Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Pessoa bu şiirini yedi yaşında yazdı. Annesine..
Sevgili Anneme İşte Portekiz'deyim, Doğduğum ülkede onu gerçekten sevdim, ama boşuna, daha çok seviyorum seni. .
Sayfa 232 - Kırmızı Kedi Yayınları ·Kitabı okudu
Türkiye Birincisi Asla yeterince iyi olamadım. Aileme, anneme babama, onların bana harcadığı paraya layık olamadım. Hayır, serseri değildim, geri zekalı da değildim, bir amacım da vardı ve bunu gerçekleştirmek istiyordum. Çalışkan olmak... istiyordum. Çalışkan olmak için oturup çalışmak lazım ben de biliyorum, söyledim ya geri zekalı değilim.
Reklam
Sevgili Anneme İşte Portekiz'deyim, Doğduğum ülkede; onu gerçekten sevdim, ama boşuna, daha çok seviyorum seni.
Sayfa 232Kitabı okudu
Yanımda ne annem ne de babam vardı. Ölmüş olsalardı keşke... Hiç olmazsa mezarlarına gider, çiçek koyar, senin yaptığın gibi içimden konuşurdum onlarla... Sen sağlıklısın Cem. En azından annenle babanla ilişkin... Onları eski şarkılar gibi hüzünle hatırlıyorsun. Sahaflarda bolca bulunan sepya fotoğraflara bakar gibi belli bir mesafeyle... Benim için öyle olmadı. Önce birbirlerini terk ettiler, sonra beni. Babamdan nefret etmiştim evet ama bunu sadece kendi adıma yapmamıştım. Annemin adına da nefret etmiştim. Silik ve sessiz, korkak ve güçsüz bir kadın olan anneme o kadar çok acımıştım ki... Yatakhanede gözümü ranzanın demirine dikip saatlerce nefret ederdim babamdan. Annem için ağlardım. Ama ne oldu? Ben yatılı okulun karavana kuyruklarında beklerken, sevgili annem beni bir an bile düşünmedi. Nasıl olsa ben güçlü bir kızdım. Akıllıydım, çalışkandım, gözü pektim, cesurdum. Bu yüzden kolayca hayatımdan çıkıp gittiler. Başka gezegenlere yerleşip başka hayatlar kurdular. Kendilerine başka çocuklar yaptılar. Hızla... Arkalarından kovalayan varmış gibi...
Sayfa 96 - Can YayınlarıKitabı okudu
Çünkü senin bütün günahın benimdir. Düşünüyorum da o zaman sende bilinçli bir düşünce bile yoktu herhâlde, bununla birlikte siz de benim efendim, diyerek gülümsedi. Bu sırada dudakları bilinmeyen bir acının etkisiyle titredi. Gerçi o zaman sana, benim eşim, hatta dayakla ders verebilirdim, hem öyle yapmalıydım da ama önümde gözyaşları dökerek yere
Nasırlı ellerinden öperim, anacım.
Annelerde kırık parçaları yapıştıran sihirli bir tutkal vardır.
ABC Yayın GrubuKitabı okudu
Reklam
Anneler günün kutlu olsun anacım.
Annelerde kırık parçaları yapıştıran sihirli bir tutkal vardır.
Armağan KitaplarKitabı okudu
HER PEYGAMBERİN BİR SIRRI VARDIR, HZ. MUHAMMED'İN SIRRI DA FATIMA'DIR O hem Zehra'ydı, hem Betül. Hem de Fatima'ydı. Her peygamberin içindeki sancısını, acısını ve sır dolu nefesini üflediği bir sır yareni vardı. Kiminin annesi, kiminin kardeşiydi sır perdesi. Hz. Dedemin sırrı da annem Fatima'ydı. Babasının gözdesi,
Sevgili ablacığım Zarife, Biliyorsun, ben okumaya ve yazmaya senin kadar hevesli değildim ama bana öğretmenimden evvel okumayı da yazmayı da sen öğrettin. Abla, babamın arkadaşı Mesut var ya, geçen gece bana çok kötü bir şey yaptı. Bunu size diyemedim. Odun olmaya indiğimiz sırada bana çok kötü şeyler yaptı. Ablacığım, çok ama çok kötüydü. Sonra da beni korkuttu. Bunu size söyleyecek olursam, aynısını sana ve anneme yapacağını söyledi. Babama da bunun benim suçum olduğunu söyleyecekti. O gece üzerimde gördüğün kan, bunun kanıydı. Bana kızma ablacığım. Baba seni hiç sevmiyorum. Yıllardır annemi dövüyorsun. Çocuklarını da sevmiyorsun. Artık ben yokum, rahatla. Benim ölümüme üzüleceğini sanmıyorum. Artık annemi ve kardeşlerimi rahat bırak. Anneciğim, sakın üzülme. Öldüğümde daha huzurlu olacağım. Ağlama benim için. Beni affedin. Hepinizden özür diliyorum. Abla, ağabey, anneciğim ve Nuran; benim için üzülmeyin. Emine
Sayfa 191Kitabı okudu
