Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Arkadaşımın dostluğuna teşekkür ederek , gidip hemen tığ gibi bir Bursa bıçağı aldım. Doğrusu '' cart! '' diye insanın barsaklarını deşmesi hoş bişey değil. Cesedin muayenesi için morga kaldırılıp , barsaklarda besin adına bişey bulamayan doktorlara mahçup olmak da caba. Ne olursa , olsun bıçak koynumda sevine sevine eve gelirken iki polis üstüme
Kitabı Tekrar Okumama Neden Bir Alıntı..! :)))
O, boyuna soruyordu: – E, daha ne var ne yok bakalım? – “Az pilav, fasulyeli.” İyilik sağlık yani... – Memleketin gidişini nasıl görüyorsun? – Fasulye, suyu bol olsun. – Sen bugün hep mecazlı konuşuyorsun. Partiler hakkında ne düşünüyorsun? – Aşure... Bir aralık, – Bursa’da ne işin var da geldin? dedi. Ben de temiz kalple, kendiliğimden
Reklam
Vânî Efendi ve Elinizdeki Kitabın Basılma Macerası
Bazı eserler çok önemli olsa da onlara ulaşmak bazı nedenlerden dolayı çok zor oluyor. Elinizdeki kitap da böyle eserlerden biri. Kitap çok önemli olmakla beraber, yazarının hayatı da bir o kadar önemli. Vânî Mehmed Efendi, Vânî Bistami Efendi'nin oğludur ve Peygamberimizin soyundan olduğu için seyyiddir. Van'ın Hoşâb (şimdi Gürpınar ilçesine
Sayfa 12 - Selenge Yayınları, 3 Mayıs 2020, 1.Baskı, İstanbulKitabı okudu
Kurtuluş Savaşı'na katılmak için Kuvayi milliye'den ödenek aldığı halde, bir ara yaşanan olumsuz gelişmelerden kaygılanan Bulgaristan'a giden, bundan ötürü de Cumhuriyet kurulunca Bursa'da Mustafa Kemal Paşa'nın ayağına kapanıp kendini bağışlatan Yahya Kemal olsun, dönemin "harika genci" Behçet Kemal olsun, pek çok öbürleri gibi Çankaya Milletvekili olarak meclisteydi. Bunlar milletvekili seçilmedikleri zaman da büyükelçiliğe atanırdı. El bebe, gül bebedir hepsi. Buna karşılık Türk yazının da tek ve en güzel Kurtuluş Savaşı Destanı'nı yazan Nazım Hikmet yıllarını cezaevlerinde geçirmektedir. Birbirine zıt iki dünya ve sanat görüşünün temsilcileri olarak Yahya Kemal ve Nazım Hikmet şiirleri ile ruhlarıyla her yere girdikleri gibi enstitülere de girdi.
Sayfa 107 - Literatür yay.Kitabı okudu
Milli Marş Şairinin Dostu-Hasan Basri Çantay
Basri Bey, Ankara'da Tâceddin Dergâhı'nda Akif'in etrafinda toplanan sohbet meclisinin baş müdavimlerinden biri olmuş. O kadar ki, Mehmed Akif Bursa'nın işgali üzerine yazdığı meşhur "Bülbül" şiirini "Basri Bey oğlumuza" ibaresiyle kendisine ithaf etmiştir. Biz Basri Bey'i ziyaret ettiğimiz zaman ondan, Akif hakkında büyük bir kitap hazırlamış olduğu, çalışmalarının epey tamamlandığı ve yakında yayınlayacağı müjdesini almıştık. Aslında Âkif'in ölümü üzerine hemen çıkarmayı düşünmüş; fakat sonra "zülf-i yâre dokunacak" taraflarından dolayı çekinmiş. 1950'li yılların demokrasiye yeni yeni ısınan atmosferi de, demek hocaya kâfi görünmemişti ki Akifnâme'nin yayını Basri Hoca'nın ölümünden ancak iki sene sonra gerçekleşebildi. Verilen bilgi ve hatıralar bakımından muhakkak çok zengin ve değerli olan Akifnâme'ye şimdi bakıyorum da pek de o kadar "zülf-i yâre dokunur" bir şey yok. Belki kendisine göre var olanları hayatının son zamanlarında kendisi çıkardı. Belki de bize bazı şeylerin yazılması bugün çok kolay geliyor, onların yaşadığı sıkıntıları idrâk edemiyoruz.
