Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
“İnsan hep bir gün çok mutlu olacağına inanır. Şimdi değildir, henüz değildir ama bir gün muhakkak, hak edilen o mutluluk gelip kendisini bulacaktır. Gelecekte muğlak bir takvim yaprağına mühürlenmiş o günü, ufak tefek engellerin ayak altından çekileceği münasip bir zamana erteler durur insan. Okulu bitirince, işe girince, evlenince, çocuklar büyüyünce… Sonra genellikle o gün gelemeden de ölür.”
Sayfa 72 - hep kitapKitabı okuyor
Nostaljiye karşı olmayı isterdim. Ne yana baksanız geçmişte verdiği sözleri yineleyen birilerini görürsünüz. Aslında hiçbir zaman sevmediğimiz şarkıları hatırlarız, ilk sevgililerimizle, pek de hoşlanmadığımız sınıf arkadaşlarımızla tekrar görüşürüz, vaktiyle reddettiğimiz insanları kollarımızı iki yana açarak selamlarız. Bir zamanlar hissettiklerimizi, istediklerimizi bu kadar kolay unutmamız beni hayrete düşürüyor. Şimdi başka bir şeyi arzuladığımızı ya da hissettiğimizi dışa vurabilme çabukluğumuz da. Ama öte yandan aynı fıkralara gülmek istiyoruz. Yeniden alacakaranlığın kutsadığı çocuklar olmayı istiyoruz, öyle olduğumuza inanıyoruz.
Reklam
Papalagi ise ruhunu sever, sayar ve onu kafasındaki düşünceleriyle besler. Hiç aç bırakmaz onu. Ama bir de düşünceler birbirlerini yemeye başladı mı midesine oturuverir. Düşünceleriyle dünyanın gürültüsünü koparır, terbiye görmemiş çocuklar gibi bağırtır, çağırtır onları. Öyle bir davranır ki, sanırsın düşünceleri çiçeklerden, dağlardan, ormanlardan çok daha alımlıdır. Düşüncelerinden öyle bir söz eder ki, onların yanında bir erkeğin yiğitliğinin, bir kızın neşesinin hiç değeri yoktur sanki. Sanırsın, insanları çok düşünmeye mecbur kılan bir buyruk vardır. Hem de bir Tanrı buyruğu. Palmiyeler, dağlar düşünürken bu denli gürültü çıkarmazlar. Zaten palmiyeler Papalagi kadar gürültülü, vahşice düşünselerdi, yaprakları bu kadar yeşil, meyveleri altın sarısı olmazdı. Bu şaşmaz bir deneyimdir, çünkü düşünmek tez yaşlandırır insanı, tez çirkinleştirir. Ama palmiyeler de biraz az düşünüyorlar sanırım.
Maşallah, bütün sorunlar da çocuklarda. Bütün yetişkinler sağlıklı, bütün çocuklar sorunlu Ohhh.
gelecekte bugün Harry Potter Günü olarak anılırsa hiç şaşmam-Harry üstüne kitaplar yazılıcak-dünyamızdaki bütün çocuklar onun adını öğrenicek
“Winnicott’un da vurguladığı gibi, toplumsal çöküşlerde ve diktatörlüklerin oluşmasında kimliksizliğin rolünü görmek büyük önem taşıyor. Toplumsal çöküntünün panzehiri ise, çocuklarımızın gelişiminde sevgi ve ilgi dolu deneyimlerin desteklenmesi. Toplumumuz, çocuklar için gerçek sevgiyi, onayı ve duygudaşlığı yaşayabilecekleri koşulları oluşturmayı hedef edinmelidir. Hem bireysel, hem de toplumsal tarihimizin besleneceği toprak, sevgidir. Eğer bu toprak zarar görürse, insanın gelişiminde de bir eksiklik ortaya çıkar.”
Sayfa 207 - ÇitlembikKitabı okuyor
Reklam
Kirlenmiş halılar, ıslanmış çarşaflar, yataklar, yorganlar makineye atılır, yıkanır ve tertemiz olur. Biz en iyisi ‘altına mı yaptın yine, pis çocuk’ gibi sözler söyleyip, çocuğumuzun tertemiz yüreğini kirletmeyelim. Onu temizleyecek bir makine yoktur zira…
Çocuk kabullenir çünkü kendi başına yapabilecek becerisi henüz yoktur.
Reklam
«Bin atlı akınlarda çocuklar gibi şendik, Bin atlı o gün dev gibi bir orduyu yendik..»
Uçsuz bucaksız göğe bakmak kişiyi yalnızlık duygusundan kurtardığı gibi, ruhun sınırsızlık algısını da besleyen bir etkiye sahiptir..
Gökyüzü, insana yüce bir kuvvetin varlığını hissettirir.
Gökyüzüne bakmak, insan psikolojisine iyi gelen bir etkiye sahiptir.
Eğitimimizle övünüyoruz ama övündüğümüzle de kalıyoruz. "Artık bir ortaokul çocuğu bile Aristo'nun bildiklerini biliyor," diyorlar. Yok canım! O çocuk Aristo'nun bildiğinin çeyreğini bilmediği gibi, onun yaptığını da yapamıyor. Bu eğitim tam aksine, insanların yaratıcı taraflarını öldürüyor. ... Yani adamların hayatının bittiği yaşta, bizim çocuklar hala bir şeyler öğrenmeye çalışıyor; hayata atılmıyorlar. Çok açık ki yanlış ve verimsiz bir çizgideyiz.
Sayfa 19
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.