Canlar, ne elde ettiler ki dünyayı artlarına attılar; bu bir tesellidir, bir avunma diyenin vur boynunu.
Sınıkları onaran Tanrı, dünyayı vasıtasız besledi, geliştirdi; ne can sesi bu, ne sır sesi, ne de güzel hoş geldiniz, safâlar getirdiniz âvâzı.
İster yeryüzünün parçası ol, ister Rûhü’l-Emin, şu hali gördün mü, ululuğu daimî olsun, ululandıkça ululansın de.
Gökler olmasa, yer yok olup gitse gene bir korku yok sana; bağırıp çağırma, gürültü etme.
Ağır davran, ağır ol; ne coş, ne kendini satmaya kalk; kendinden geçmiş şarapsın sen, bir an olsun süzül, tortun kalmasın.
Sen bezcisin, bez yıkayıcısın; üzümsün sen, üzüm sıkıcı; süz, sık, fakat elini bulaştırma.
Sus, sus şu olur olmaz, şu külhani, hoyrat kişilerin topluluğunda; kula, Tanrı’ya ait sözleri, apaçık söyleme, söyleme apaçık.