Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
592 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
·
21 günde okudu
Sofie'nin Dünyası kitabı 15 yaşındaki bir kızın felsefeyle tanışmasını anlatan bir kitaptır. Sofie bir gün okuldan eve geldiğinde "kimsin sen" yazılı bir posta bulur. Ardından düşünmeye başlar. Ertesi gün bir tane daha posta gelir. Ardından bir bir devam eder. Bu postaların bazılarında felsefik sorular varken bazılarında uzun uzun felsefe tarihi anlatılmaktadır. Biz de Sofie'yla birlikte felsefe tarihini okuyup düşüncelere dalarız. Bu kitap felsefeye başlangıç kitabı olarak önerilir -ki ben de buna katılıyorum. Çok yalın bir şekilde bize anlatırken aynı zamanda kurgusuyla da ilgi çekicidir. Bunları gönderen kişi kimdir? Neden Sofie'ya gönderiyordur? Biz davranışlarımızda özgür müyüz yoksa kontrol mu ediliyoruz? Yaşadığımız dünya gerçekten var mı? Ya birinin hayal ürünüysek? İlkçağ felsefesi gayet güzel bir şekilde anlatılmışken Ortaçağda hiçbir islam filozofundan bahsedilmemesi yazarın taraflığını ortaya koyuyor. Bu durum gerçekten sinir bozucu. Yakınçağa geldiğimizde ise oldukça hızlı gidiyoruz ve bazı filozoflarından hiç bahsedilmiyor bile. Kurgudan kaynaklı olarak bu kabul edilebilir olsa da eksik kalmış diyebilirim. Kitap gerçekten güzel ve öneririm ama felsefenin zaten içindeyseniz ve tarihine hakimseniz sıkılabileceğinizi baştan söyleyeyim.
Sofie'nin Dünyası
Sofie'nin DünyasıJostein Gaarder · Pan Yayıncılık · 202036,5bin okunma
Biz keyif mi alıyoruz zannediyorsunuz içinde bulunduğumuz durumdan? Zevk mi alıyoruz? Siz üzülüyorsunuzda biz üzülmüyor muyuz? İsteyerek mi bu noktaya getiriyoruz?
Reklam
Bazı kitaplar neden bu kadar acı?
Biz zaten gerçek hayatın acılarından kaçmak için kitaplara sığınmıyor muyuz?
Ey zavallı milletim dinle! (Durur.) Şu anda, seni kurtarmak için toplanmış bulunuyoruz. Çünkü ey milletim, senin hakkında, az gelişmiştir, geri kalmıştır gibi söylentiler dolaşıyor. Ey sevgili milletim! Neden böyle yapıyorsun? Neden az gelişiyorsun? Niçin bizden geri kalıyorsun? Bizler bu kadar çok gelişirken geri kaldığın için hiç utanmıyor musun? Hiç düşünmüyor musun ki, sen neden geri kalıyorsun diye durmadan düşünmek yüzünden, biz de istediğimiz kadar ilerleyemiyoruz. Bu milletin hali ne olacak diye hayatı kendimize zehir ediyoruz. Fakir fukaranın hayatını anlatan zengin yazarlarımıza gece kulüplerinde içtikleri viskileri zehir oluyor. Zengin takımının hayatını gözlerimizin önüne sermeye çalışan meteliksiz yazarlarımız da aslında şu fakir milleti düşündükleri için, küçük meyhanelerinde ağız tadıyla içemiyorlar. Ey şu fakir milletim! Aslında seni anlatmıyoruz. Sefil ruhlarımızın korkak karanlığını anlatıyoruz. İşte onun için sana yanaşamıyoruz. Senin yanında bir sığıntı gibi yaşıyoruz. Hiç utanmıyor muyuz? Hiç utanmıyoruz.
88 syf.
7/10 puan verdi
·
Beğendi
Para Hırsı Yüzünden Yok Olan Hayatlar
Bugün
Honore de Balzac
Honore de Balzac
'ın kısa; ama çok anlamlı bir hikâyesinden bahsetmek istiyorum:
Efendi Cornelius
Efendi Cornelius
.
