Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
ev ne, duvar! Avlu bir gülümseme göz kırparsan taşın bile kalbi var! ev ne, zaman! Avlu haziran gibi iyi sudan işlek, gökyüzünden çalışkan ev ne, karanlık! Avlu fenerli deniz zeytin ağacından ada, gölgesinde yunuslar ev ne, vatan! Avluda atlas açık ovaları sevindir, hisli dağlara da çık! ev ne, büyük! Avlu gezgin lunapark gıcırdasın ahşap sesli dönme dolap ev ne, cümle! Avlu şiirden hece İ-dil-ba-na-av-lu- ol! ev ne, batı! Avlun aşkın doğusu iki ağaç bir gece rüzgârlar kavuşacak ev ödevse avlu aşk, ne şiirler kopacak!
Sayfa 33 - Kırmızı Kedi
“Ne olmuş yani yüzleri okuyup kokuları alabiliyorsa. Ne değişir tüm bunlara sahipse. Sadece günü kurtaran bir lokmaya sahip olabilir. Çünkü o hala kör. Neden onun farklı olduğunu düşündünüz. Yetenekli olduğu için mi? Unuttunuz mu? O da deniz tarafından kabul edilmeyen biri. Üstelik senin bulduğun şefkati bulamamış.
Sayfa 174Kitabı okudu
Reklam
Avrupa'yla Türkiye'yi kıyasladığımda Türklerin çok çalışkan olduklarını söyleyebilirim. Ortalama on gün tatilleri var. Paul'ün bahsettiği durumu değerlendirdiğimizde Türklerin çalışkanlığından çok çalışma haklarının eksik ve yetersiz olduğu gerçeğiyle yüzleşiyoruz
Sayfa 188Kitabı okudu
Kara delik
Ne dağ, ne deniz, Ne uçurum, ne ırmak; İçinde sonsuz ışığı barındıran Bir kara deliktir aşk. Ya tastamam girdabındasındır, Ya da dışında; "Her yer" nasıl "hiç bir yer" olur, Kolaydır anlamak..
Sayfa 43
"Karşıdan karşıya geçti aşk Önce sana baktı sonra sana sonra yine sana Ve işte yüzüm yenişemeyen boksörler gibi Fırtınası alınmış bir deniz, tende güzel duran yara."
Sayfa 80 - Profil YayınlarıKitabı okudu
Japon Balıkçısı
........ Balık tuttuk yiyen ölür, birden değil, ağır ağır, etleri çürür, dağılır. Balık tuttuk yiyen ölür. Elimize değen ölür. Tuzla, güneşle yıkanan bu vefalı, bu çalışkan elimize değen ölür. ........... Bu deniz bir ölü deniz. İnsanlar ey, nerdesiniz? Nerdesiniz?
Reklam
Kendini bilmez çocuklar
Deniz karşılıklı sınıf çatışmalarının yer aldığı, sağlıklı bir toplum olan ülkemizde son olaylardan çok daha önce egemen güçler tarafından bu cezaya çarptırılmıştır ancak bu cezanın infazı için herkesçe bilinen son eylemleri kendilerince makul bir gerekçe olarak kamuoyuna sunulmuştur. Deniz adım adım gerçekleştirmek istediği her hukuki ve demokratik eylemin karşılığında haksız şekilde her zamanda hapishanenin dört duvarı ile karşı karşıya kalmıştır. Bunun için Deniz Gezmiş egemen sınıfların bu kinine çoktan layık olmuştur. Neden? Deniz çalışkan ve başarılı bir öğrenciydi, hukuk öğrenimine girmesi rastlantı değildi. Onun hukuk öğrenciliği devrimciliğinden çok sonra gelir. O hukuk öğrenimine devrimci bir mücadele için araç olsun diye, inanarak karar vermişti. Genç kafasında sesli bir şekilde belirlenen adaletli ve haktan yana düzeni ancak demokratik yollardan hukuk öğrenimi yaparak gerçekleştirileceğine inanıyordu. Ancak egemen burjuvazi bu inanç ve kavgacı kişiliğe bu olanağı tanımadı.
Sayfa 183 - Everest
Ah Selilm’im. Bana anlatsan dinlerdim!
