Ama burada, bir ıslık çalsam, istesen de istemesen de benimle gelmek zorundasın. Senin dilediğin değil, benim dilediğim olur. En alt tabakadan bir işçi bile para için çalışır ama kendini köle etmez. Ayrıca, işi biter bitmez tekrar özgür olacağını bilir. Fakat sen ne zaman özgürsün? Vazgeçtiğin şeyi bir düşün. Kendini ne uğruna köleye çeviriyorsun? Vücudunla birlikte ruhunu da satıyorsun. Ruhunu satmaya hakkın yok! Her sarhoşa, zedelemesi için aşkını veriyorsun! Bu, her şey demek. Değer biçilemez bir elmas demek aşkın. Bir adam, bunun için ruhunu vermeye, ölümle yüz yüze gelmeye razı olurdu. Ancak şimdi aşkının değeri ne kadar? Ruhun ve bedenin satıldığında, aşk olmadan istediğini yapabildiğin zaman, aşk için uğraşmaya gerek olmaz.
NOTLAR:
-Aşk bir bilincin bir bilince kavuşması, bir bilincin, özellikle duygusal düzeyde, bir başka bilinçte kendini bulması ya da aramasıdır.
-Aşık olmak kınanmayı göze almak demektir.
-Aşk gerçekte herhangi bir kişiden olağanüstü bir kişi yaratmaktır. O bir yüceltme edimidir. Tartışmadan yüceltme eğilimidir.
-Aşk tartışmaz, irdelemez, hiç
Rénée [üvey anne] Gülüyor, Maxime'i [üvey oğlu] göğsüne bastırıyor, dudaklarından öpüyordu. O sırada, bir gürültü işitip başlarını çevirdiler. Saccard [koca] kapının önünde ayakta duruyordu. Müthiş bir sessizlik oldu. Renée kollarını Maxime'in boynundan yavaş yavaş ayırdı; başını eğmiyor, ölü gözleri gibi sabit, iri gözlerini kocasından
“Eğer kısa sürede zengin olmak istiyorsanız,” diye soğuk bir tavırla sözünü kesen Skudronjoglo sert ve kesik kesik devam etti. “Hiçbir zaman olamazsınız ama zamanı dert etmeden zengin olmak isterseniz, çok kısa sürede zengin olursunuz.”
“Demek öyle!” dedi Çiçikov.
“Evet,” dedi Skudronjoglo, sert bir tonda sanki Çiçikov'a kızmış gibiydi.
bir sır daha var, çözdüklerimizden başka!
bir ışık daha var, bu ışıklardan başka.
hiçbir yaptığınla yetinme, geç öteye:
bir şey daha var bütün yaptıklarından başka
niceleri geldi , neler istediler,
sonunda dunyayi bırakip gittiler.
sen hic gitmeyecek gibisin, degil mi?
o gidenler de hep senin gibiydiler..
geçmis günü beyhude yere yâd etme,
bir
Garson, masayla mutfak arasında koşuşup duruyordu. “Evet beyim, geliyor beyim, şimdi hazır beyim.” Turgut, masalardaki aşırılığı yeterli bulunca, birden garsonun hızını kesti: “Oldu artık. Şimdi bizi rahatsız etmek yok. Bu masayı unut, ben seni hatırlayıncaya kadar.” Gülerek Metin’e baktı: “Her şey tamam mı? Muhabbete geçelim mi?” Garson, Turgut’u
Zaten aşkı uzun ömürlü yapan şey de aşıkların birlikte el ele bu boyutları keşfetmeleridir. Âşıklardan birisi burada aksarsa aşk işte o zaman biter. Aksi takdirde ömür biter, aşk bitmez... Çoğu âşık bunu hiçbir zaman öğrenemese de...
“Dış tehditlerden korunaklı dünyalar yaratmak isteyen kimi kişiler, fazla ileri gidip dış dünyaya karşı abartılı yüksek duvarlar örerler. Yeni insanlara, yeni yerlere, farklı yaşantılara karşı yükselen bu duvarlar onların iç dünyasını da yoksullaştırır. İşte Acılaşmak burada devreye girer. Acılaşmanın (ya da Dr. İgor’un tercih ettiği adıyla
Aşk ve kadın, pek çok Necip Fazıl okuru için üzerinde pek durulmayan bir konudur. Hatta bu konunun konuşulması bile 'Üstad'a saygısızlık olarak değerlendirilir.
Kafa Kâğıdı kitabında, kadın konusuna değinir:
"Ve aşk... İlk aşkım...
Türkiye'ye en uzak arap illerinden birinin Meşrutiyet sonrası Mebusân Meclisi' âzasından
Bahtına ağlayan Azeri kızı
Sen Karabağ dersin, ben karayazı
Boşlukta çırpınır Türk’ün avazı
Sanma ki dertlerin azı bizdedir
Sizdeki yaranın özü bizdedir.
‘Gel gardaş’ diyorsun gelecek yol yok
Şehitler kabrine koyacak gül yok
Dış tehditlerden korunaklı dünyalar yaratmak isteyen kimi kişiler, fazla ileri gidip dış dünyaya karşı abartılı yüksek duvarlar örerler. Yeni insanlara, yeni yerlere, farklı yaşantılara karşı yükselen bu duvarlar onların iç dünyasını da yoksullaştırır. İşte Acılaşmak burada devreye girer. Acılaşma'nın (ya da Dr. Igor'un tercih ettiği