Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Kolay olmasa gerek, İnsanların bu kadar acımasız olduğu, iyilerden çok kötülerin sözünün geçtiği, gerçek ilişkilerin değil çıkar ilişkilerinin revaçta olduğu, insanların imkân olarak görüldüğü bir dünyada böyle hassas bir insan olmak. Hassas olmayan insanlar için yaşam daha kolay, düz bir çizgi üzerinde yaşayıp gidebiliyorlar, daha az sorgulayarak. Ama hassas insanlar için, her detay bir hüzün sebebi haline gelebiliyor.
Gösteriş Merakı ile Nazar Korkusu
"Bizde gösteriş merakı ile nazar korkusu at başı gider. Gezip dolaştığım ülkelerin hiçbirinde yeni Türkiye kadar gösterişe düşkün bir yer görmedim dersem abartmış olmam herhalde. Bunun nedeni insanların kendi iç dünyaları ve değerleri için değil birbirleri için yaşamakta oluşlarıdır. Zenginliğin güzel arabanın, mal mülk sahibi olmanın tek zevki, başkalarına, Bakın siz de olmayan şeyler bende var der gibi dolaşabilmek paraya ve güce tapan bu toplumda kendini en yukarıda hissedebilmektir.
Reklam
Ne kadar büyük bir kitle sana hayransa, o kadar büyük bir kitle seni çekemiyor demektir.Niçin gösterebileceğim değil de hissedebileceğim türde, işe yarayan iyi bir şeyi aramıyorum? İnsanların bakakaldığı, önünde durduğu ve şaşkınlıkla birbirlerine gösterdikleri, dışı parıldayan bu şeyler kendi içinde değersizdir.
728 syf.
·
Puan vermedi
Büyük Spoiler
çok büyük bir spoiler veriyorum, bu seride ana karakterlerimizden kimse ölmüyor, ölümle burun buruna geldikleri sahnenin hemen ardından diriltiliyorlar, bir şekilde hep ölümün kıyısından dönüyorlar. incelemenin başlığı da alay amaçlıydı, anlaşılıyordur. herhangi bir duygu yoğunluğu yaşayamıyor okur, bu sebepten karakterlerin yaşadığı duygusal
Gümüş Alevler Sarayı
Gümüş Alevler SarayıSarah J. Maas · Dex Yayınları · 2021849 okunma
136 syf.
7/10 puan verdi
·
3 günde okudu
Hayat niçin bu kadar acımasız, bu kadar kör?
Savaş; hangi devirde, hangi zamanda yaşanırsa yaşansın, yaşattığı zulümler ve çekilen çileler hep aynı olmuş. Zaman değişmiş, mekân değişmiş, ölenler, öldürülenler değişmiş ama acılar hep aynı kalmış. Bu acıları en çok çeken de en derinden hisseden de genelde analar olmuş. Hem evinin erkeklerini savaşa göndermek zorunda kalmış hem de geride
Toprak Ana
Toprak AnaCengiz Aytmatov · Ötüken Neşriyat · 202261,2bin okunma
152 syf.
6/10 puan verdi
·
68 günde okudu
GÜL YETİŞTİREN ADAMDAN BİNA YETİŞTİRMEYE ÇALIŞAN ADAMLARA!
