Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Kemalizm terimini ilk kez 8 Temmuz 1931 tarihinde yazdığı "Politika" başlıklı makalesinde kullandı. Bu tarihten itibaren de Kemalist ideolojiyi yorumlamaya çalışacaktı. "Kemalist" kavramının kimleri içine aldığını ve başlıca karakterinin ne olduğunu açıklamaya çalıştı. Bu çerçevede ilk olarak bağımsızlık ilkesini ele aldı.
Senin bana anlattığın kitaptaki din ile bunların uyguladıkları din neden bu kadar farklı? "Ruhumuzu yıkamak ve Allah'a yaklaşmak için gittiğimiz camide, neden Allah adına saldırıya uğradık ki?" "Bunun bir çok sebebi var çocuk. En başta geleni de kaynaktan uzaklaşmak, daha doğru bir deyimle kaynaktan sapmak. Hatırlar mısın, bir keresinde İslâm'ın hüküm kaynağı bir zamanlar Kur'an'dı demiştim de, sen de pek anlam verememiştin. Senin de tespit ettiğin gibi, Kur'an, kumaş ve bez parçalarına sarılıp dürüldükten sonra duvara asıldı ve hala orada bekliyor. Kimsenin onu duvardan indirip okumak gibi bir ihtiyacı yok artık. "Peygamberimizin bizi terk etmesinden hemen sonra başlayan bu sapma, giderek bir yozlaşmaya dönüştü ve insanlar Kur'an yerine, Kur'an adına ortaya sürülen bir takım asılsız söz yığınlarına teslim olarak, kaynağı tamamen unuttular.
Sayfa 91
Reklam
Dil Gediği
Şeytanların komutanı daha sonra şöyle der: Dil gediği üze- rinde nöbet tutun. O en önemli gediktir. Diline faydasız ve zarar- lı sözleri söylettirin ve Allah'ı zikir, istiğfar, Kur'an'ını oku- ma, kullarına nasihat etme ve faydalı bilgi verme gibi ona (kal- be) fayda verecek sözleri söylemesine engel olun. Bu gedikte si- zin için
Hayatı belli şartlar altında yaşamaya buyur ediliriz. Hayat boyu böyledir bu. Doğduğumuz andan ölümümüze değin hep bu şartlar topluluğu bir şartlar topluluğu ile çevrelenmişizdir. Kimimizin babası sert, kimimizin ki fazla yumuşak, kimimizin annesi ilgisiz, kimimizin ki ise insanı boğacak kadar ilgilidir. İçinde yaşatıldığımız şartlar ilk olarak
Bir gün sonra Gençlik ve Spor Bayramı'dır. Cumhurbaşkanı İsmet İnönü, bayram konuşmasının bir bölümünü ırkçılık-Turancılık konusuna ayırır: "Turancılar, Türk Milletini bütün komşularıyla onulmaz bir surette derhal düşman yapmak için birebir tılsımı bulmuşlardır. Bu kadar şuursuz ve vicdansız fesatçıların tezvirlerine Türk Milletinin
Yaklaşık 30 yıl önce sağlıklı yaşam konusunda, yağsız, daha doğru bir deyişle kolesterolsüz bir yaşamın temelleri atıldı. Özellikle kalp damar sisteminde yaptığı etkiler nedeniyle kolesterol, gerçekten de insanların çok korktuğu bir kâbusa dönüştürüldü. Besinlerden alınan yağın, kolesterolümüzü yük- selterek kalp krizi ve felç riskini artırdığı ile ilgili birçok yayın bulunmaktadır. Peki, yağ gerçekten de bu kadar kötü müdür? Aslında bu konuda en ünlü örnek yumurtadır. Koskoca bilim dünyası ve bilim insanları basit bir yumurta konusunu bile bir türlü çözememişlerdir. Yumurta birkaç yıl kalbe zararlı olur, sonra bir anda birkaç kişi çıkar ve "Tüh, yanılmışız, aslında kalbe çok yararlıymış" der. Aslında bilimin hastası olmamızın en önemli nedeni de bu özelliğidir. Çünkü bilim o kadar dürüsttür ki kendi bulduğu bir bilgiyi yine kendisi çöpe atabilir. Bazen çöpten çıkarıp, beğenmeyip yine çöpe atabilir. Çünkü söz konusu olan bir çıkar ilişkisi olmadığı için sadece işine gücüne bakar. Bilimi ilgilendiren yegâne şey o anki koşullarda gerçekleşme oranı en yüksek olan ihtimale yönelmektir. Gerisi hikâyedir. Tabii burada bahsettiğimiz, etik kurallara uygun çalışmaları içeren bilimdir.
