Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Biz ne dersek diyelim, insanlar inanmak istediklerine inanacaklardı.
Sayfa 207 - Doğan KitapKitabı okudu
Modern kölelik diyelim biz ona.
Çevresindeki çoğunluk ne tür yaşıyorsa, öyle yaşıyor insan. Herkes, inanç esaslarıyla ortak olmayan, genellikle ona ters düşen ilkelere bağlı olarak yaşıyor.
Reklam
Her tanışıklık bir veda anlamı taşıyorsa ya Resul, Tanıştır bizi Allah'ın birliğiyle Ve biz elveda diyelim şu zindana..
Sayfa 55 - Tiyo YayıncılıkKitabı okudu
Biz ne dersek diyelim, insanlar inanmak istediklerine inanacaklardı.
Müzeyyen: Diyelim ki gitmedim. seninle beraber olmaya devam ettik. Ne değişecekti? Arif: Sabahları beraber uyanırdık. Ben senden önce kalkardım. Senin uyuyuşunu izlerdim, sonra sen uyanırdın. Bana gülümserdin. Sonra, sabahları çayı tek şekerli içtiğini, günün diğer saatlerinde şekersiz içtiğini biliyor olurdum, o ilk şekeri ben atardım çayına, zarifçe eritişini izlerdim. Sonra, en çok boynundan öpülmeyi sevdiğini biliyor olurdum. Sonra dışarı çıkardık. Dışarda yağmur yağıyor olurdu. Biz şemsiyeyi almazdık. Sırılsıklam olurduk. Sonra sen bana sokulurdun ama saçağın altına hiç girmezdik. Sonra sen üşütürdün. Ayakların buz gibi olurdu. Ben sana en sevdiğin o mavi çoraplarını getirirdim. Sonra bayramları babaannenin mezarını ziyaret etmeye giderdik. Hayatta en sevdiğin kadın için ağlayışını izlerdim senin. Hiçbir şey yapmazdım, gözyaşlarını silmezdim, seni teselli etmezdim. Orada öylece ağlayışını izlerdim senin. Başka insanların mezarlarının arasında dolaşarak, hayatın ne kadar şahane bir şey olduğunu düşünürdüm. Sonra… Sonra hiçbir şey yapmazdık. Öylece otururduk. Çok bilinmeyenli bu sorunun yanıtını arardık. Hayat bizi yalancı çıkarana dek, bulduğumuz cevapları doğru sanırdık.
“Hatasız kul olmaz” diyelim o halde…
Gerçekten canlı olan, hiçliğin karşısında durur ve ara vermeksizin saçma “çocukça” sorulara cevap arar. Cevaplar yanlışmış, varsın olsun; düşünce hatalıymış, varsın olsun. Hatalar gerçeklerden daha kıymetlidir, gerçekler makineden çıkar, hatalarsa canlıdır; gerçekler güven verir, hatalarsa rahatsızlık.
Sayfa 243Kitabı okudu
Reklam
Kabus diyelim biz ona
Her şey biraz rüyaya benziyordu. Uyandı­ğımda hatırlamaktan kaçınacağım ama yaşadıkça ve hatta öl­dükten sonra bile daima hatırlayacağım bir rüyaya.
Sayfa 246Kitabı okudu
"Aşk, akılla alay eder. İşte büyüsü ve güzelliği de buradadır." "Aptallığı diyelim biz ona."
Sayfa 128Kitabı okudu
Biz ne dersek diyelim, insanlar inanmak istediklerine inanacaklardı.
Sayfa 209 - Doğan kitap yayınevi 24. BaskıKitabı okudu
Reklam
“Hadi yeni bir hükümet kuruldu diyelim, savaşı n’apacaksın? Yine savaşır insanlar. Biz savaşmazsak bizim çocuklarımız savaşır. İnsanoğlu yüzyıllardır savaşıyor. Savaşı nasıl söküp atacaksın yeryüzünden?”
Sayfa 377Kitabı okudu
"Tesadüf değil de tevafuk diyelim biz ona. Çünkü tesadüfte bir başıboşluk hatta başıbozukluk vardır. Tevafuk ise ilahî bir kudrete bağlıdır. Hem de sıkı sıkıya. Tesadüf hedefsizdir, kararsızdır. Oysa tevafuk öyle mi ya? Tevafukta Yüceler yücesinin parmağı vardır. "
Sayfa 63 - Kitapyurdu Doğrudan Yayıncılık - 1. BaskıKitabı okudu
Okuyun lütfen! Tüylerim diken diken oldu
General Graf 15 bin kişilik Rus ordusuyla Şeyh Şamil'e saldırır. Şamil'in naibi Şuayb Molla: "Ya Şeyh! Bana 500 Dağıstan aslanı verirsen sana 15 bin Moskof leşi getiririm!" der ve İçke riya'nın karanlık ormanlarında sadece iki günde 15 bin çaylağı çil yavrusu gibi dağıtır 500 Kafkas yiğidi. Bir anda ortaya çık makta, daha
Sayfa 27 - Şartların Ayağına GitmekKitabı okudu
Müzeyyen: Diyelim ki gitmedim. seninle beraber olmaya devam ettik. Ne değişecekti? Ne yapacaktık? Arif: Sevişirdik. Müzeyyen: Başka? Arif: Sabahları beraber uyanırdık. Ben senden önce kalkardım. Senin uyuyuşunu izlerdim, sonra sen uyanırdın. Bana gülümserdin. Müzeyyen: Sonra? Arif: Sonra, sabahları çayı tek şekerli içtiğini, günün diğer saatlerinde şekersiz içtiğini biliyor olurdum, o ilk şekeri ben atardım çayına, zarifçe eritişini izlerdim. Müzeyyen: Sonra? Arif: Sonra, en çok boynundan öpülmeyi sevdiğini biliyor olurdum. Müzeyyen: Güzelmiş. Arif: Sonra dışarı çıkardık. Dışarda yağmur yağıyor olurdu. Biz şemsiyeyi almazdık. Sırılsıklam olurduk. Sonra sen bana sokulurdun ama saçağın altına hiç girmezdik. Sonra sen üşütürdün. Ayakların buz gibi olurdu. Ben sana en sevdiğin o mavi çoraplarını getirirdim. Sonra bayramları babaannenin mezarını ziyaret etmeye giderdik. Müzeyyen: Gider miydik gerçekten? Arif: Hıhı. Giderdik. Hayatta en sevdiğin kadın için ağlayışını izlerdim senin. Hiçbir şey yapmazdım, gözyaşlarını silmezdim, seni teselli etmezdim. Orada öylece ağlayışını izlerdim senin. Başka insanların mezarlarının arasında dolaşarak, hayatın ne kadar şahane bir şey olduğunu düşünürdüm. Sonra… Sonra hiçbir şey yapmazdık. Öylece otururduk. Çok bilinmeyenli bu sorunun yanıtını arardık. Hayat bizi yalancı çıkarana dek, bulduğumuz cevapları doğru sanırdık.
Savaş diyemiyorduk ateşkes diyelim
Şimdi çok iyi anladım ki; bizde zübük bir tane değil, biz hepimiz birer zübüğüz. Hepimizin içinde zübüklük olmasa, bizler de birer zübük olmasak, aramızdan böyle zübükler büyüyemezdi.
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.