Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Biz ne dersek diyelim, insanlar inanmak istediklerine inanacaklardı.
Sayfa 207 - Doğan KitapKitabı okudu
"Ahmet Şerif İzgören'in yaşadığı ve İngiliz profesörlerden haftalarca öğrenemediğim şeyi bir taksiciden 5 daikada öğrendim diye tarif ettiği bir hayat dersi... "Toplantıya gideceğim. Baktım geç kalma ihtimalim var, bindim bir taksiye, muhabbetçi bir arkadaş. O anlatıyor ben dinliyorum. Tam işyerinin önüne geldik. Ankara'da
Reklam
Kabus diyelim biz ona
Her şey biraz rüyaya benziyordu. Uyandı­ğımda hatırlamaktan kaçınacağım ama yaşadıkça ve hatta öl­dükten sonra bile daima hatırlayacağım bir rüyaya.
Sayfa 246Kitabı okudu
Her tanışıklık bir veda anlamı taşıyorsa ya Resul, Tanıştır bizi Allah'ın birliğiyle Ve biz elveda diyelim şu zindana..
Sayfa 55 - Tiyo YayıncılıkKitabı okudu
Modern kölelik diyelim biz ona.
Çevresindeki çoğunluk ne tür yaşıyorsa, öyle yaşıyor insan. Herkes, inanç esaslarıyla ortak olmayan, genellikle ona ters düşen ilkelere bağlı olarak yaşıyor.
Reklam
Hiçbir din yasaklamamış aşkı, hiçbir bilge yahut öğreti de. Ama biz kendimize yasaklamışız nedense. İki kalbin haydi diyelim iki bedenin birbirini sevmesinde ne kötülük olabilir sence?
Sayfa 116 - Kapı yayınları
Müzeyyen: Diyelim ki gitmedim. seninle beraber olmaya devam ettik. Ne değişecekti? Arif: Sabahları beraber uyanırdık. Ben senden önce kalkardım. Senin uyuyuşunu izlerdim, sonra sen uyanırdın. Bana gülümserdin. Sonra, sabahları çayı tek şekerli içtiğini, günün diğer saatlerinde şekersiz içtiğini biliyor olurdum, o ilk şekeri ben atardım çayına, zarifçe eritişini izlerdim. Sonra, en çok boynundan öpülmeyi sevdiğini biliyor olurdum. Sonra dışarı çıkardık. Dışarda yağmur yağıyor olurdu. Biz şemsiyeyi almazdık. Sırılsıklam olurduk. Sonra sen bana sokulurdun ama saçağın altına hiç girmezdik. Sonra sen üşütürdün. Ayakların buz gibi olurdu. Ben sana en sevdiğin o mavi çoraplarını getirirdim. Sonra bayramları babaannenin mezarını ziyaret etmeye giderdik. Hayatta en sevdiğin kadın için ağlayışını izlerdim senin. Hiçbir şey yapmazdım, gözyaşlarını silmezdim, seni teselli etmezdim. Orada öylece ağlayışını izlerdim senin. Başka insanların mezarlarının arasında dolaşarak, hayatın ne kadar şahane bir şey olduğunu düşünürdüm. Sonra… Sonra hiçbir şey yapmazdık. Öylece otururduk. Çok bilinmeyenli bu sorunun yanıtını arardık. Hayat bizi yalancı çıkarana dek, bulduğumuz cevapları doğru sanırdık.
“Hatasız kul olmaz” diyelim o halde…
Gerçekten canlı olan, hiçliğin karşısında durur ve ara vermeksizin saçma “çocukça” sorulara cevap arar. Cevaplar yanlışmış, varsın olsun; düşünce hatalıymış, varsın olsun. Hatalar gerçeklerden daha kıymetlidir, gerçekler makineden çıkar, hatalarsa canlıdır; gerçekler güven verir, hatalarsa rahatsızlık.
Sayfa 243Kitabı okudu
Biz ne dersek diyelim, insanlar inanmak istediklerine inanacaklardı.
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.