Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Ne bileyim , bir korkunun böyle destan olduğunu...
YUNAN MİTOLOJİSİ OKUMA SERÜVENİ
Miraba arkadaşlar kanalıma hojgeldiniz sjsjsjsj. Şaka şaka benim bir kanalım yok, sadece bu cümleyi kurmayı seviyorum o kadar. Yine de merhaba, serüvenimize hojjjgeldiniz. Biz;
scheherazade
scheherazade
ve ben aşağı yukarı bir buçuk senedir mitoloji, dokuz aydır da Yunan Mitolojisi okuyoruz. Geçen pazar günkü buluşmamızla birlikte, alnımızın akıyla Yunan
Reklam
“…. Gel kaynım, otur şu iskemleye, biliyorum, derdin en büyüğü senin başında. Bunlar ben köpek suratlının yüzünden oldu. Aleksandros’un taşkınlığı yüzünden oldu. Zeus verdi bize bu acı kaderi, bizden sonraki insanlar okuyacak, anlatacak bizi destan gibi.”
Sayfa 131
"Güzellik değerlidir, ama ben daha önce değerini hiç bilmemişim. Güzelliği anlamsız bir şey, şiirden ve akıldan yoksun, sadece güzellik olarak kabul etmişim. Güzellik hakkında hiçbir şey bilmiyordum. Oysa şimdi biliyorum, daha doğrusu öğrenmeye başlıyorum. Şu çimler, artık onların neden çim olduğunu, güneşin, yağmurun ve toprağın gizli kimyalarıyla onları bu hale nasıl getirdiğini bildiğim için daha güzel geliyor. Çünkü çimlerin hayat hikayesinde büyük bir romans var ve hatta, evet, macera da var. Bunu düşünmek bana heyecan veriyor. Kuvvetin ve maddenin karşılıklı oyununu ve müthiş mücadelesini görünce, çimler üzerinde bir destan yazabilirmişim gibi geliyor."
Sayfa 139 - Türkiye İş Bankası Kültür YayınlarıKitabı okudu
Uçun Kuşlar
Ormanlar koynunda bir serin dere, Dikenler içinde sarı gül vardır. O çay ağır akar, yorgun mu bilmem? Mehtabı hasta mı, solgun mu bilmem? Yaslı gelin gibi mahzun mu bilmem? Yüce dağ başında siyah tül vardır. Orda geçti benim güzel günlerim; O demleri anıp bugün inlerim. Destan-ı ömrümü okur dinlerim, İçimde oralı bir bülbül vardır. Uçun kuşlar, uçun burada vefa yok; Öyle akar sular, öyle hava yok; Feryadıma karşı aks-i seda yok; Bu yangın yerinde soğuk kül vardır. Hey Rıza, kaderin başından aşkın, Bitip tükenmiyor elem-i aşkın, Sende -derya gibi- daima taşkın, Daima çalkanır bir gönül vardır.
* Acının tutanakçısıydım anlatıp durdum aşkları ayrılıkları ve o destan yalnızlığını ömrümüzün.. *
Reklam
Yürü hey bî-vefa hercâi güzel, Gönlüm o sevdadan vaz geldi geçti; Soldu açılmadan gonce-i emel, Sonbahara erdik yaz geldi geçti. Sana şerhederken hicrân-ı aşkı, Dizinde okudum destân-ı aşkı. Buselerle aldım peymân-ı aşkı, Unutma arada söz geldi geçti. Hüsnüne bu kadar niçin övündün? Bir yanar ateştin sînemde söndün! Ahd-ü peymân ettin sözünden döndün O da bir hevesmiş tez geldi geçti. Rıza Tevfik Bölükbaşı
Kanla Yazılan Destan Çanakkale
Ocean, ölüm kusarak yaklaşıyor karaya! Kusacak gibi kinini, onca akan yaraya Çek Seyit Onbaşım tetiği; Ya Allah, ya bismillah! Sen, nelere kadirsin hey büyük Allah!
Baha Rahmi Özen
Baha Rahmi Özen
Geriye künye bırakmadık biz, isim bırakmadık. Mirasımız yalnızca isimsiz mezar taşları ve koca bir memlekettir. Vasiyetimiz; bir hayır dua, bir sonsuz sevda, bir kutlu davadır. Kuzey Irak'ta destan yazılıyor.
Yakup Kadri Karaosmanoğlu, Kurtuluş Savaşı ile ilgili yazılarını topladığı kitaba Ergenekon adını verir. Bir yabancı yazar (Harold Courtenay Armstrong) da Atatürk'ün biyografisi ile ilgili kitabında kendisini bir destan kahramanı olarak gördüğü için ona Bozkurt adını verir.
Reklam
Türk buradadır, burada yaşayacak, burada ölecektir diyerek Çanakkale’yi geçilmez kılanların günüdür bugün. Şanlı Türk tarihine büyük bir destan bırakanların asil ruhları şad olsun. 🫡🇹🇷
176 syf.
·
Puan vermedi
·
6 günde okudu
Arka kapak yazısı
Yaşam sevgisi, yiğitlik, aşk gibi konuların işlendiği bu destan, diğer destanlar gibi insanoğlunun ölümsüzlük arayışının kanıtlarından biridir. Sait Maden’in Batı kaynaklarından çevirdiği Gılgamış Destanı’nın, Yunan destanı İlyada’dan, Hint destanı Mahabharata’dan beş bin yıl öncesinde yazıya geçirildiği tahmin edilmektedir. Gılgamış Destanı, insanoğlunun ilk yazınsal ürünü, ilk başyapıtıdır.
Gılgamış Destanı
Gılgamış DestanıAnonim · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 20215bin okunma
Issız Asya kırlarındaydı öğretmen Oğuzhan geriyordu destan yayını Düşüyordu evrene gök dağ deniz! Selçuk çinilerindeydik, derken Erzincan Denize doğru sürüyordu atını Kutalmışoğlu Süleyman!.. Bizdik o, dedi, bizdik Türklerdik Anadolu'ya işte böyle geldik Gökyüzünün çimen çadırında Tatlı su sesleriyle yurt kurmaya... Uluslar bahçesidir dünyamızın Fransızlar üç gül savaşı hani Çinliler, çay fincanından Konfüçyüs Bir ozan adı versem size, Macarları hatırlarsınız Petöfi, özgür kan ve Akdeniz'e Gırnata bahçelerinden dökülen gül İspanyollar! Bir de sizin bahçeniz var Türkçenin güllerinde renk renk Gök damından hevenklerini sarkıtan Yaşamanın ve dayanmanın Sözlüğü güzel Türkçe!.. Türkçe... Türkçe... Türkçe, Bilecik ayvası gibi kokulu Türkçe Biz Türküz dedik, kardeşçe... ve özgür Anadolu'yu dünya bahçesi yapmaya hazır.
Zaman ne çabuk akıyor derinden Hala o seneler titrer gözümde Yazılmamış bir destan gibi Ey seneler !
Geri199
1.500 öğeden 1.486 ile 1.500 arasındakiler gösteriliyor.