Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Ne yapmak gerek peki? Sağlam bir arka mı bulmalıyım? Onu mu bellemeliyim? Bir ağaç gövdesine dolanan sarmaşık gibi Önünde eğilerek efendimiz sanmak mı? Bilek gücü yerine dolanla tırmanmak mı? İstemem! Herkesin yaptığı şeyleri mi yapmalıyım Le Bret? Sonradan görmelere övgüler mi yazmalıyım? Bir bakanın yüzünü güldürmek için biraz şaklabanlık
Savaş sizin kumsallarınızın üzerinden de geçti, evet, ama her şeye rağmen, savaşın izlerini taşısa bile, orada hayat devam ediyor. Buradaki kumsallar öyle uzun zamandan beri süren bir savaşın bitmesini bekliyor ki neredeyse bunun gerçek olduğuna inanmayı bıraktık. Bu yüzden oteller inşa edip dekoratif ışıklar asıyoruz ama her şey sahte, iki falez arasında tel tel dağılan bir ip misali, ne zaman kopacağını bilmeksizin üzerinde bir cambaz gibi yürüyoruz, arafta yaşıyoruz. Bir de bitmek bilmeyen şu kış!
Sayfa 63
Reklam
Sahnedeki melek sesli tenorun, kuliste karısını dövdüğünü görmenin insana pek faydası olmuyor. Evet, sahnenin arkasında bulunmuştum ve bunun bedelini ödüyordum. Ya da salağın tekiydim. Benim bunlardan hangisi olduğum önemli değildi. Önemli olan durumun kendisiydi ve durum da şuydu ki artık sosyal ilişkiler benim için giderek zor ve sancılı bir hal alıyordu. Öte yandan söylemem gerekir ki nadiren, gerçekten çok ender zamanlarda, nadir bulunan canlarla, benim gibi salaklarla bir arada olup yıldızlar arasında, yani salaklar cennetinde muhteşem saatler geçirdim. Beni asla sıkmayan, tersine her an yeni ve bitmek bilmez bir sürpriz ve hayranlık kaynağı olan, nadir bulunan bir canla, yani bir salakla evlendim. Ama bütün saatlerimi onun yanında geçiremezdim. Aynı şekilde onu da bütün saatlerini benimle birlikte geçirmeye zorlamak, akıl kârı olmayacağı gibi adalete de sığmazdı. Ayrıca peş peşe başarılı kitaplar yazmıştım ve toplum, o kitapların yazarının kendini tazeleyebileceği dinlence ve eğlence saatlerinin bir kısmını talep ediyordu. Bunun dışında şahsı ve gereksinimleri itibariyle normal olan bir adamın, erkek arkadaşlarıyla da vakit geçirmeye ihtiyacı vardır.
Sayfa 187Kitabı okudu
·
Puan vermedi
Henüz kitabın başlarındayken bıraktım. Yazarda müthiş bir taraflı olma durumu söz konusu. Bu taraflılık Türk düşmanlığından mı geliyor yoksa gerçekten İsmaililer'e duyduğu hayranlık mı orası tartışılır. Tarihi bağlamda bir kitap yazılacaksa eğer objektif bir şekilde yazılmalı. Bir taraf müthiş kötülenirken diğer taraf da yine müthiş bir şekilde yüceltiliyorsa tarihten bihaber olunduğunun farkında olmak gerekir. Beğenmedim, Bartol'dan okumadan önce belki biraz akademik bilgi verir diye okumaya başladım ama ne yazık ki Batılılar'ın bitmek tükenmek bilmeyen Türk düşmanlığından başka bir şey göremedim, okunmaya değer bir kitap değil.
Fedailerin Yuvası Alamut
Fedailerin Yuvası AlamutPeter Willey · Yakamoz Yayıncılık · 20191,796 okunma
"Sevgilisini boş yere bekleyen bir erkek için gece bitmek bilmez; gün­düzleri çalışan işçi için bir gün kısa bir süre değildir; sert bir ananın kolları arasında yaşayan genç bir kız için bir yıl yüz yıl gibidir; istek­lerimi, umutlarımı geciktiren her an bana da yanılmaz bir uzunlukta gelir."
Gizemi olmayan -ve bununla karşılaşma hevesi taşımayan- hayat, bitmek bilmeyen esnemelerden başka nedir ki?
Sayfa 15
Reklam
Cuma, bayat ekmek alan, sepet satan eskicilerin sesi demek. Cuma, kamyonet hoparlöründen 'kesmece karpuz' diye bağıran satıcının sesi demek. Cuma, televizyonun yük­ sek sesi, Emir'in bitmek bilmez esnemeleri demek. Cuma, musluğun lastiğini değiştirmek, klozet sif o nunu tamir et­ mek; Cuma, kavgalarla dolu uzun akşamlar demek.
Her erkek benzer hayaller kuruyor galiba :)
Mahallemizdeki ya da ailemizdeki insanları, tam da canları tehlikeye girmişken, her şey bitmek üzereyken, en son anlarda o kadar çok kurtardım ki sayısını bile hatırlamıyorum.
Herkesin içinde, içimizde, her insanda bir savaş var. Bitmek tükenmek bilmeyen bir savaş..
Şu son düşünceler açısından, hayatın gürültü patırtısına göz atacak olursak, bütün insanların, yaşamanın gerekleri ve zavallılıkları ile uğraştıklarını, bütün güçleriyle bu yaşamanın bitmek tükenmek bilmeyen gereksinimlerini gidermeye ve çeşitli acılarını uzaklaştırmaya çalıştıklarını ve buna karşılık, bu acı çeken varlığı daha bir süre devam ettirmekten başka bir şeyi ummaya bile kalkışmadıklarını görürüz. Bununla birlikte, bu gürültü patırtının içinde âşıkların, istek dolu bakışlarla birbirlerini süzdüklerini de görürüz. Peki, bu bakışlar niçin gizli, ürkek ve kaçamaktır? Çünkü âşıklar, bütün bu yoksunluğu ve düşkünlüğü sürdürmek isteyen hainlerdir; onlar olmasa, yoksunluk ve düşkünlük sona erer. Âşıkların boşa çıkarmak istediği, tıpkı kendilerinden öncekilerin çıkardığı bu sona eriştir işte!
Sayfa 64 - Yapı Kredi YayınlarıKitabı okudu
Reklam
Esrârını kaybetti hayalimde şeref, şân; Rûhumdaki cevher bir ayâr oldu kömürle; Kalbimde ne cân kaldı, ne cânân, ne de hicrân... Bitmek dilerim böyle nebâti bir ömürle.
hakikat...
Anladığım şu ki, gercek fark etmek mümkün iken, hakikate ulaşmak bitmek bilmeyen bir yolculuktur.
Oysa mutluluk dediğimiz his öyle kolay formüllere,basit haplara gelmez.Onun fethedilmesi gerekir,uğruna ter akıtılması,çaba harcanması gerekir.HAYAT,BİTMEK BİLMEZ BİR ÇABASIR.Her bitki bir yolunu bulup ayağa kalkar,doğrudur.İnsan,eğer hayatından bir ışık yayılıyorsa başarmıştır…
Geri199
1.500 öğeden 1.486 ile 1.500 arasındakiler gösteriliyor.