Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
İnsan tek ömürde, aynı bedende, birden fazla kişi olarak yaşıyor. Her kayıp, her acı tecrübe, her günbatımı ve gözyaşıyla biraz değişiyor. Her kazanım, tatlı deneyim, gündoğumu ve tebessümle değiştiği gibi... İnsan, tek kişi olarak doğup çok kişi olarak ölüyor.
“ ..şu sıralar çok acı ve zor günler geçirmekteyim ve mezarında yatan biri gibi yalnızım, bir sürü acı ve azap veren düşünce ve bir sürü hiç bitmeyecek olan hüzünle.”
Furuğ Ferruhzad
Furuğ Ferruhzad
Reklam
Günümüzde insana en çok acı veren, yoksulluk değil, büyük bir çarkın küçük bir dişlisi, bir robot haline gelmiş olmak ve yaşamının boş ve anlamsız olmasıdır.
Eşref Bey: Aziz Üstadım; gençtik, hizmet etmek istiyorduk. Memleketin uğradığı felâketleri teşhiste âcizdik. Ben de Sultan Abdülhamid Han'a karşı idim; hattâ tahttan indirilmesiyle memleketin kurtulacağına inandığımdan çocuk yaşımda aktif mücadelelere katıldım. Zindanlara atıldım; bildiğiniz gibi bir tabur askerin arasından Mekke Kumandanı'nın oğlunu dağa kaçırdım da aff-ı şahanelerine uğradım ve gençliğimi Arap çöllerinde geçirdim. Fakat bizler mazuruz; çünkü öyle propaganda yapılıyordu ki ister istemez inanıyorduk. Acı tecrübeler sonucu şu kanaate vardım. Hürriyet çok güzel bir şey; insan şahsiyeti onda kemale erer. Ama hürriyetten ancak milli basınla istifade edilir. Millî olmayan basın, hürriyeti kendi emellerine âlet eder. Basını, memleketin şartlarını bilmeyenler de onlara inanır. Neler yazıldığını hatırlayınız Üstadım! Yazılanlar karşısında, zerre kadar vatan sevgisi olan "Gün, bu gündür" diyerek bayrağı kapıp koşmaz mıydı? Biz de öyle yaptık. Allah bizleri affetsin Üstadım; siz yazın, ben de yazacağım.
Sayfa 179 - ötükenKitabı okuyor
“Bazen insan kendisinde çok mutluyum deme hakkını asla bulamayacak kadar çok acı çeker.”
Kültür YayınlarıKitabı okuyor
" Ama dediğim gibi bütün acılar korkaktır, yaşama karşı duyulan aşırı arzu karşısında acı geriler; Çünkü yaşama arzusu, düşüncelerimiz de varılan ölüm arzusundan çok daha güçlü şekilde bedenimizin her zerresinde mevcuttur."
Reklam
Mahşer Tufanı Efsanesi Canlı Ölüler İbreti Müzesi Neresi Olacak Zulüm insanlığı sıfırlamak isterken kendi sıfırlandı. Hangi güç kimin hakkından neden geldi? Türklerin en anlamlı günlerini seçerek her birine ayrı bir acı yerleştirdiler. Biz Türklerin bugüne kadar çekmediğimiz acı kalmadı. Bedeli zalimliğe çok ağır olmalıydı. Öyle de oldu. Acısının farkına varan kendine gelip taraf değiştirecek. İnsanlığı Türklüğü hatırlayacak. Zulmü ayakta tutacak kimse kalmayacak! İnsana şapkasını ters giydirmesine güvenen şeytan öyle bir çaresiz düşecek ki satın alabilecek kimse bulamayacak. Satılanların ve canlı ölüye dönüşenlerin ibretlik hallerini, zulümlerini ve bu zulmün ülkemizde ne kadar rol almış varsa hepsini Atatürk orman çiftliği katledilerek yapılan o sarayı Mahşer Tufanı Efsanesi Canlı Ölüler İbreti Müzesi yaparak bütün insanlığa turizme açarak bir daha değil ülkemiz dünyanın hiçbir ülkesinde böyle bir zulüm yaşanamayacak. Mustafa Kemal Atatürk sonrası kim ne kötülük yaptıysa kimseye ayrıcalık yapmadan o müzede sergileyeceğiz. Türk Cumhuriyeti Devleti yine Çankaya köşkünden yönetilecek. Önder Karaçay
Yaşayamadığımız hayatların yasını tutmak kolay. Başka yeteneklerimizi geliştirmiş, bazı teklifleri kabul etmiş olmayı dilemek kolay. Daha çok çalışmış, sevmeyi daha iyi becermiş, paramızı daha iyi idare etmiş, daha popüler biri olmuş, o gruptan ayrılmamış, Avustralya'ya gitmiş, kahve teklifini reddetmemiş ve daha çok yoga yapmış olmayı
Sayfa 273Kitabı okudu
Bir demir atma imkanım olsaydı diye geçirdi aklından, bir halin içinde kalmayı becerebilsem o bu olurdu, diye zamana yemin etti. Ama zaman gün günden seyreldi, kendi hali bir vaktin hatırası olarak kaldı. Zamana ettiği yemin zaman içinde kendiliğinden çözüldü. Bir an sırf bu sebeple gerçek zamanın ya da bizzat zamanın henüz ona değmediğini anladı. "İnsan edebileceği kadar yemin etmeli, kendi kadar and içmeli, sen Allah mısın zamana yemin ediyorsun," diyen Baba'ya acı içinde hak verdi. Bu daha acı geldi Aziz'e. Kendinde bir daha kolay ulaşamayacağı bir hatıra bırakmak, varlığını bilip yokluğunda yaşamak zorunda kalacağını az çok öğrenmişti. Kendi kendinden bazen iyi bazen kötü hatıraları bırakarak, hem de nereye gittiğini bilmeden gidiyordu.
Terapi süreci :
Sana yalan söylemeyen bir aynanın, önüne konması çok acı vericiydi.
Reklam
“Snellman, bu sabır ve tahammül ibadetlerinden nefret eder ve iki tarafa da kızardı. Bu duruma ses çıkarmadığından halka da çok kızıyordu. Halkın fikir uyuşukluğuna, kendisine sunulan acı tabloya sessiz ve kayıtsız kalmasına hiddetleniyordu.”
Sayfa 106Kitabı okudu
...ah, şu vicdan azabı yok mu? İnsana en müthiş ıstıraplardan, en korkunç işkencelerden daha çok acı, eziyet veriyor.
Hayat, başkalarının hatalarını yüklenemeyecek kadar kısaydı. Herkes kendi hayatını yaşıyor ve bu hayatı yaşamanın bedelini ödüyordu. Acı olansa, insanın çoğu zaman tek bir hata için çok fazla bedel ödemek zorunda kalmasıydı. Aslına bakılırsa, insan tek bir hata için sürekli bedel ödeyip duruyordu. Kader, insanla olan alışverişinde alacak defterini hiçbir zaman kapatmıyordu.
Sayfa 215Kitabı okudu
Çok canım yandı çıbanı keserken, ama bitince acayip rahatladım. Sözcükler de aynı öyle, alkolle sterilize edilmiş neşter sanki, çok acı veriyor ama insanın içindeki irinin de akmasını sağlıyor.
1.500 öğeden 16 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.