Seni tanımadan önce ağaçların çiçek açtığı ve yaprak döktüğü mevsimleri hep kaçırırdım derdi resim yapmayı sevdiğim halde denizin mavisini bilmezdim yaprağın yeşilinin her mevsimde değiştiğine dikkat etmemiştim seni tanıdıktan sonra o güne kadar tabiat resmi yapmayı sevmediğim halde bir ağaç bir yaprak küçük bir ot bile çizmiş olmadığım halde ve
İletişim YayınlarıKitabı okudu
Öz eleştiri yapabilmek
Mesela; "İnsanlar güvenilir olsun." deriz. Biz, güvenilir miyiz? "Çalışanlarımız veya öğrencilerimiz çalışkan olsun." deriz. Biz çalışkan mıyız? "Amirlerimiz saygılı olsun." deriz. Biz, kendi ailemize, eşimize, çocuklarımıza veya bizden küçük kardeşlerimize yeterince saygılı mıyız?
EDEBİYAT KONUŞMALARI - Ali Karaman - György Hazai
K.S = Kadın Spiker / E.S = Erkek Spiker *** K. S. : Barış şarkıları yazdığınızı duyduk. Nedir bunlar.? N. H. : Şimdi, efendim, mesele şu. Ben atom silahlarının kullanılması aleyhinde şiirler, türküler yazıyorum. Ve kompozitörler bunları besteliyor. Şimdi isterseniz size şu şiiri okuyayım. Yani türkünün şiirini. K. S. : Tabii çok memnun oluruz. N.
Reklam
Sanırım, Deniz Gezmiş'i ve arkadaşlarını astığım için de, devrim yapı­ lamadığı için de, askeri darbelere maruz kaldığımız için de sürekli dayak yerdim. Kısacası, babam, partisine bağlı, aile bi­ reylerinin şiddet ihtiyaçları konusunda çalışkan bir komünist­ti.
O çalışkan, ekmeğini taştan çıkaran ama bağrı yanık, ertelenmiş hayallerin cam kesiği sancılarıyla beslenen insanlar, sıkıntı ve çaresizlikle bezeli yüreklerinde, birbirlerine karşı muhabbet ve sevgiye her zaman yol bulurlardı.
Sayfa 57 - Kalender YayıneviKitabı okudu
" Karşıdan karşıya geçti aşk Önce sana baktı sonra sana sonra yine sana Ve işte yüzüm yenişemeyen boksörler gibi Fırtınası alınmış bir deniz, tende güzel duran yara. "
Sayfa 80 - Profil Yayıncılık, Üçüncü BaskıKitabı okudu
Hayatın her zerresinin epik bir hikaye olduğunu düşünme. Herkesin bir büyük hikayesi vardır. Absürd fakat komik, acı, tatlı, telaşlı, beceriksiz, kurnazca ya da safça, irili ufaklı bir sürü hal ve durum o büyük hikayeyi besler. İnsan bir deniz gibi yaşar. Dalgaların, gelgitlerin arasında . Sonra bir gün o kadar çok yağmur yağar ki deniz bile ıslanır. Sonra taşar. Evet , o epik kahramanlık denizin taştığı andır.
Sayfa 55 - KetebeKitabı okudu
Tuna Valisi olduğu vakitki bölge bugünkü Bulgaristan’ı içermektedir, Bulgaristan’ın yakın tarihinde en verimli dönem başlamaktadır. Midhat Paşa bu bölgede okulların sayısını arttırdı. Deniz yolunu, nehir taşımacılığını geliştirdi. Bulgarca “Obşipaleznitekasiy” denen “mal sandıklarını” geliştirdi ve bunlar üzerinden, meslektaşımız Maria Todorova’nın makalesinde belirttiği gibi Bulgaristan kapitalizminin tarihinde çok önemli bir aşama böylelikle gerçekleştirildi. Zaten kendisi de Emniyet Sandığı’nın ve bir anlamda Ziraat Bankası’nın gerçek kurucusu sayılır. Bulgaristan’ın zenginleşen ziraatı, çalışkan köylüsü, tefecilerin elinden bu sayede kurtulmuştur. Bulgarların yanında Türkler ve paşanın iskân ettiği önemli miktarda Kafkasyalı ve Kırımlı Müslüman nüfus vardı.
123 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.