İslam Deklarasyonu'nu kıymetli kılan; Saraybosna'da yaşayan bir Bosnalı tarafından kaleme alınmış olmasına rağmen, tüm İslam dünyasına hitap etmesidir. Aliya İzetbegoviç, sadece Yugoslavya Müslümanlarının değil, tüm dünya Müslüman halklarının sorunlarına dair tespitlerde bulunmuş ve çok güzel önerilerde bulunmuştur. Bu tespit ve öneriler bugün de geçerliliğini korumaktadır.
Aliya İzetbegoviç Müslüman toplumlarının İslami harekete olan ihtiyacını, düzelişin yalnızca İslam hareketiyle olacağını ve bu İslami hareketin neden uygulanamadığını anlatmış diyebiliriz. "Biz Müslümanlar olarak boyunduruk altına alınamaz, cehalete mahkum edilemez ve birbirimize yabancılaştırılamayız. Bunlar ancak İslam'dan dönmemiz halinde mümkün olur."
"Türkiye, hafızasını ve geçmişini kaybetti. Böyle bir şey kimin için gerekliydi?" sözleriyle harf devrimini sorgulamış ve birçok soru işaretini de benim kafamdan atmıştır.
"İslam'ın yaklaşımında bütünüyle yeni bir şey vardır. İnancın bilim, ahlakın siyaset, ve idealin menfaatle birleştirilmesidir. Bu bütünlüğün dışına çıktığında din gericiliği, bilim ateizmi getirir..."(İşte burası günümüzde İslam'ın yozlaştırılmasında en belirleyici noktadır.Çünkü, din bir kalkan bir sömürü aracı olarak çok net bir şekilde kullanılıyor.
Bu kitaptan dolayı tutuklansa da savunması da yine kitapta mevcut.
Çok güzel bir rehber olan bu kitap birçok müslümana umut ışığı olmuştur.