Hanedana adını veren kurucusu Selçuk'un babası Dukak, Hazar sarayında görevli bir üst düzey yetkili, oğluysa Hazar ordusu komutanlarındandı. Hükümdarlıkta, İslamiyet ve Hristiyanlığın büyük ölçüde hoş görülüp iki dine de ibadet özgürlüğü tanınmasına rağmen, Hazar seçkinleri Yahudiliği benimsemişlerdi. Hazar Devleti, Volga Nehri'nin ağzındaki başkentleri İtil'in 965 Ruslar tarafından yağmalanması sonucu çökmüştü; bir ihtimal Selçuk'un başını çektiği bir isyanın ve onun izinden yürüyen Oğuzların da bu çöküşte payı vardı. Selçuk elbette Hazar Kağanı'nı devirmek için kumpas kurmakla suçlanmış ve yüz kadar tebaasından meydana gelen küçük bir grupla Aral Gölü'nün hemen doğusunda yer alan aşağı Sir Derya [Seyhun] Nehri kıyısındaki Cend'e kaçmıştı. Burada gücünü pekiştirmiş, İslamiyeti kabul etmiş ve pagan Türk boylarına karşı kazandığı bir dizi zafer daha fazla sayıda insanı açtığı bayrağa çekmişti.
Sayfa 82 - Ayrıntı YayınlarıKitabı okudu
İki uç
Yılda 900,000 dolar kazanan yatırım bankacısı Joe, yaklaşık
370 metrekarelik bir ev ve iki Mercedes satın alır; üç
çocuğunu Pepperdine'e gönderir. Maddi gücü bütün bunları
karşılayabilecek durumdadır.
Bir banka şubesinde müdürlük yapan ve yılda 80,000 dolar
kazanan Peter, Joe'yu görür ve bilinçaltında, benzer bir hayat
yaşamanın onun da hakkı olduğunu düşünür; çünkü Peter'ın
anne-babası, farklı işlerde çalışsalar bile Amerikalıların yaşam
tarzının çok da farklı olmayacağına inanmışlar ve bunu ona da
aşılamışlardır. Peter'ın anne-babası kendi dönemlerinde haklıydı,
çünkü gelir dağılımı dengeliydi. Ama bu, o zamanlardı. Peter
şimdi farklı bir dünyada yaşıyor. Gelin görün ki, gerçekler değişmiş
olsa da beklentileri anne-babasınınkilerden pek farklı değil.
Peki Peter ne yapar?
Çok büyük miktarda ipotekli konut kredisi alır. Kredi kartı
borcu 45 bin dolardır. Leasing yöntemiyle iki araba kiralar.
Çocukları yüklü miktarda öğrenci kredisi borcuyla mezun
olacaktır. Joe'nun yaptıklarına ve edindiklerine gücü yetmediği
halde, aynı yaşam tarzını sürebilmek için sınırlarını zorlamış
ve sürekli esnetmiştir. Bu, büyük bir esneyiştir.
1930'larda olsa, insanlar bu duruma akıl sır erdiremeyebilirdi.
Ama savaştan bu yana 75 yılımızı hane halkı borcunun
kültürel olarak kabul görmesini teşvik etmekle geçirdik.
Ortalama ücretlerin aynı kaldığı bir dönemde, ortalama
düzeydeki yeni Amerikan evi yüzde 50 büyüdü.
Sayfa 304
Sır: Aynı anda bütün işler
Dünyanın neresine giderseniz gidin çoklu görevler yapan insanlar görüyorsunuz. Oyun oynuyorlar, e-posta okuyorlar, Facebook'talar... Bir kolej kampüsündeki çocukların çoğu iki şeyi birden yapıyorlar, belki de üç... Tüm çoklu görev yapan kimseler, bunda çok başarılı olduklarını düşünüyorlar. En büyük keşiflerden biri ne, biliyor musunuz? Berbatlar! Çoklu görevler yapan kimselerin, yaptıkları her şeyde kötü oldukları ortaya çıkıyor. Sürekli dikkatleri dağılıyor. Hafızaları çok düzensiz. Son yaptığımız bir çalışma da analitik düşünmede daha da kötü olduklarını gösteriyor. Bunun iyi ve net düşünemeyen insanlar yaratmasımdan endişeleniyoruz.