Rasim Özdenören
Rasim Özdenören
Öncelikle kompozisyon kitabımız olan ‘’Gül Yetiştiren Adam’’ adlı kitabımızın yazarı Rasim Özdenören hakkında kısa bir bilgi vermek istiyorum: Rasim ÖZDENÖREN 20 Mayıs 1940 tarihinde Kahramanmaraş’ta dünya’ya geldi. Özdenören ilk ve orta öğrenimini Kahramanmaraş, Malatya, Tunceli gibi Güney ve Doğu illerinde tamamlamıştır. İstanbul
Gül Yetiştiren Adam
Gül Yetiştiren AdamRasim Özdenören · İz Yayıncılık · 202117,7bin okunma
Reklam
ÖĞRETMEK İnsanların birçok konuyu bir merkezde toplayarak birleştirmelerinin, o konunun anlaşılmasını kolaylaştırılmış olmasından dolayı, aynı yaklaşımın çocuğunda düşünce ve kavramlarını sadeleştireceğini sanmışlardır. Unutulmuştur ki bütün kavramlar ancak ortaya koyduğu gerçeğin bir parçası olarak bütüne oranla basittir ve gerçeğin bütünü, değer verilen herhangi parçasından çok daha karışık ve bileşiktir. Sözü edilen parçalardan birçoğu öğrenildikten sonra ki gerçekler ve bütün kavramlar hafızanın işini kolaylaştırır ve akılı olanlar için belirginleşir. Gerçeğin parçalarına sahip olmayan bir zihin için bütünü anlamak daha zordur. Basitleştirmenin bu iki türünü karıştıran hocalar, ilk önce esaslar ile başlamakta hata etmişlerdir. Bu ise, düşüncenin esaslar örnekler aracılığıyla yerleştirilmesini ve bu şekilde özelden genele; somut ve kayıtlı olandan soyut ve değişken olana götürülmesini gerektiren başlıca kurala, görünüşte olmasa bile gerçekte terstir.
" İnsanların en zayıf tarafları, sormadan, araştırmadan, düşünmeden, kafalarını patlatmadan inanmak hususundaki hayret verici temayülleridir. Dünyadaki yalancı peygamberleri yetiştirmek ve beslemek için en iyi gübre işte bu bilmeden inanmak için çırpınan kalabalıktır."
Sayfa 210Kitabı okudu
"İnsanların işin içine para girdi mi bunu elde etmek için neler yapacaklarını maalesef iyi biliyorum." "Herhalde... ama eninde sonunda bu paranın onlara bir yararı dokunmuyor. Öyle değil mi?" "Öyle ama bunu bilmiyorlar."
İnsanlar, yaptıkları pek çok şeyin gerçek nedenlerinden bihaberdirler. Zaten böyle olmasaydı bir sosyoloji bilimine ya da herhangi bir sosyal bilime ihtiyaç kalmazdı. Hayır, bunun sebebi, insanların pek çok farklı sosyal etkileşim içerisinde niçin belirli şekillerde davrandıklarını anlamamaları, anlayamamaları ya da anlamak istememeleri değildir. Sosyolojiyi bu denli önemli kılan budur zaten.
Sayfa 119Kitabı okudu
Reklam
“ Bir zamanlar insanlar düşünme işini makinelere devretmiş, böylece özgürleşmeyi umut etmişlerdi; ama bu, makinelere sahip başka insanların onları köleleştirmesine yol açtı sadece.”
İnsan denilen yaratığın zihninde yer etmiş olan; kendi renginin, inancının ve siyasetinin en doğrusu, en iyisi olduğuna ce dünyanın dört bir yanına dağılmış diğer tüm insanların kendisinden daha talihsiz konumlara sahip olduğuna inanmasını sağlayan o yaygın dar görüşlülük, Ruth'da da vardı. Eski çağlarda kadın olarak yaratılmadıkları için Yahudilerin Tanrı'larına şükretmesini sağlayan, modern dönemdeyse başka tanrıların yerine yeni bir tanrı koymak için misyonerleri dünyanın n ücra köşelerine gönderen şey, işte bu dar görüşlülüktü. Ruth'un hayatın farklı bir köşesinden gelmiş bu adama biçim verip, kendi köşesinde yaşayan adamlara benzetme arzusu da yine aynı dar görüşlülükten kaynaklanıyordu.
‘’Kıran kırana bir savaştı bu sevdiğim. İnsan ailesiyle tartışırken, zindanda mahkûmlar yoldaşı oluyor inan! İncinirim, boynum için aldanma; seni sevmeyen insanların yanında hayatını heba etmene. Dost, ahbap bu, nerede ve nasıl bulacağın bilinmez. Aldanma, aldanma kötüye!..’’
Geri199
1.500 öğeden 1.486 ile 1.500 arasındakiler gösteriliyor.