyordu sanki. Az sonra doğacak güneşi öpecekmiş gibi bakıyordu ufuğa yaşlı bir kadın. Başı beyaz bir taşın üzerine, sağ yanağına yaslanmıştı. Alnının çatısından akan siyah bir kan pıhtısı kirpiklerine süzülüp kalmıştı.
Reklam
"Büyüdükçe bu tür olaylarla daha sık karşılaşacaksın. Bir insanın, gökkuşağının hangi renginde olursa olsun, adilane bir muamele görmesi gereken tek yer bir mahkeme salonudur ama insanlar öfkelerini bir jüri locasına bile taşıyorlar. Büyüdükçe hayatının her günü beyazların siyahileri ezdiğini göreceksin ama sana bir şey söyliyeyim. Bunu sakın unutma: Kim olursa, ne kadar zengin olursa ya da ne kadar iyi bir aileden geliyor olursa olsun, beyaz bir adam bunu siyah bir adama yapıyorsa beş para etmez demektir."
Hüzün denilen şey tıpkı siyah, dalgalı saçlarının arasına nasılsa yerleşivermiş beyaz bir saç teline benziyordu. Hüzün, kopardıkça çoğalıyor, çoğaldıkça arsızlaşıyordu.
Sayfa 30 - Doğan KitapKitabı okuyor
Portakal Çiceginin Şarkısı
Görünmeyen bir aynasın ,üzülme An'ı dondursalar ve yaksalar da Sessiz bir dünyadan al mevsimleri Korkma ki sarıya karışsın beyaz Alıp gitseler de bıraksalar da Hayal yine siyah bir meddü cezir Hayal yine kucak dolusu eyvah Korkma ki geçeriz bu son köprüyü Yaşlılar sarılır kalplerimize Çocuklar bizimle oynasalar da..
İşin gerçeği ne biliyor musun? İşin gerçeği şu ki, şimdi bir araya gelme zamanıdır! İnsanlar başkalarını suçlamaktan vazgeçebilseler. Bunun ne kadar sinir bozucu olduğunu görmek mümkün. Siyah adam beyaz adamla 200 yıldır kötü muameleye maruz kaldığını tartışıyor. Evet, öyle, fakat şimdi geçmişten konuşmanın değil bir şeyleri düzeltmenin zamanı. Geçmişin çok kötü olduğunu biliyoruz, ama onu konuşmak yerine şimdi bir şeyleri düzeltelim!
Senin saçların niçin kumral, Niçin siyah, niçin beyaz.. Ellerin niçin konuşur, Niçin konuşmaz.. Niçin güler gözlerin, Baktıkça.. Niçin gülmez, Yakınlaştıkça, uzaklaştıkça. Niçin bir şey beklemeyorsun, Yarınlardan.. Niçin ağlayorsun, neden ağlamayorsun, Yaşanmışlardan. Bilme, niçin biliyorsun.. Seni saran aşkların farkındasın, şiirlerle. Unutmak isteyorsun, unutamayorsun, Aynı kelimelerle. Senin saçların niçin öyle.. Siyah, beyaz, kısa, uzun.. Öldürmekten daha ağır bir şey.. Niçin anlayorsun.
Sayfa 44 - Yapı Kredi Yayınları | PDFKitabı okudu
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.