Sayfa 107 - Dergah, 2017
"Ne 'var olan' ispat gerektirir, ne de 'yokluğuna inanılan'. Her insan anlatmak için yaşar. Anlatmaktan kasıt ise anlaşılmaktır. Doğru ya da yanlış ne fark eder."
Sayfa 170Kitabı okudu
Reklam
- İslam'ı bilmiyorsunuz, dedi . Sorduk niçin diye ve o anlattı. 0 zaman anladım ki bilmiyor değil yapmıyorduk. Bildiklerimizi uygulamıyorduk. Camide saf olmasını bilmiyorsunuz, dedi ve kendisinin birkaç yıldır öğrendiği, bizimse doğma büyüme bildiğimiz "saf"ı anlattı. Omuzların nasıl birbirine kenetlenmesi gerektiğini, bu konudaki hadis-i şerifleri ve sahabenin nasıl saf oldugunu. Ve ilave etti. Camide birine bu amaçla omuzumu dayadığım zaman benden kaçıyor! Ankara'da, Bursa'da, İstanbul'da hep aynı şeyle karşılaştım.(Sözün burasında Rasim Özdenören söze girdi. -Bir gün dedi, camide, isteyerek değil, kendiliğinden, nedense, tıpkı Muhammed'in anlattığı gibi, omuz omuza, sıkı sıkıya saf tuttuk cemaatle. Tam namaza durulacakken cemaatten birisi "Ne yahu, dedi, şu kadar boş yer varken böyle sıkışıyoruz". Bunun üzerine iki kişi arkadaşı safa geçti. Bizim saf ise aralanarak şeytana yol açtı.)
Osmanlı hanedanının kurucusu I. Osman'ın kalıcı bir konuta sahip olup olmadığı belirsizdir. Sultana ait kayda geçmiş ilk konut, Sakarya Vadisi'ndeki Malagina'daydı. Burası bir Bizans piskoposluğunun yeriydi ve ilk üç Osmanlı hükümdarının piskoposun sarayını kullanmış olmaları olasıdır. Bizanslı tutsak din adamı Gregorios Palamas, 1354'te Orhan Bey'le Malagina'da bir araya gelmişti. Gregorios Palamas burayı. Bursa'ya iki günlük uzaklıkta, "dağlarla çevrili bir tepe üzerinde inşa edilmiş... yazın bile havası serin olan bir köy' diye anlatır. Belli ki I. Murad da (1362-1389) burada zaman geçirmiştir: 1387 tarihli Osmanlı-Ceneviz antlaşmasında, "Türkiye'de Mallaine adında, adı geçen beyin yaşadığı küçük bir yerleşim yerinde uygulamaya konmuştur" şeklinde kaydedilmiştir.
Sayfa 172 - Kronik KitapKitabı okudu
Birkaç Söz
Faiz ve riba konusundaki bu araştırmanın gayesi imkân nispetinde meseleyi tarafsız bir biçimde ve tarihi gelişme süreci içinde ele alıp İslâm toplumundaki tezahürlerini incelemek, bunun tenkit ve tartışmasını yapmaktır. Esasen karmaşık ve anlaşılması zor olan bu meselenin inanç konusu olarak ele alınması, bu alanda yapılan inceleme ve çalışmaları
Sayfa 11 - Dergah Yayınları, 3. Baskı - Ocak 2010
Niğbolu Savaşı
Bu sefer başlarında yine o büyük vezir Çandarlı Ali Paşa ile asrının misilsiz cengaver hükümdarı Sultan Yıldırım Beyazıd vardır. Karşılarında da Macar Kralı Sigismund' un kumandası altında bir Haçlı ordusu: Macarlar, Fransızlar, İngilizler, İskoçyalılar, Almanlar, Polinyalılar, Bohemyalılar, Avusturyalılar, İtalyanlar... Hepsi gömgök zırhlara
Sayfa 139Kitabı okudu
116 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.