Honore de Balzac
Honore de Balzac
bu öyküsünde 19. yüzyıl insanını eleştiriyor. İnsanlık Komedyası eserinin felsefi inceleme bölümünde yer alan bu öyküde insan olmanın acıklı hikâyesi ele alınıyor. Kral’ın haznedarı olan
Efendi Cornelius
Efendi Cornelius
’un kendinden çok değer verdiği hazinesinin çalınması
Efendi Cornelius
Efendi CorneliusHonore de Balzac · Can Yayınları · 2022125 okunma
insan doğar. on-on beş yıl sonra dünyanın nasıl bir tezgâh olduğunu ve doğumla ölüm arasına nasıl hapsedildiğini fark eder. bu aslında bir histir, bilgi değil. ve ilk tepkisini verir. avazı çıktığı kadar bağırarak. bu çığlık, bir kalabalığın içinde cüzdanını çaldırdığını fark eden kişinin çaresiz haykırışna benzer. önce, aşağılayan ve umursamaz bakışlar atan kalabalık, sonra da aşırı gürültüye dayanamayıp, içlerinden birini, bağırıp çağıranla konuşmaya gönderir. o da gidip "biz de çaldırdık cüzdanı, ne var? senin gibi kıçımızı yırtıyor muyuz?" der. böylesi bilimsel bir müdahale için, genelde diplomalı olanlar tercih edilir. kalabalığın kayıtsızlığı karşısında yavaş yavaş sesi kesilen yaygaracı, gerçeği kabullenir ve çevresindeki boşluğu insanlarla doldurur. buna, büyüme denir. yetişkin olma. tam olarak, yetişkin uysallığı. yapay bir haldir. tasarlanmıştır. işlevselliği üzerinde hesaplar yapılıp öyle biçimlendirilmiştir.
Sayfa 120 - Doğan KitapKitabı okudu
Reklam
102 syf.
8/10 puan verdi
·
12 saatte okudu
Biz de aslında 'hayvan çiftliği'nde gibi değil miyiz?
George Orwell'in distopyalarına bayılıyorum. Bir çiftlikte insan yönetimine isyan eden hayvanların, daha iyi bir yaşam yaşayacaklarını sanmasını anlatıyor bu kitap. İnsan belasından kurtulduktan sonra bütün hayvanlar eşittir mantığında kurallar konuluyor. Başta verilen sözleri, kuralları unutuyor tabi hepsi; sanki başından beri her şey öyleymiş, asla değişmemiş sadece kendi kendilerinin öyle düşündüğünü sanmış hayvanlar, yavaş yavaş yönetimin -tabi ortada yönetim olduğunu bile bilmiyorlar- onlara dayattığı şeylerin, onlar için ne kadar problem olduğunu fark edemiyorlar. Hayvan sonuçta ne kadar aklı erebilir, ne kadar düşünebilir değil mi? Evet öyle fakat biz insanlar da bu problemleri yaşamıyor muyuz? Yönetimin nasıl biz fark etmeden zehirleyebileceğinin farkında değil miyiz? Yavaş yavaş kurulan düzenden bizim de haberimiz yok. Geçmişte yaşanan çoğu şeyi unuttuk öyle değil mi? Kesinlikle farkındalığı yaşatan bir kitap. Ayrıca George Orwell'in 'yoldaş' kelimesini iki distopyasında da kullanması çok hoşuma gitti.
Hayvan Çiftliği
Hayvan ÇiftliğiGeorge Orwell · Anonim Yayıncılık · 2021245,6bin okunma
"Dost muyuz biz? Birlikte yiyip içiyor muyuz? Sanırım hayır, peki o zaman neden bana 'sen' diye hitap ediyorsunuz? Bu şekilde benden üstün olduğunuzu gösterip bana tepeden bakabileceğinizi mi sandınız?"