Reklam
İnanalım Soğuk Mevsimin Başlangıcına
ve bu benim yalnız bir kadın soğuk bir mevsimin eşiğinde, yeryüzünün kirlenmiş varlığını anlamanın başlangıcında ve gökyüzünün yalın ve hüzünlü umutsuzluğu ve bu beton ellerin güçsüzlüğü
Bu sırada küçük bir çocukla karşılaştım, çocuk o kadar küçüktü ki, gecenin bu saatinde sokakta bulunmasına şaştım. Anlaşılan yolu şaşırmıştı. Kadının biri onu dinlemek için bir dakika kadar durdu ama bir şey anlayamadı. Ellerini iki yana açıp çocuğu yalnız başına karanlıklarda bırakarak yoluna devam etti. Ben yaklaşmak istedim de çocuk anlayamadığım bir şekilde benden çok korktu, koşa koşa kaçtı gitti. Eve yaklaşırken Vasin’e bir daha hiç gitmemeye karar verdim. Merdivenlerden çıkarken Versilov eve gelinceye kadar anneme yahut sevgili kardeşime tatlı birkaç söz söyleyebilmek için kendilerini evde yalnız bulmayı çok istiyordum. Tam istediğim gibi de oldu, Versilov evde yoktu…
Bir anekdot okumuştum... Bir adam hesabı sahte parayla ödemiş olmakla suçlanıyordu. Mahkemede paranın sahte olduğunu bilmediğini iddia etti. Kanıtlaması için sıkıştırıldığında itiraf etti: "Çünkü o parayı çalmıştım. Sahte olduğunu bildiğim parayı çalar mıyım hiç?" Bu savunmayı değerlendiren hakim, mantıklı olduğuna karar verdi ve sahte
Konuşmamız gereken bir konu var, değil mi?” “Evet. Sanırım öyle. Sen benim sevgilimle evlendiğin günden beri konuşmadığımız bir konu.” “Pekâlâ. İstiyorsan oradan başlayalım. Sen yapmaman gereken bir şey yaptın: Kendine sevgili buldun. Bunu yapmaya hakkın yoktu.” “Kime göre? Sana göre mi, anneme göre mi?” “Aile geleneğine göre. Sen bu geleneği bozdun.” “Bozmak gerekiyorsa gene bozarım. O lanet olası gelenek beni hiçe saydığı sürece defalarca bozarım. Evlenmeye senin kadar benim de hakkım vardı. Birbirini gerçekten seven iki kişinin arasına girmeye senin hakkın yoktu asıl!” “O kadar da gerçek bir aşk değilmiş demek. Gördün işte, Pedro ilk fırsatta seni bırakıp benimle evlendi. Onunla evlendim, çünkü bunu o istedi. Gerçekten onurlu biri olsaydın onu çoktan sonsuza kadar unutmuş olurdun.” “Bilesin diye söylüyorum, bana yakın olabilmek için evlendi seninle. Seni sevmiyordu. Bunu sen de çok iyi biliyordun.”
2 Nisan, 1943 Cuma Sevgili kitty Ah, bir bilsen, adıma bir kara daha sürüldü. Dün ge­ce yatakta babamı bekliyordum, gelsin de birlikte dua okuyalım diye. Annem girdi içeri, yatağımın kenarına oturdu. "Anne," dedi, "baban gecikecek, bu gece de dua­nı benimle oku, olmaz mı yavrum." Ben de, "Olmaz anne," diye karşılık verdim. Annem ayağa kalktı, yatağın yanında bir an durdu, yavaşça kapıya doğru gitti. Sonra ansızın dönüp yüzü gözü birbirine karışmış bir halde, "Kızmıyorum, kızmak istemiyorum, dargın değilim, zorla güzellik olmaz bili­ yorum," dedi. Dışarı çıkarken gözleri yaşarmıştı. Yerimden kımıldamadım. Onu öyle terslemekle bü­yük bir kabalık ettiğimi anlamıştım ama iş işten geçmiş­ti. Üstelik başka türlü de cevap veremezdim ki. Elimde değil. Anneme acımıştım, hem de çok acımıştım. Çün­kü ilk defa olarak benim soğuk durmama üzüldüğünü görmüştüm. "Zorla güzellik olmaz" derken yüzünden keder aktığı gözümden kaçmamıştı. Gerçeği ortaya vur­mak güç ama ne yapalım gerçek de bu. Kendi beni ters­ledi, kendisinden uzaklaştırdı, yersiz sözleriyle kaba saba şakalarıyla beni soğuttu. Öyle ki şimdi istediği kadar sev­gi göstermeye kalksın, elimde değil yumuşayamıyorum. Nasıl ben onun acı sözlerine vaktiyle üzülmüşsem şim­ di de o aramızda sevgi adına bir şey kalmadığını anla­dığı zaman üzülüyor. Bütün gece ağladı. Babam yüzü­me bakmıyor. Bir an için gözü bana kaysa bile, gözle­riyle bana, " Nasıl böyle katı yürekli olabildin? İnsan an­nesini böyle üzer mi hiç?" demek istediğini anlıyorum.
65 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.