Dünya dan farklı bir evrende birbirinin Ay’ı olan iki gezegen Anarres ve Urras ekseninde anlatılıyor. Ancak ülkelerin, isimlerin, dillerin ve kültürlerin metaforlarla çevrelendiğini anlamamız uzun sürmüyor ve okumanın başından sonuna kadar zevkli bir oyuna dönüşmesi tam da bu noktada oluyor.
Hangi gezegenin dünya hangisinin ay olduğu nerede yaşadığınıza göre şekilleniyor. Urras olarak tarif edilen gezegen; daha çok devletçiliğin, militarizm ve kapitalizmin ağırlıkta olduğu topluluklarla bezeli bir dünya. Ve konuştukları dil İoca.
Anarres ise bir zamanlar Urras’ta yaşayan, ancak toplumsal sistemin mülkiyetçi olmasını anlamsız bulan, sömürü ve haksızlıklara karşı Odo isimli bir kadın lider etrafında birleşerek devrim yapan anarşist bir topluluğun başka bir gezegene yerleşmesiyle oluşan bir dünya. Urras’a göre daha sert fiziki koşullara sahip ancak buraya göç eden halk; devlet, bürokrasi, politika gibi siyasi aygıtlara ihtiyaç duymayan bir yaşam geleneği oluşturuyor. Burada başkanlar, askerler, cinsiyetçi işbölümü, kurumsallaşmış din, para ve sahip olma yok. Ve Pravca konuşulan bu yerde herkes her işi bölüşüyor, herkes kardeş, anne, baba, akraba... Burada sahip olmak yanlış, paylaşmak doğru..