Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Kırpılamayacak kadar özel ve anlamlı
Sevgili Bilge, Bana bir mektup yazmış olsaydın, ben de sana cevap vermiş olsaydım. Ya da son buluşmamızda büyük bir fırtına kopmuş olsaydı aramızda ve birçok söz yarım kalsaydı, birçok mesele çözüme bağlanmadan büyük bir öfke ve şiddet içinde ayrılmış olsaydık da yazmak, anlatmak, birbirini seven iki insan olarak konuşmak kaçınılmaz olsaydı.
Sayfa 385 - İletişim Yayınları
Fazla anlamlı :)
barbarlardan söz ediyorduk akıllı telefonlarla gezen barbarlardan telefonunu bir çocuğun hayatından daha çok seven barbarlardan
Sayfa 48 - PDF / Kırmızı Kedi YayıneviKitabı okudu
Reklam
"Sola dönmek için sola yanaşınız." Bu bir trafik kuralıdır. Fakat, siyasal "taktik" ve "strateji" açı­sından da son derece anlamlı bir sözdür. "Sola dönülmez." Bu da bir trafik kuralıdır. Bu kuralın geçerli olduğu düzenlerin adı "faşizm" oluyor. Bizdeki gibi olursa da "az gelişmiş fa­şizm" tabii! Ne de olsa kendimize göre, allayıp-pulluyoruz. "Sağı, solu belli olmaz." Bu söz, ne yapacağı belli olmayan kişiler içindir. Türk siya­sal yaşamında bu söz çok geçerlidir. Adama bakarsınız, solcu mu solcu, ilerici mi ilerici, ama bir tehlike gördü mü, haydi, öbür tarafa. Hani nerede bu adamın sağı, nerede solu? Kıssa­dan hisse: Görünüşe aldırmayacaksınız ve aldanmayacaksınız!
Erich Scheurmann’ın Ön Açıklaması
Bu konuşmayı Avrupa'da yayımlamak ya da bastırmak gibi bir niyeti kesinlikle yoktu Tuiavii'nin. Bunlar sadece kendi Polinezyalı halkı için düşünülmüştü. Ben onun bilgisi dışında ve kuşkusuz ona rağmen bu yerlinin konuşmalarını Avrupa'nın okur çevresine yine de aktarıyorsam bunun elbette bir nedeni var: Doğayla henüz iç içe bir insanın bizim
Ayrıntı Yayınları Çeviri: Levent TaylaKitabı okudu
Anneme bakılacak olursa, Mustafa Kemal, kişisel yaşamında yalnız ve mutsuz bir insandı. Yakın çevresinin içtenliğine de tam bir güven duyamıyordu. Annem, son yıllarında küçük Ülkü'ye bağlanmasını çok anlamlı bulurdu bu açıdan. Çünkü beş yaşında bir çocuğun ona dalkavukluk etmesi söz konusu olamazdı. Onun sevgisine güvenebilirdi hiç olmazsa. Mustafa Kemal çok küçükken yatılı askeri okula verilmiş, anne sevgisinden yoksun kalmıştı. Afet Hanım dışında, hiçbir kadınla uzun süren mutlu bir ilişki kuramamıştı. Evliliğinin bir fiyaskoyla sonuçlanması, kendi kabahatinden çok Latife Hanımın kabahatiydi anneme göre. Avrupa uygarlığına dönük, yabancı diller bilen bir kızla evlenmek istemişti. Gerçi Latife Hanım yabancı diller biliyormuş ama, davranışları hiç de uygar değilmiş anneme bakılacak olursa. Aklın alamayacağı kadar kıskanç ve hırçınmış. Değil Mustafa Kemal gibi birinin, en sıradan bir erkeğin bile tahammül edemeyeceği kıskançlık sahneleri yapar, herkesin önünde hırçınlığını gözler önüne serermiş. Örneğin odaya dalıp, "Kemal, gene mi içiyorsun?" ya da "Kemal, gene mi poker oynuyorsun?" diye bağırırmış.
Sayfa 164Kitabı okudu
Çok Anlamlı
" Düşüncelerimi Göğe yükseltmeye çalıştığımda, karşımda beni mahkûm eden bir boşluk buluyorum; öyle ki düşüncelerim keskin bıçak gibi bana geri dönüp ruhumu yaralıyor. Sevgi... Bu söz bende hiçbir şey uyandırmıyor. Bana Tanrı'nın beni sevdiği söyleniyor; bununla birlikte,karanlık, soğuk ve boşluk gerçeği öylesine derin ki, hiçbir şey ruhuma dokunamıyor."
Sayfa 110Kitabı okudu
Reklam
Toplumu, ancak çok büyük bir psişik sisteme dönüştürerek "anlamlı" bulabiliyoruz biz. Bir politikacının mesleğinin yasa çıkarmak ve uygulamak olduğu­ nu anlayabiliriz, fakat politik mücadelede kişiliğin rolünü algılaya­ na dek bu iş bizi pek ilgilendirmez. Belli bir makama aday bir po­ litik liderin, etkinliklerine ya da yürüttüğü programlara değil, nasıl biri olduğuna bakılarak "güvenilir"liğinden ya da "meşru"luğundan söz edilir.
Çok anlamlı bir söz.
Dervişin söyledigi cümle nasıl güzeldi."Ruhunla süpür sevgilinin kapısının önünü.Ancak o zaman aşkı bulursun." Bab'Aziz
Sayfa 67
Albert Camus, 1946 yılında Combat gazetesi için kaleme aldığı “Ne Kurban Ne de Cellat” adlı denemesinin hemen başında, “Korku Çağı” başlığı altında şu düşünceleri dile getirir: “17. yüzyıl, matematiğin çağıydı, 18. yüzyıl doğa bilimlerinin, 19. yüzyıl ise biyolojinin çağıydı. Bizimkisi, yani 20. yüzyıl ise korkunun çağıdır. Şimdi bana yanıt olarak
Uzun ama her maddesi anlamlı olan başlık.
“Sosyal Medya Kullanmamak İçin 15 Neden: 1. Sosyal medya kullanımının arkasında insanın kendini tatmin etme arzusu ve kendisiyle başbaşa kalma korkusu olduğunu söyleyebilirim. 2. Mesela İnstagram kullanmak, insanın kişiliği ile değil görüntüsü ile tanınmak istemesinin tezahürüdür. ‘Bunda ne var ki?’ diyebilirsiniz. Evet, hiçbir şey yok! 3.
Sayfa 23
573 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.