Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
532 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
Nefretten Sonra iki uykusuz gece sonunda okundu, bitti ama henüz etkisinden çıkmak mümkün olamadı. Bir kadına intikam duygusu neler yaptırır bunu adım adım görüyoruz. Kitap boyunca Tamer’e hayran kaldım, Natalia’ya sinir oldum ama bir yandan da onun nasıl zorda olduğunu, intikamı ve aşkı arasında kaldığını gördükçe acıdım da, Allah kimseleri o duruma düşürmesin… Ama yine de doğum gününde o acı sözleri, kafasından ve yüreğinden geçenler farklı iken nasıl söyledi Tamer’e aklım almadı doğrusu. Üstelik karşısında onu sevdiğini söyleyen ve evlenme teklif eden bir adam varken. Ve Tamer; dağ gibi bir adamın yerle bir oluşu, çocuğu için yalvarışı, hayatından vazgeçmeyi bile göze alışı bölüm başından bu yana tutmaya çalıştığım gözyaşlarımın yanaklarımdan süzülmesine sebep oldu… Kitap çok akıcı ve sürükleyiciydi, diğer kitaplardan sonunu bildiğim halde, nasıl okumaya başladım, nasıl bitti anlamadım doğrusu. Biliyorum ki diğer FMArsal kitapları gibi bunu da defalarca okuyacağım…
Nefretten Sonra
Nefretten SonraFatih Murat Arsal · Ephesus Yayınları · 20151,008 okunma
705 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
kitabı 2003 yılında doğunun bir dağ köyünde görevli olduğum sırada okumaya başladım. Elektriğin olmadığı çoğu günlerde mum ışığında sabahlara kadar okudum Raskolnikov' un hikayesini. 11 yıl geçmesine rağmen belki bulunduğum şartlardan belkide yazarın mükemmelliğinden hala aklımda Sonya, Ramuzukin ve diğerleri.Yorumları okuduğumda sıkıcı bulanlar da olduğunu gördüm. Akıcı bir çevirmenden okumanızı tavsiye ederim.
Suç ve Ceza
Suç ve CezaFyodor Dostoyevski · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 2022159,6bin okunma
Reklam
152 syf.
8/10 puan verdi
Bir roman değil bir destan gibi. Arayışın destanı...Ya da bulmayı amaçlamayan bir arayışın romanı... Bir şiir okur gibi hissediyorsunuz, zira anlatmak değil de hissettirmek üzerine kurulu. Hasanım Ali'nin sözcükleriyle anlatırsak: "Bütün bunların hiçbiri olmaz da siz neden anlatıldığını bile unutup belki yalnızca hikayeyi izler ve kendinizi tıpkı benim gibi, onsuz süren onun akışına bırakırsınız."(s.106) Büyük şehirlere, ormanlara, dağ eteklerine, tanıklık ettiğimiz acılara, çaresizliklere, savaşlara, ölümlere, yaşamalara bakmaya çağırıyor bizi: "… anlatmakla ben onu bir yandan yaşatıp bir yandan öldürüyorsam bu güzel günahın birazı da sizin olabilsin istiyorum" (s.126)
Bin Hüzünlü Haz
Bin Hüzünlü HazHasan Ali Toptaş · Everest Yayınları · 20194,463 okunma
Susuyorduk gene, susacaktık; dağ hangi boşluğumuzu dolduruyor, susmak bizi nereden eksiltip nereye biriktiriyor ve bu sis hangi çıplaklığımızı örtüyor, hiç bilemeyecektik. Her şeyi bilmek için erkendi belki, bilmeler yaşamalardan geçerdi ve biz önce yaşayacaktık.
Bilmem yalnızlık efendi ile aranız nasıl? Benim oldum olası iyidir. Severim kendisini, zannımca o da benden memnundur. Yalnızlık efendi uzunca boylu, titiz, temiz, ve bakımlıdır. Çok yakışıklı sayılmaz belki, fakat hayli alımlıdır. Kıyafetlerini nerede diktirir bilmem, ama giyimi kuşamı farklıdır. Hayatımda tanıdığım en donanımlı, en kültürlü,
İnsana okul çağından itibaren bir amaç için düşünme alışkanlığı veremeyen, yaşamda davranış yolunu bulmayı öğretemeyen, okuma zevki kazandıramayan, doğru düşünme tekniğini, metodolojiyi (Yöntem bilimi) aşılamayan toplumlarda her zaman ve her yerde daha çok sorun ve daha çok zorluk yaşanması kaçınılmazdır. Böyle bireylerden oluşan toplum için, düzlükler dağ taş, dereler deniz, çalılar orman, kıvılcımlar volkan olup çıkacaktır....
