Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Büyük asfaltlarda göçmenler çoğaldıkça, batıda panik başladı. Mal sahipleri mallarına bir şey olacak diye korkmaya başladılar. Ömürlerinde açlığı görmemiş olanlar, açların gözlerini gördüler. Ömürlerinde hiçbir şeye hırsla yapışmamış olanlar, göçmenlerin gözlerinde bu hırsın alevini gördüler. Şehir ve şehir dolaylarının insanları, kendilerini korumak için bir araya geldiler; her insanın çarpışmaya girişmeden önce yaptığı gibi, kendilerinin iyi, istilacıların kötü olduklarına kendilerini inandırdılar. Dediler ki, "Bu Allah'ın belası Okieler pis ve cahil insanlardır. Yozlaşmış, seks düşkünü heriflerdir. Bu Allah'ın belası Okieler hırsızdırlar. Gördükleri herhangi bir şeyi çalarlar. Onlarda mülkiyet kavramı yoktur."
Sayfa 341Kitabı okudu
Bu şehirde insanları umuda mahkum eden bir şey vardı. Zengin ve fakir, âlim ve cahil yan yanaydı. Olmak isteyip olamadığına bu kadar yaklaşmak bizi bu şehre bağımlı kılıyordu. "Bir gün...", diyorduk hepimiz, "...bir gün ben de o caddede karşılaştığım zengin, ünlü, yakışıklı, güzel, şanslı, güçlü kişi olacağım." Şehir, her gün bizi hırslarımızın somutlarıyla karşılaştırarak ve onlara yaklaştırarak umut kırıntılarıyla besliyordu.
Reklam
128 syf.
8/10 puan verdi
·
7 günde okudu
Aklı Başında Her İnsan Biraz "Deli"dir
Not: Bu inceleme, bir incelemeden çok daha fazlasıdır. Yazım uzun olduğu için ve anlaşılma kolaylığı sağlamak adına sekiz bölüme ayırdım ve böylece daha ilgi çekici olduğunu düşündüğünüz yerlere gidip okuyabilirsiniz: – Giriş – Kitapla İlgili Düşüncelerim – Nietzsche'nin Ailesinin Sağlık Geçmişi – Nietzsche'nin Sağlık Geçmişi – Turin
Nietzsche Neden Delirdi?
Nietzsche Neden Delirdi?Ayşe Şirin Çakmakçı · Scala Yayıncılık · 20242 okunma
Cahil şehir, halkı mutluluğu bilmeyen, onu hatırına bile getirmeyen şehirdir. Onlar mutluluk konusunda aydınlatılsalar bile, onu ne anlayacak, ne de inanacaklardır.
Sayfa 111 - Türkiye İş Bankası Kültür YayınlarıKitabı okudu
Nasıl oldu bilmem, birdenbire, sanki bir uçaktan bütün bir Türk ülkesini bir anda kavramışım gibi oldum. Ne sabahleyin okuduğum pis gazete, ne hocasını öldüren kavruk delikanlı, açıkçası şu İstanbul, daha doğrusu şehir denen bina ve insan, iş, güç, politika, gazete, tiyatro, sinema, radyo, dedikodu âleminden öte bir başka Türk varlığını yaşayan varlığını ölünceye kadar benimle beraber olacak ruhumda duydum. Bu, o yüz bin satan gazetelerin, adi romanların, çirkin ve meşhur sesli radyo hanendelerinin, ümitsiz, gününü gün etmeye çalışan politikacıların gürültüsünden sezilmeyen bir musiki gibi bir şeydi. Aman yarabbi, ne güzeldi bu Türk sesi! Aman yarabbi, neler söylemiyordu! Dağ, yayla, kır, orman, aç, hasta, bakımsız, bilgisiz, cahil bir kalabalık şeklinde gösterilmek istendiği zaman, öyle olan insanların bulunduğu memleketti. Ama orada sesler vardı ki hakikat denilen şeyin belki de aslı o sözlerdi.
