Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Acıyı Sevmek Gerekir bizi insan yapar
Kitap film müzik kahve güzel şeyler tamam da şunu da kabul etmek lazım okudukça mutsuz oluyoruz. Mutsuz olmamız da normal çünkü farkındalığımız artıyor bilinçleniyoruz ve bu dünyanın gerçeklerini görerek hissederek mutlu olmak imkansız eğer ben okudukça mutlu oluyorum diyen varsa ben onun anlayışından şüphe ederim... Biz mutluluğu değil farkında olmanın doyumunu yaşıyoruz. Koca
Oğuz Atay
Oğuz Atay
'ı tüketti bu kitaplar biz kim oluyoruz da dayanabilelim... Acı hissediyorsan canlısın başkalarının acısını hissediyorsan insansın demiyor mu
Lev Tolstoy
Lev Tolstoy
işte biz insan olabilmek için okuyoruz Biz o acıları hissediyoruz kitaplarda dünyanın farklı yerlerinden sancılı ruhların iç yanmalarını okuyoruz. Sadece mutsuzluk da değil tabi öğrendiğimiz mücadele etmeyi de öğreniyoruz sevmeyi de umut etmeyi de ve mutlu olacaksak bunun için çabalamayı da öğreniyoruz acılara sırt çevirmeden onları kucaklayarak yaşamayı öğreniyoruz her şey güllük gülistanlık hayat toz pembe keşke pandalar da tükenmese değil tek derdimiz.
Fyodor Dostoyevski
Fyodor Dostoyevski
nin karşısında bütün insanlığın acılarını hissederek durabiliriz sadece ve onun acılarını paylaşabilmek keyif verir bize... İçiyorsak onların da şerefine tüm ezilmiş halkların onuruna bütün
Tutunamayanlar
Tutunamayanlar
'ın hassas kalplerine ve yalnızlığına da bir kadeh kaldırabilmenin haklı gururunu yaşayabilmek için içiyoruz tutunanlardan olmadığımız için onların arasında yalnız ama karşılarında yüzlerce yazarımızla bir ordu gibi durabildiğimiz kitap ile umut ile dikilebildiğimiz için güçlüyüz... Çünkü Şarabı sevmemiz üzüme düşkünlüğümüzden değildi, biz ezilenden yanaydık...
NAKED

NAKED

@KaybedenlerClub
·
02 Haziran 2022 11:53
Mental yorgunluğuna ne iyi gelir?
Biz Olacaksak Eğer
Dünyanın en güzel şiirlerini yazarım ben, Şerhinde vücut bulup nasibim olacaksan eğer. Yarım dünyalık da bize yeter, Seninle tam bir sevdaya murat olunacaksak eğer. Dünyanın en güzel şiirlerini yazarım ben, Şerhi sende vücut bulacaksa eğer. Yarım adam olmaya da razıyım ben, Ayrı iki yarımdan bir tam olacaksak eğer.
Reklam
Biz Olacaksak Eğer Dünyanın en güzel şiirlerini yazarım ben , şerhinde vücud bulup nasibim olacaksan eğer ... Yarım dünyalık da bize yeter , senle tambur sevdaya murad olunacaksak eğer ... Dünyanın en güzel şiirlerini yazarım ben , şerhi sende vücud bulacaksa eğer . Yarım adam olmaya da razıyım ben , ayrı iki yarımdan bir tam olacaksak eğer .
"Eğer karşılık olarak biz de istediğimizin üzerine tutabileceğimiz el fenerlerine sahip olacaksak, gözlem altında tüm sırlarımız ortaya dökülmüş olarak yaşamaya dayanabilir miyiz...?"
320 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
Türküz Türkçüyüz ..