Reklam
33 KURŞUN Bu dağ Mengene dağıdır Tanyeri atanda Van'da Bu dağ Nemrut yavrusudur Tanyeri atanda Nemruda karşı Bir yanın çığ tutar, Kafkas ufkudur Bir yanın seccade Acem mülküdür Doruklarda buzulların salkımı Firari guvercinler su başlarında Ve karaca sürüsü, Keklik takımı... Yiğitlik inkar gelinmez Tek'e - tek döğüşte yenilmediler Bin yıllardan bu yan, bura uşağı Gel haberi nerden verek Turna sürüsü değil bu Gökte yıldız burcu değil Otuzüç kurşunlu yürek Otuzuç kan pınarı Akmaz, Göl olmuş bu dağda...
Bir dağ hayal et zirvesindeki manzara çok güzel. Orada olmayı çok istiyorsun, ama zirveyi kendinden çok uzakta gördüğün için ümitsizliğe kapılıyorsun Oraya nasıl olsa varamam deyip vazgeçiyorsun Oysa, zirveye varanların adımları seninkilerden daha büyük değildi. Ama onlar, o küçük adımları birbiri ardınca atmayı sürdürmüş kimselerdi. İmkânsızı gerçekleştiren mucizeler değil, sürekliliktir. Suya sarp kayaları deldiren de budur. Yirmi birinci yüzyıl insanına gülleri duyuran da
Mutluluk bir dağ yolu gibidir. Bakarsın tepelere tırmanır, sonra bir bakarsın, aşağıya iner. Tek başına nedir insan? Ama başkalarıyla birleşirse dağları devirebilir. Bizim şu güzel, şu yaşanası dünyamız böyle işte..
Benzemez insan dostlarıma/ Ağaçlar gölgesini esirgemez/ Güneş köpeğimden daha sadık/ Dizlerime sıçrar ellerimi ısıtır/ Karşılık beklemeden/ Hele kuşlar/ Avcılara bile kin beslemezler.” Oktay Rıfat'ın “Gün Sonu Konuşması” şiiri böyle biter. Mahsusmahal için aklımda harfler, kâğıda, dünyaya, insana her baktığımda, bu dizeler sözden önce halkalandı
Reklam
200 syf.
7/10 puan verdi
·
Beğendi
Güzel diyebileceğim bir macera romanı. Neil adında eski bir asker zamanında beraber çalıştığı Engles adında bir rejisör ile karşılaşır. İşsizdir ve Engles'den gelen iş teklifini kabul eder. Dolomitlerde bir dağ evine gidecek ve bir senaryo yazmaya çalışacaktır. Bu arada Engles kendisine Heinrich ve Carla adında bir çiftle ilgili bir fotoğraf verir. Neil, dağ evine vardığında fotoğraftaki kadınla karşılaşır. İşin içinde iş vardır. Nazi zamanlarından Heinrich'in dağ evine getirdiği 20 sandık altının peşindekiler dağ evine gelmiştir. Heyecan dozu yüksek bu macera romanı mutlaka okunması gerekenlerden.
Kimsesiz Kayakçı
Kimsesiz KayakçıHammond Innes · Akba Yayınları · 19763 okunma
Kendi dev benliğinizde olan özlemde sizin iyiliğiniz yatar; ve bu özlem hepinizin içinde vardır. Fakat aranızdan bazılarında bu özlem, dağ eteklerinin gizlerini ve ormanın şarkılarını taşıyarak denize erişebilmeye çağıldayan bir sel gibidir. Kimilerinde de, köşelerde ve kıvrımlarda kendini yitiren ve denize erişmezden önce çokça oyalanan durgun bir ırmak gibidir. Ama içindeki özlemi çağıltılı olan, özlemi durgun olana, “sen niçin yavaş ve duraklısın?” demesin. Çünkü gerçekten iyi olan, çıplağın çıplaklığına bakıp, “Senin giysilerin nerede?” ya da yuvasıza bakarak, “Evin barkın ne oldu?” diye sormaz.
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.