Sayfa 97 - PegasusKitabı okuyacak
Bir müddet önce gazeteye, kimseyi aramıyorum, biri beni bulsun istiyorum diye ilan vermiştim. Sonra büyük bir hata yaptığımı anladım, çünkü kaybolduğum yere insanların ulaşması imkansız” diye başlıyordu mektup, “İnsan en azından kendisi için harekete geçmeli, öyle değil mi? Bulunmayı beklememeli.Başkalarına sorarsanız, okumuş akıllı bir adamım ama emin olun zamanın akışına akıl sır erdiremiyorum. Babamın son fotoğrafına bakıyorum mesela: Otuz beşinde bir adam. Onun kişisel tarihinde o yaştan ötesi yok. Ne yaparsa yapsın benden yedi yaş küçük; zaman aktıkça daha da küçülüyor ama elleri ayakları hiç küçülmüyor. Ve nasıl bakarsam bakayım, o fotoğraftaki adamı hep benden daha yaşlı biriymiş gibi görüyorum. Yazdığım gibi işte efendim,zaman konusunda aklım çok karışık. Velhasıl hayat beklemiyor, beklemek gibi bir derdi de yok. Biz onu anlayana kadar gelip geçecek” diye de devam ediyordu.
Sayfa 12Kitabı okudu
"Sevginin sadece başlangıçtaki sebebine takılırsanız sevginin gücünü hiçbir zaman tam anlamıyla ölçemezsiniz. Öncesindeki gerilime, bütün büyük kalp olaylarına yol açan yalnızlığın ve hayal kırıklıklarının oluşturduğu o karanlık boşluğa bakmak gerekir."
Osmanlı'da gerek şerhler yazılarak gerekse Türkçeye tercüme edilerek kendisine büyük değer atfedilen Şir'atü'l-İslam isimli eserinde İmamzâde el-Buhâri, kelâm, fıkıh ve tasavvuf ilminin beraberce öğrenilmesinin ve hayata geçirilmesinin ehemmiyetine dikkat çekmiş ve bu ilimlere birlikte sahip olmanın lüzumunu şöyle ifade etmiştir.
"Kim Allah'tan sadece kelâm ilmini isterse zındık olur. Kim Allah'tan sadece (ilim olmadan) zühd (tasavvuf) talep ederse bidat ehli olur. Kim sadece fıkıh talep ederse fâsık olur. Kim hepsini birden talep ederse (zındık, bidat ve fisk ehli olmaktan) kurtulur."
Sayfa 45 - ensarKitabı okudu
Günlük yaşam içinde çok büyük bir sır vardır. Herkesin bunda bir payı bulunur ve herkes onu bilir, ama pek az kimse bu konuya kafa yorar. Çoğu kimse onu olduğu gibi benimser ve ona asla şaşırmaz. Bu büyük sır, zamandır.
Sayfa 65
Her insanın bir başkası için engin bir sır ve gizem olduğunu düşünmek olağanüstü bir şeydir. Geceleyin büyük bir şehre girdiğinde, siyah kümeler halindeki evlerin ve onların her bir odasının kendi sırrını içinde sakladığını; orada çarpan yüzbinlerce yüreğin bazı hayallerinde, kendine en yakın yürekten bile gizlediği bir sırrı olduğunu düşünmek içimi karartır. Bu sır kötülüğü, hatta ölümü bile içinde barındırabilir. Çok sevdiğim, zaman bulup hepsini okumak gibi boş ümitler beslediğim şu sevgili kitabın yapraklarını artık çeviremiyorum. Üzerlerine bir an için ışık düştüğünde define ve diğer gömülerin gözüme iliştiği o dipsiz suyun derinliklerine artık bakamıyorum. Henüz bir sayfa okumuştum ki kitabın sonsuza dek birdenbire kapatılacağı belli olmuştu bile.
Sayfa 15Kitabı okudu
"Erkeklerle kadınların çektikleri acılardan daha akla hayale sığmaz bir şey yoktur. Yoksulluktan daha büyük bir sır yoktur."
Sayfa 10 - TÜRKİYE İŞ BANKASI KÜLTÜR YAYINLARIKitabı okudu