Mirac
Hakk'ın, şanlı elçisine büyük bir hüzün gelmişti, Onun, bütün semaları gezeceği gün gelmişti. Akılların ermediği binbir lutuf, binbir nimet Görülecek kutlu gece ermiş idi en nihayet. Ağırlamak üzre onu, o sevgili Peygamber'i, Yere, göğe emir gitti, ne yapılsa vardı yeri. Toprakla su âleminde, hüküm süren kanunlara, "Çalışmayı
Reklam
Cahil şehir: Bu şehrin insanları gerçek mutluluktan habersiz, dünya zevklerine saplanmış insanlardır.
"O her şeyi biliyordur zaten. Çok fazla okumak insana kendini cahil hissettirmekten başka ne işe yarar ki?"
Sayfa 72 - Günışığı KitaplığıKitabı okuyor
Farabi'yle Sohbetler
Cahil şehir, halkı mutluluğu bilmeyen, aklının ucundan dahi geçirmeyen şehirdir. Onlara mutluluktan bahsedilse bile, anlamaz ve inanmazlar.
Sizce hangisi hangi ülkeye daha yakın?
Farabi cahil şehir tanımını yaptıktan sonra cahil şehri de kendi içinde şöyle sınıflara böler: Zaruret şehri: Yaşamın zaruri ihtiyaçlardan ibaret olduğu bu şehirde beslenme ve insanın temel ihtiyaçları dışında hiçbir şey önemli değildir... Zenginlik şehri: Halkın zenginlik içinde yaşadığı, ancak kendilerinden başka kimsenin düşünülmediği şehirdir... Düşüklük şehri: Tamamen hazza dayalı, insanların şehvetlerinden başka bir şey düşünmediği, eğlence peşinde koşan insanların olduğu şehir... Şeref şehri: Halkın tamamen ün ve övgü peşinde koştuğu şehir... Güç şehri: Halkın tamamen kendilerini herkesten çok daha güçlü hissettiği ve başka insanlara ve toplumlara hükmetmekten zevk alan şehir...
Reklam
238 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
11 günde okudu
"Roma'dan Hüdavendigar'a: Taşın Hikayesi"
21 Temmuz 1718 Rivayet edilir ki; vakt-i zamanında ahalinin adına Hüdavendigar dediği şehirlerin birinde, bedenen ölümünün üzerinden 322 sene geçmiş bir gencin ruhu şehrin tüm sokaklarını dolaşır, Ulu Camide namaz kılanların kaçıncı rekatta olduklarını unutturur, Osman ve Orhan Beylerin kabri başında nöbet tutan, oldukça ciddi askerleri güldürmek
Puslu Kıtalar Atlası
Puslu Kıtalar Atlasıİhsan Oktay Anar · İletişim Yayınları · 202048,1bin okunma
Cinler neden sadece köylerde ve ıssız yerlerde ortaya çıkıyor? Şehir merkezlerine girişleri kanunen yasak mı? :D Yoksa cahil insanları cin ayağına uyutmak daha mı kolay?
Cahil şehir, halkı mutluluğu bilmeyen, onu hatırına bile getirmeyen şehirdir. Onlar mutluluk konusunda aydınlatılsalar bile, onu ne anlayacak, ne de inanacaklardır. Onların bildiği tek iyi şey, görünüşte iyi oldukları zannedilen bazı şeylerdir ki, bunlar beden sağlığı, zenginlik, şehevi zevkler, insanın kendi arzularının peşinden koşma serbestliği, saygı ve itibar görme gibi hayatta gaye oldukları düşünülen şeylerdir. Cahil şehrin halkına göre bunların her biri bir tür mutluluktur ve en büyük, en tam mutluluk da bunların toplamıdır. Onların zıddı olan şeyler, yani hastalık, yoksulluk, zevklerden mahrum olma, arzularının peşinden koşmada serbest olmama, saygı ve itibar görmeme de kötülüklerdir.
598 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.