Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Cücegazuv’un büyük diyarı ve şehri. Ezgisi
Dünya gençti, yemyeşildi dağlar Lekelenmemişti Ay’ın yüzü daha Ne derelere isim konmuştu, ne taşlara Durin uyanıp tek başına dolaşttğıdaa. isimsiz tepelerle vadilere isimler verdi; Henüz tadılmamış kuyulardan su içti; Eğilip baktığıma Aynagöl’e Gördü başının gölgesi üzerinde Yıldızlardan yapılmış bir tacın belirdiğini Sanki gümüş bir ipe dizilmiş mücevherler gibi. Dünya saftı, dağlar yüce mi yüce; 0 eski günlerde, çok daha önce Devrilişinden Nargothrond’un yüce kralının Ve göçmesinden Gondolin’in Batı Denizlerinin ötesine, Saftı DünyaDurin’in Günlerinde. Bir Kral’dı o, oymalı tahtında Sütunlarla dolu salonlarında Gümüş zemin, altın çatı Güç riinleriyle örtülüydü kapı. Güneş, yıldız ve ay ışığı Doldururdu billur lambaları, Ne bulut örter ne de gölgelerdi gece Pmldardı sonsuza dek zarafetle. Oradadöverdi çekiçler örsü, Hakkâk yazardı, yontardı keski; Orada dövülürdü kılıç, bağlanırdı kabzası, Kazıcı kazar, örerdi duvarcı. Orada beril, solgun opal, inci Ve metal işlenirdi balık pulları gibi, Kalkanlar, zırhlar, baltalar, kılıçlar Yığınlaydı parıl parıl parlayan mızraklar. Yorulmazdı o zamanlar Durin ‘in halkı; Dağların altında müzik uyanırdı: Harpçılar harp çalar, okurdu ozanlar Kapılarda durmadan öterdi borazanlar. Dağlar yaşlı, dünya kül rengi, Demirhanenin ateşi küllenmiş buz gibi; Çalman harp, düşen çekiç yok artık: Durin’in salonlarında tek yaşayan karanlık; Bir gölge uzamyorşimdilerde Moria, Khazad-dûm’daki mezarı üzerinde Ama batmış yıldızlar görünüyor hâlâ Karanlık ve rüzgârsız Aynagöl sularında; Tacı orada, derin sularda yatar Durin tekrar uykusundan uyamncaya kadar.
Zaman bozar. Biz de bozulabilir her şey için bir bedel öderiz: yiyecek, çatı hatılları, ruhlar.
Sayfa 23
Reklam
Ailemizi aynı çatı altında kenetleyen şey eşyaydı sanki; tek sandalyesini kullanmadığımız dört kişilik yemek masamızdı, odalarımızı birbirine bağlayan koridorlardı, yüzümüzü birbirimizin ıslaklığına ku­ ruladığımız havluydu, paltolarımızı birbirine sarılma mesafesinde muhafaza eden portmanto, çamaşırları­ mızı birbirinin kirli sularında döndürüp duran çama­ şır makinesi...
Sorun çıkmasın diye susuluyor ama can çıkıyor sonra!
Deprem zamanında aile apartmanının çatılı park ve oturma yerinde 9-10 aile birlikte kalmıştık. O durumda ve o kadar zamana rağmen bizleri ev sahibi, kendilerini hâlâ misafir sanan bazı dayımgiller vardı. Bu farkı rahatsızlık olarak algılamayın. Fazla rahatlıktan geliyordu. 6-7 ay geçince bazıları evlerine geçti, evi yıkılanlar da çatı altında
..Bu çatı altında geçirdiği çocukluk yıllarının karanlığını ne tatlı bir söz ne de candan bir okşayış aydınlatmıştı.
Üst kimliğin tarihen veya siyaseten Türklük, sosyolojik bakımdan müslümanlık olması bizim şimdi ve bu tür tartışmalar vesilesiyle kullandığımız bir 'tercih' değildir; uzun asırlar sonunda sadece 'edindiğimiz' değil, aynı zamanda bize 'verilmiş' kolektif bir isim ve 'hüviyet'tir. Hiç bir ferdî tercihe mâni bir tarafı da yoktur. Üstelik, Cumhuriyet'in bütün 'yurttaş'larını, millî devletin fiilen 'aslî unsur'u yapacak olan da bu 'hüviyeť'in çatısıdır. Kimse bu siyasî ve hukukî 'çatı'nın tarihî ve manevî 'temel'den mahrum olduğunu ileri süremez. 'Temel'ine karşı beslediğimiz inanç ve saygının birazını da bu 'yapı'nın 'çatı'sına herkes göstermelidir.
Reklam
Bir de gece kuşlarına sormak lazım tabii...
Ne zaman güneşe çıksalar tepelerine bir de kocaman bir çatı taşırlar. Sanki ayın solgun rengi güneşin renginden daha güzelmiş gibi!
Eş’arilik
Eş’arilik, İslam dünyasının çatı mezheplerinden Sünnilik içinde yer alan ve Sünni-Hanefi teolojisini büyük ölçüde etkilemiş tutucu bir kelam ekolüdür. Mu’tezile mezhebinden ayrılan İmam Ebu’l-Hasan El-Eş’ari tarafından kurulmuştur. Ehl-i sünnet inancı (Sünni İslam) içinde en yaygın iki itikadi alt mezhepten biridir.
Halifenin damadı olan muzaf­fer kumandan Enver için candan döğüşebilirlerdi. Ama iyi para almak ve büyük tehli­kelere de atılmamak şartıyla. Ayrıca karşılarına İngiltere çıkarsa biraz düşünürlerdi. Tu­ran uğurunda mı döğüşsünler? Peki. Ama İslâm uğrunda döğüşürlerdi pekala. Hem ba­bamın az çok tutunabildiği yerlerde başarı­sını Abdülhamid’in İslam birliği ajanlarına borçluymuş zaten. Harabeler ortasında, dağ­larının çıplaklığı ve göklerinin pırıl pırıl be­yazlığı içinde gece gezenler gibi dolaşan bu halkı ayakta tutan tek çatı kemikleşmiş bir İslam gücüymüş.
1.000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.