Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Bulduğum sonuçları sıfırla çarpmak alışkanlığı Affedilmez bir adayım deniz ortasında
Rodos'ta Ege'den iltica etmiş bir hayli Türk ailesi vardı. Mülteciler Rodoslulardan dostluk, adanın eşsiz tabiat ve ikliminden duyulan huzur içinde ıstıraplarını tahfife imkân buluyordu. Ben vakit buldukça deniz ve kara avı ile avunuyordum. Tüfek omuzumda bazen ağabeyimle birlikte avlanırdık. Rodos'un kırk beş kadar köyünü Karabinyeri kumandanından fazla bildiğim söylenirdi. Bu dolaşmaların birinde Salahos dağ köyünde bir gece hatıramı nakletmeden yapamayacağım. Misafir kaldığımız köylü Rum, gece bizi köykahvesine götürdü. Bir köy odası idi bu kahvehane. Rumcayı anladığım için kahvedeki hemen hepsi genç müşterilerin konuşmalarını takip edebiliyordum. Gençlerin çoğu Amerika'dan sılaya gelmişlerdi. Konuştukları ziraat işlerine, usullerine, hayvan yetiştirmesine, hastalıklarına, korunmalarına aitti. Sonradan öğrendiğime göre, kalsınlar, dönsünler; getirdikleri paralar ile köyde toprak alacaklar, ailelerinin topraklarını genişleteceklermiş. Köyden evleneceklermiş. Ertesi sabah erkenden ava çıkarken bu gibi gençleri başlarında Meksika şapkalarla, Coni Boy kılığında, köy meydanındaki yalakta beygirlerini, katırlarını sulatırken gördüm. Gençlerin hiç birinde züppelik yoktu. Gülüşerek ahenkle işlerini görüyorlardı. Onları takdir, gıpta ile seyrettim. Zihnimde yurdumun o andaki durumu canlandı. Bu çocukların kardeşleri, Anadolu'muzda harp, ateş saçıyorlardı. Çalışkan, zeki Rumluğun sulh ve sükûn içinde, beni kıskandıran cemiyet üstünlüğü ile ırklarını terfih mümkün ve lâzımken Yunanlılığın içine atıldığı faciaya neden sürüklendiklerini düşünüyordum.
Sayfa 71 - Türk Tarih KurumuKitabı okudu
Reklam
‌"Stoacılar Felsefeyi üçe ayırır: Mantık, Fizik ve Ahlak. Stoacılara göre felsefe yaşayan bir canlıdır. Mantık, bu canlının kemiklerini ve sinirlerini, Fizik etli bölgelerini, Ahlaksa ruhunu oluşturur. Stoacılar bunlar arasındaki ilişkiyi şöyle ifade eder: "En üstün iyi, erdemdir; erdem doğayla uyumlu yaşamaktır, doğayla uyumlu yaşama,
" Karşıdan karşıya geçti aşk Önce sana baktı sonra sana sonra yine sana Ve işte yüzüm yenişemeyen boksörler gibi Fırtınası alınmış bir deniz, tende güzel duran yara. "
Sayfa 80 - Profil Yayıncılık, Üçüncü BaskıKitabı okudu
SON ŞİİR
TRAFİK Karşıdan karşıya geçti aşk Önce sana baktı sonra sana sonra yine sana Ve işte yüzüm yenişemeyen boksörler gibi Fırtınası alınmış bir deniz, tende güzel duran yara.
Kara delik
Ne dağ, ne deniz, Ne uçurum, ne ırmak; İçinde sonsuz ışığı barındıran Bir kara deliktir aşk. Ya tastamam girdabındasındır, Ya da dışında; "Her yer" nasıl "hiç bir yer" olur, Kolaydır anlamak..
Sayfa 43
Reklam
Hayatın her zerresinin epik bir hikaye olduğunu düşünme. Herkesin bir büyük hikayesi vardır. Absürd fakat komik, acı, tatlı, telaşlı, beceriksiz, kurnazca ya da safça, irili ufaklı bir sürü hal ve durum o büyük hikayeyi besler. İnsan bir deniz gibi yaşar. Dalgaların, gelgitlerin arasında . Sonra bir gün o kadar çok yağmur yağar ki deniz bile ıslanır. Sonra taşar. Evet , o epik kahramanlık denizin taştığı andır.
Sayfa 55 - KetebeKitabı okudu
Şamil'in oğlu Cemaleddin esir alınıp St. Petersburg'a getirileli on üç yıl olmuştu. Bu on üç yıl içerisinde Şamil, Zümrüdüan­ka gibi Ahulgo'nun küllerinden yeniden doğmuş ve Kafkasya'ya hakim olmuştu. Rus askerleri, akın akın bu dev gibi adama sal­dırmış ancak geri çekilmek zorunda kalmıştı. Bu on üç yılda, esir olarak St.