Merhaba kitap bozkurtları nasılsınız hüzünlü soğuk vefasız vicdansız Eylül ayından alayınızı selâmlıyorum. Türkçe'nin sırları lisans döneminde Türk Ocaklarının Ocakbaşı sohbetlerinde tanımış ve bağrıma basmıştım.. Nihad Sami Banarlı ülkemizin ender şahsiyetlerinden birisi.. Mevzumuz olan kitap ise her Türk'ün muhakkak ama muhakkak okuması icap eden bir eser.. Süleyman Demirel gidemediğin yer senin değildir demiş bunu lisana uyarlayalım. Konuşamadığın dil senin değildir.. Biz eğer Türk olarak var olacaksak bu ancak ve ancak Türkçe iledir .. Ne mutlu Türküm diyene demek neden mühimdir.. veya şöyle soralım nasıl önemli olur, önemli kalır.. Türkçe konuşulduğu zaman ne mutlu Türke.. Esenlikle kalınız efendim Allah'a emanet olun
Türkçenin Sırları
Türkçenin SırlarıNihad Sâmi Banarlı · Kubbealtı Neşriyatı · 20222,502 okunma
BİZ OLACAKSAK EĞER Dünyanın en güzel şiirlerini yazarım ben Şerhinde vücut bulup nasibim olacaksan eğer... Yarım dünyalık da bize yeter Seninle tam bir sevdaya murat olunacaksak eğer... Dünyanın en güzel şiirlerini yazarım ben Şerhi sende vücut bulacaksa eğer . Yarım adam olmaya da razıyım ben Ayrı iki yarımdan bir tam olacaksak eğer.
Reklam
Gözetleme tekniklerinin dur durak bilmeyen gelişmesi karşısında fütürist David Brin ricatı hücum haline getirerek herkesin herkes tarafından gözetlenmesini,yani gözetlemenin demokatrikleşmesini talep eder. Bunun "Şeffaf Toplum"a yol açacağını umar. Koşulsuz buyruğu şu şekildedir: "Eğer karşılık olarak biz de istediğimizin üzerine tutabileceğimiz el fenerlerine sahip olacaksak,gözlem altında tüm sırlarımız ortaya dökülmüş olarak yaşamaya dayanabilir miyiz...?" Brin'in "Şeffaf Toplum" ütopyası gözetlemenin sınırlarının kaldırılmasına dayanır. Güç ve hâkimiyet ilişkileri oluşturan her tür asimetrik enformasyon akışı ortadan kaldırılmalıdır. Yani talep edilen karşılıklı olarak aydınlatmadır. Sadece aşağısı yukarısı tarafından değil,yukarısı da aşağısı tarafından gözetlenecektir. Herkes herkesi görünürlüğe ve kontrole itecektir,üstelik de özel hayatlar buna dahil olacak şekilde. Bu topyekün gözetleme "Şeffaf Toplum"u insanlıkdışı bir kontrol toplumu haline getirir. Herkes herkesi kontrol eder.
"Eğer karşılık olarak biz de istediğimizin üzerine tutabileceğimiz el fenerlerine sahip olacaksak, gözlem altında tüm sırlarımız ortaya dökülmüş olarak yaşamaya dayanabilir miyiz...?"
neden mi dostoyevski?
Dostoyevski'nin erkekleri, kadınları bildiğimiz gerçekliğe değil, ama ikinci bir gerçekliğe aittirler. Bizi etkileyen toplumsal kurallar, fiziksel yasaklar, alışkanlıklar kaldırılacak olsa biz nasıl olacaksak işte onlar da öyle kişilerdir. Bunlar sizin gibi, benim gibi insanlardır, ama eylemden önce, sözden önce alınmışlardır. Onlar, eğer şöyle olsaydı... belki bizim de yapmış olacağımız şeyleri yaparlar. Onlar, eğer böyle olsaydı... belki bizim de söyleyebileceğimiz şeyleri söylerler. Dostoyevski bu "eğer"i atıyor. Şart kipini tanımıyor o. Kahramanlarını, düşündükleri gibi konuşturuyor, düşündükleri gibi davrandırıyor. Kişileri madde çerçevesinde devinen düşüncelerdir. Yeraltı adamı, Raskolnikov, Stavrogin, Kirillov, Şatov, Verkovenski, lvan Karamazov, bu insanların topunu bir düşünce kamçılar. Bu düşünceyle, bu düşünce için yanıp tutuşurlar. Konfor, para, toplumsal konum sorunları onları hiç ilgilendirmez. Ayaklarının dibine gelen, ellerinin, dişlerinin altında bulunan, gözlerinin önünde serilen şeylerle ilgilenmezler, onlarla alay ederler. Gerçekle düş arasında bir sınır tanımazlar. Birinden öbürüne geçerler. Dünyayı genişletirler.