Reklam
"Yapmak zorunda olduğumu hissettiğim bir şeyi asla yapmam seninle. Seninle yaptığım her şeyi isti- yorum. Seni o kadar çok istiyorum ki, bunu sana ver- mekten başka bu isteğin tamamıyla nasıl başa çıkabi- leceğimi bilmiyorum. Bu yüzden otur," dedi ve elini ona doğru bastırdı. Sonra aniden durdu. "Fantezinin, benim sana oturmanı
Sayfa 180
Gerçekler kısa sürede Irak askeri cephesine yansıdı. İngiltere Rusya'yla komşu bir nüfus bölgesi istemediği için Sykes-Picot antlaşması uyarinca Musul'u Fransa'ya bırakmıştı. Yeni gelişmeler karşısında kontrollerini bu vilayetin ötesindeki bölgelere, yani antlaşmanın Rusya'ya verdiği Kürt bölgelerine göz dikmeye başladı. Bu
Sayfa 35 - Aram YayınlarıKitabı okuyor
Okullarımızda fark ettik ki bir çocuğa herhangi bir şeyin nasıl yapıldığını gösterirken çok hevesli olduğumuzda, hareketleri fazla enerji harcayarak ya da aşırı bir titizlik göstererek yaptığımızda çocuğun kendi kişiliğine göre hareket etme ve yargıda bulunma kapasitesini köreltiyoruz. Sonuç ise egonun komut vermesi gerektiği hâlde egodan bağımsız hâle gelen ve daha güçlü ve yabancı bir başka egodan komut alan bir hareket olmaktadır. Söz konusu yabancı ego çocuğun kişiliğinin kendisine ait körpe organlarını ele geçirme, neredeyse çalma gücüne sahiptir. Yetişkin bilinçli olarak telkinde bulunduğu gibi bilmeden, istemeden ve sorunun farkında bile olmadan da telkinde bulunabilir. Birkaç örnek vereceğim. Bir gün iki yaşlarında bir çocuğun beyaz bir yatak örtüsünün üstüne bir çift ayakkabı koyduğunu gördüm. Düşüncesiz, dürtüsel ve ölçüsüz bir hareketle ayakkabıları aldım, "Bunlar kirli!" diyerek yere koydum ve yatak örtüsünü elimle temizledim. Bunun üzerine çocuk ne zaman bir çift ayakkabı görse koşup onları alıyor ve "Kirli!" diyerek başka bir yere koyuyordu. Sonra da ayakkabılar yatağın yakınında bile olmamasına rağmen, eliyle yatağı temizler gibi yapıyordu. Bir örnek daha vereyim. Bir aileye bir paket gelir ve anne bu paketi sevinçle karşılar. Paketi açar ve içinden bir parça ipek ve küçük bir trompet çıkar. Anne, ipeği küçük kızına verir, küçük Bu trompetiyse çalmak üzere dudaklarına doğru götürür. Çocuk "Müzik!" diye neşeyle bağırır. Bir süre bu küçük kız ne zaman bir parça kumaşa dokunsa çok heyecanlanıp "Müzik!" diye bağırır.