Anneler hep çok çalışkan, belki de kalbinden böyle kaçar insan
Yoruldun artık, bütün gün didinip durdun Toprak bile, gök bile, deniz bile bir yerde yorulur Bırak kalsın süpürge duvarda, sabun kovada Anne, gel yanıma otur. 1980
Sanırım, Deniz Gezmiş'i ve arkadaşlarını astığım için de, devrim yapı­ lamadığı için de, askeri darbelere maruz kaldığımız için de sürekli dayak yerdim. Kısacası, babam, partisine bağlı, aile bi­ reylerinin şiddet ihtiyaçları konusunda çalışkan bir komünist­ti.
Reklam
müthiş tespitler..
" Tutuklular hemen her yerde Büyük Firar'ı hayal ederler; Nâzım'ın şiirindeyse buna rastlanmaz. Onun şiiri, başın­dan beri cezaevini dünya haritasında küçük bir nokta olarak belir­tir. En güzel deniz: henüz gidilmemiş olanıdır. En güzel çocuk: henüz büyümedi. En güzel günlerimiz: henüz yaşamadıklarımız. Ve sana söylemek istediğim en güzel söz: henüz söylememiş olduğum sözdür... Bizi esir ettiler, bizi hapse attılar: beni duvarların içinde, seni duvarların dışında. Ufak iş bizimkisi. Asıl en kötüsü: bilerek, bilmeyerek hapishaneyi insanın kendi içinde taşıması... İnsanların birçoğu bu hale düşürülmüş, namuslu, çalışkan, iyi insanlar ve seni sevdiğim kadar sevilmeye layık. Nâzım'ın şiiri, sivri ucu hapishane hücresine saplanmış bir pergel gibi kimi zaman mahrem, kimi zaman geniş çaplı ve küre­sel daireler çizer. "
Sayfa 38
Fahrettin Paşanın Filistin Hakkındaki Anıları #1
Aldığımız emir üzerine tümen YAFA civarında kalarak Akdeniz sahillerinin muhafazasına memur edildi, bu sebeple de bütün karargâh Yafanın güneyinde UYUNKARA isminde bir YAHUDİ köyüne yerleşti. Biz de böylece FİLİSTİNİ ilk defa görüyorduk. Burada o zamanki Filistin ile ilgili olarak bazı bilgiler vermeyi yerinde buluyorum Akdeniz in Doğusu boyunca uzanan Filistin iki kısımdır. Birisi, Kuzey den Güney e uzanan dağlık, diğeri deniz boyunca alçak arazidir. Dağlık bölgedeki köylüler havanın güzelliğinin tesiri ile olacak daha zinde ve çalışkan, alçak arazideki halk ise daha çelimsiz ve uyuşuktur. Sahildeki kasabaların ticaret ve gemicilikle geçinen halkı ise az, çok kültürlü insanlardı. Bizim idaremizde olan bu bölge, Merkezi KUDÜS olan müstakil bir sancak (il) idi. Hükümet in en büyük meşgalesi Küdüs te Hıristiyanların büyük yortu günlerinde mezhep kavgalarına mani olmaktı. Bu Güzel ve bereketli bölgenin istidadı, ile mütenasip kalkınmasına çalışılmıyor, daha doğrusu kıymeti takdir edilmiyor , her şey olduğu gibi bırakılıyordu.
Sayfa 130 - Türkiye İş Bankası Kültür YayınlarıKitabı okudu
_Bazı insanlar kendi güneş sistemlerinde yaşarlar. Onları orada ziyaret etmek gerekir. _En derin denizlerde boğula boğula becerirsin tek bir nefesle yaşamayı. En yüksek uçurumlardan düşerken öğrenirsin uçmayı. En derin yaralarla başlar en derin gülücükler. _Sevdiğiniz insanları düşünüyorsunuz, ama daha derine inin, sonunda sevdiğinizin onlar
_Sümerler, Türk'tür. _Tarih 5500 yıl önce Sümer’de başlar. _Sümerce kesinlikle Türkçedir. Prof. Atakişi Kasım _MÖ 2400 yıllarına ait çivi yazılı belgelerde Türk adları bulundu. _Sümerce, Türk, Fin ve Macar dillerine akrabadır. Asurolog Jule Oppert _Atatürk demiş ki: Bırakın şu Asurları! Asurlar Arap cinsinden. Bu Sümeroloji olacak demiş.
_Devlet, milletin kendisidir. Milleti, idare edenler devlet değildir. Çünkü irade milletindir. Millet, asildir. Millet işlerini yönetenler, onun temsilcileri olabilir. Bu sistemin uygulanmasında göz onunde bulundurulacak en onemli nokta, milletin siyasi, sosyal, eğitim ve gelişme derecesidir. _Devlet, her parcası diğerinin gorevini hazırlayan veya
123 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.