Sayfa 248Kitabı okudu
ÇÖL ALGISI
Eğer İsa gibi olacaksak, karakterimiz gelişmelidir. Ve büyük oranda, bunun gerçekleşmesi için Tanrı’nın seçtiği yer çöldür. Ve çoğu zaman biz oradayken, Tanrı kilometrelerce uzakta ve vaatleri boş görünür. Ama bunlar sadece histir ve gerçek değildir. Gerçekte, çok yakındadır, zira bizi asla terk etmeyeceğini ve asla yüzüstü bırakmayacağını vaat etmiştir. "Yaşayışınız para sevgisinden uzak olsun. Sahip olduklarınızla yetinin. Çünkü Tanrı şöyle dedi: “Seni asla terk etmeyeceğim, Seni asla yüzüstü bırakmayacağım.” (İbraniler 13:5) Çöl yolculuğu, hayallerinizin ve bir zamanlar Tanrı’nın sağlayacağından emin olduğunuz vaatlerinin tam zıttı yönde ilerliyor gibi göründüğünüz bir zamandır. Çölde ruhsal büyüme ve gelişme hissetmezsiniz. Aslında gerilediğinizi hissedebilirsiniz. Varlığı artmak yerine azalıyor görünür. Sevilmediğinizi ve ihmal edildiğinizi bile hissedebilirsiniz. Ama bu doğru değildir. Esasen çöl, oraya vardığınızda çok yalnız hissetseniz bile, içten Mesih izleyicilerinin ortak istikametidir. Gerçek şu ki, çöl Tanrı’nın her bir çocuğu için gerekli bir varış noktasıdır. İsa’nın bir öğrencisi olarak sağlıklı bir olgunluğa doğru ilerlemek için çöle doğru pek çok yolculuk yapabilirsiniz. Keşke bu çorak alandan sizi çıkmanız için bir kestirme ya da yan yol gösterecek bir Google Haritası seçebileceğinizi söyleyebilseydim, ama böyle bir harita yok. Ve, dostum, bu iyi bir şey, çünkü eğer vaat edilmiş toprağımıza ulaşacaksak çöl yolculuğu, yani bu dönemi ya da zamanı kabullenmemiz gereklidir!
Reklam
"Eğer karşılık olarak biz de istediğimizin üzerine tutabileceğimiz el fenerlerine sahip olacaksak, gözlem altında tüm sırlarımız ortaya dökülmüş olarak yaşamaya dayanabilir miyiz?"
Sayfa 69
296 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
KIRMIZI KARANFİL NE RENK SOLAR? FEYZA HEPÇİLİNGİRLER 291 SAYFA Karanfil solsa da boynunu bükmeden solar, dimdik kurur. Son ana kadar solmayı erteler. Artık dayanılmazsa, artık başka çaresi yoksa... O zaman solar; ama dimdik, ödün vermeden, ayakta. Boyun eğmeden ölmesini bilmek gerek. Bu bir 12 Eylül sonrası romanı. Darbenin karanlık baskısı,
Kırmızı Karanfil Ne Renk Solar?
Kırmızı Karanfil Ne Renk Solar?Feyza Hepçilingirler · Kırmızı Kedi Yayınevi · 201979 okunma
Tanrı'nın İnsanı Yaratmaktaki Amacı
Tanrı insanı niçin yarattı? İnsanı yaratmaktaki amacı neydi? Tanrı bize bu soruların yanıtlarını Yaratılış 1:26 ve 27'de vermiştir. Bu iki ayetin önemi çok harikadır. Bu ayetler bize Tanrı'nın insanı yaratmasının son derece özel bir eylem olduğunu gösterir. Tanrı insanı yaratmadan önce (1:26) "Tanrı, “Kendi suretimizde, kendimize
Sayfa 9 - AKARSU YAYINLARIKitabı okudu
Çu ülkesinin prensi iki memurunu bilge Çuang Tzu'nun yanına gönderdi. Görevliler filozofu bir dere kıyısında balık tutarken buldular. Çuang Tzu'nun yanına saygıyla yaklaşan prensin adamları ona, “Hükümdarımız devlet işlerinin yükünü sizinle paylaşmak üzere sizi sarayına davet ediyor.” dediler. Bu sözleri işiten bilge hiç istifini bozmadan ve bir
Sayfa 521 - tiyo
Kontrol Toplumu
David Brin ricatı hücum haline getirerek herkesin herkes tarafından gözetlenmesini, yani gözetlemenin demokrasileştirmesini talep eder. Bunun “ Şeffaf Toplum”a yol açacağını umar. Koşulsuz buyruğu şu şekildedir: “Eğer karşılık olarak biz de istediğimizin üzerine tutabileceğimiz el fenerlerine sahip olacaksak, gözlem altında tüm sırlarımız ortaya dökülmüş olarak yaşamaya dayanabilir miyiz..?”
54 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.