Sayfa 94 - Kaknüs Eğitim KitaplığıKitabı okuyor
Günümüz insanını ne bilgisizlik ne doğa ne de hastalık öldürecektir. Şimdiki muazzam ve silahlı uygarlığı yok etmekle tehdit eden tehlike yine insanın kendisidir. "O her zamankinden iyi yaşayabilir, ama nasıl yaşaması gerektiğini her zamankinden daha mı az bilmektedir?" İnsan kim olduğunu bilmeden başka bir şeyden nasıl söz edebilir?17
Sayfa 28 - Fecr Yayınları: 811 / 1. Baskı: Mart 2024
Reklam
Öylesine tutsak hissettiriyor ki sözlerin Öylesine yargılanmış ve kucağında ki itilmişliğin Çekip gitmeden önce mutlaka bilmeliyim, Gerçekten bu muydu söylemek istediğin Savunmaya başlamadan sana kendimi Dile gelmeden, acıyla ürküntüyle Sözcüklerle bir duvar örmeden aramıza Doğru mu duyduğum, bir daha söyle Bir söz bazen bir penceredir bazen bir duvar Tutsak da eder kişiyi özgür de... Konuşur ve dinlerken ben, aydınlatılsın sözcükler Bırak aksın sevgi ışığım içimde Pek çok şey var ama söylemem gereken Ve onlar öyle önemli ki benim için Anlatamazsan sözcüklerle derdimi eğer Özgürleşmeme yardım edebilir misin Seni kırdığımı hissediyorsam eğer Umursamadığımı düşünüyorsan Sözlerimin arasında duymaya çalış Paylaştığımız o duyguları ikimizin
"Bacaklarını aç benim için." Julia lavabonun üzerinde oturuyordu. Ellerini ha- reketsizce karnının üzerinde tutarak bacaklarını iyi- ce açtı. Clay, onun eteğini beline kadar sıvadı ve iç çamaşırının dışı boyunca burnunu gezdirerek onun kokusunu içine çekti; duyularını tamamen Julia'nın kontrol etmesine izin verdi. Julia derin bir
Sayfa 121
edison şerefsizliğin sınırlarını zorluyor oynat bakalım...
Başarılı bir mucit olmasının yanı sıra, kurduğu şirketlerle icatlarını başarılı bir şekilde pazarlayabilme yeteneğine de sahiptir. Oluşturduğu sistemlerde doğru akım kullanmış ve dönemin zengin girişimcileri tarafından ciddi miktarlarda maddi desteği de arkasına almıştır. Şöhreti şehir sınırlarını aşıp neredeyse tüm ülkede yayılmaya başlamışken,
Sayfa 43-47 | Destek YayınlarıKitabı okudu
Bir ahlak dersi
 Öğretmenim siz demediniz mi ahlâklı adam doğru söyler diye... —    Otur yerine... Çocuklar, ahlâk son derece iyi bişeydir. Hepiniz ahlâklı olmalısınız. Örneğin, birisine bir söz verdiniz mi, ne olursa olsun, sözünüzü tutmalısınız. —    Ama öğretmenim, babam söyledi ama adını unuttum, birisi varmış, hayatı ucuzlatacağım demiş... —    Sus bakayım... Üstüne düşmeyen işlere karışma!... Çocuklar! Ahlâk gibi iyi bişey yoktur. Ahlâk üzerine yazılan kitapları okursanız, şaşırır kalırsınız. Peygamberler bile söylüyor. Siz daha mı iyi biliyorsunuz? Ahlâk çok, ama çok iyi bişeydir. O kadar iyidir ki... Ahlâk çok iyi şeydir. Vallahi billahi çok iyi şeydir, namussuzum çok iyidir. Zırrrr!» Paydos zili çalar, öğretmen alnındaki terleri siler, —    Oooooh!... çeker.
TEKİN YAYINEVİKitabı okudu
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.