Sayfa 98 - Sonsuz KitapKitabı okudu
İnsan doğar. On-on beş yıl sonra dünyanın nasıl bir tezgah olduğunu ve doğumla ölüm arasına nasıl hapsedildiğini fark eder. Bu aslında bir histir, bilgi değil, Ve ilk tepkisini verir. Avazı çıktığı kadar bağırarak. Bu çığlık, bir kalabalığın içinde cüzdanını çaldırdığını fark eden kişinin çaresiz haykırışına benzer. Önce, aşağılayan ve umursamaz bakışlar atan kalabalık, sonra da aşırı gürültüye dayanamayıp, içlerinden birini, bağırıp çağıranla konuşmaya gönderir. O da gidip "Biz de çaldırdık cüzdanı, ne var? Senin gibi kıçımızı yırtıyor muyuz?" der. Böylesi bilimsel bir müdahale için, genelde diplomalı olanlar tercih edilir. Kalabalığın kayıtsızlığı karşısında yavaş yavaş sesi kesilen yaygaracı, gerçeği kabullenir ve çevresindeki boşluğu insanlarla doldurur. Buna, büyüme denir. Yetişkin olma. Tam olarak, yetişkin uysallığı.
80 syf.
·
Puan vermedi
·
1 saatte okudu
Neden Evlenmeliyiz?
Evlilik eskiden mantık üzerine işlerdi, insanlar çocuklarını evlendirip topraklarını birleştirirlerdi, sonra bu durum çok çıkarcı gözükmeye başlayıp romantik bir ideolojiye evrildi, aşk evlilikleri yapıldı. Fakat sonuç ortada bu da başarısız oldu. Yazarımız ise artık psikolojik evliliklerin yapılması gerektiğini savunuyor. Hatta bundan 100-200 yıl
Neden Yanlış Kişiyle Evleneceksiniz
Neden Yanlış Kişiyle EvleneceksinizAlain de Botton · Artemis Yayınları · 202241 okunma
Reklam
96 syf.
·
Puan vermedi
·
2 saatte okudu
Bir sabah uyanıyoruz ve böceğe dönüşüyoruz, kulağa ne kadar tuhaf geliyor değil mi? Ama Gregor Samsa’ nın başından bu tuhaf dediğimiz olay geçiyor ve sevilen bir karakterken ailesi tarafından sırf böceğe dönüşünce dışlanılan, sevilmeyen biri haline geliyor . Peki ya neden , böcek olunca neden sevmesinler ki sonuçta kendi çocukları değil mi diye düşünmüyor değiliz. Ama maalesef insanların işlerini yapmadığımız sürece ailemiz de olsa sevilmeyip dışlanırız. Sevmek gerçekten de karşılıklı mı, illa karşımızdakine bir şey vermemiz ya da yapmamız mı gerekiyor ki sevilelim ? Gerçekten karşılıksız sevmek ne ? Ya da en önemlisi sevmek ne demek, biz sevgi kelimesini biliyor muyuz acaba?
Franz Kafka
Franz Kafka
yine bizi düşündürtecek bir eserle baş başa bırakıyor. Eminim okuyup beğeneceksinizdir. Herkese iyi okumalar…
Dönüşüm
DönüşümFranz Kafka · Ren Kitap · 2017222bin okunma
"Biz Bir Aileyiz" Ben de tam bunu söylüyordum. Ben de bu ailenin bir parçasıyım, siz de. Hepimiz birlikte gülünce daha güzel bir aile olmuyor muyuz?
Her şey bitmiş miydi? Yoksa her şey yeni mi başlıyordu? Hayatıma bir anlam katmıştı bu hücre ve yaşadıklarım. Meğer ne kadar da basit hayatlarımız varmış! Ne kadar basit hesapların peşinden koşuyormuşuz. Dert diye yandığımız şeyler ne kadar da komikmiş meğer! Biz gerçekten de mücadele ediyor muyuz? Mücadele ve dava insanı mıyız? Fedakâr mıyız? Samimi miyiz? Biz bu yaşantımızla, dünya sınavından nasıl geçeceğimizi düşünüyoruz?
Diyojen aynı zamanda korkunun da kölelik olduğunu söylüyor. O bin yıllar önce nelerden korkabiliyordu bilmiyoruz ama biz bugün evsiz kalmaktan korkmuyormuyuz? Yalnız kalmaktan, toplumda kabul görmemekten, çirkin olmaktan, bir adam ya da bir kadın tarafından terk edilmekten. Bu yüzden de bir evlilik ya da iliş­kinin içinde, güzellik merkezlerinde, yüzümüzde sahte bir gülümsemeyle eğlence mekânlarında, kalabalıkların ortasında hapsolmuyor muyuz?
Destek yayınlarıKitabı okudu
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.