Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gerçek kadın dediğin var gücüyle direnir hak denen şeye karşı; cinsler arasındaki o bitmez savaşta ilk yer hiç tartışmasız onundur zaten doğal olarak.
Sayfa 64 - Niçeye bir alkış yok mu?Kitabı okudu
“değişimin olağan sancısı”
Kendi değerini kendin oluşturabilirsin ancak. Eğer diğerlerinden değer görmek için onların istediği gibi olursan, değer görmek için dışa bağımlı hale gelirsin ve her zaman olduğu gibi dışa bağımlı olmak seni kırılgan ve bağımlı yapar. Kendin için atacağın adımlarda, bugüne kadar çevrende oluşan sisteme aykırı davranacağın için eleştiriler alabilirsin. İnsanlar seni eskisi gibi olmamakla, bencil olmakla, diğer insanları umursamamakla suçlayabilir. Uyumsuz birisi olduğun bile söylenebilir. Ama kendin olmaya giderken, hak ettiğin değeri kendi içinde keşfetmeye çalışırken bu tür şeyleri duymaya hazır olmalısın. Çünkü böyle yaparak var olan sistemi bozarsın, diğer insanların çıkarına ters hareket edersin. Doğal olarak onlar kendi çıkarlarını korumak isteyeceklerdir. Onlardan aldığın bu tür geri dönüşleri attığın adımların olumsuz geri dönüşleri olarak değil değişimin doğal sancıları olarak yorumlarsan daha kolay atlatabilirsin.
Sayfa 200Kitabı okudu
Reklam
Her yaralı topluluğun içinde doğal olarak önderler belirir. Öfkeli ya da hesapçı bu kişiler , yaralara merhem olan “sonuna kadar gidelim “ söylemleriyle ortaya çıkarlar . Bir hak olan saygıyı karşıdakilerden dilenmemek gerektiğini , ama bunu onlara dayatmak gerektiğini söylerler .
Yaranmak için elimden geleni yaptığım halde beni ille de sevmeyen kimseleri ben de sevmemeliyim. Beni haksız yere cezalandıranlara karşı gelmeliyim. Doğal bir şey bu; beni sevenleri sevmek kadar ya da hak ettiğim cezaya boyun eğmek kadar doğal.
Sayfa 82 - Can Yayınları
Her yaralı topluluğun içinde doğal olarak önderler belirir. Öfkeli ya da hesapçı bu kişiler, yaralara merhem olan “sonuna kadar gidelim” söylemleri ile ortaya çıkarlar. Zafer ya da intikam sözü verir. Artık dekor hazırdır, savaş başlayabilir. Ne olursa olsun, "ötekiler" bunu hak etmişlerdir, çok eski zamanlardan beri " bize çektirdileri her şeyi" " bizler" bir bir hatırlamaktayızdır. Bütün cinayetleri, bütün haksızlıkları, bütün aşağılanmaları, bütün korkuları, isimleri, tarihleri, rakamları.
Yapı KrediKitabı okudu
* Gerçekte bütün devletlerin bütün devletlere karşı, ilan edilmemiş de olsa, doğa gereği bir savaşı vardır. * Kendi kendini yenmek zaferlerin en başta geleni ve en güzelidir, kendine yenilmek ise bütün bozgunların en çirkini ve en kötüsüdür. Bu, hepimizin içinde kendimize karşı bir savaş olduğunu gösterir. * İçimizde haz ve acı dediğimiz,
Reklam
"Düşmanlarınız size ait olan şeylere sahip olmak için, en azından bir savaş veriyorlar. Oysa dostlarınız sizin paranızın, zamanınızın ve çıkarlarınızın üzerinde doğal bir hak sahibi olduklarını düşünüyorlar. Dostluklardan kaçının!"
Sayfa 218Kitabı okudu
~ Iago : Bağırın, çığlık atın, Tıpkı kalabalık kentlerde geceleyin yangını görenler gibi, Öyle bir bağırın ki dehşete kapılsınlar. / 4 ~ Iago : Yüreğinizden vurdular sizi, ruhunuzun yarısı uçtu elden. / 4 ~ Othello : Şunu bil ki Iago, âşık olmasaydım eğer Desdemona'ya, Denizlerin tüm hazinelerini vereceklerini bilsem de Bekarlığın
Türkiye İş Bankası YayınlarıKitabı okudu
Bu, bana şefkat gösterenleri sevmem ve hak ettiğime inandığım bir cezaya boyun eğmem kadar doğal.
insanın doğrudan doğru­ya birey olarak iktidarla ilişkisini şöyle düşünmemiz lazım: Spinoza’nm ünlü bir sözü var Tractatus’unda, “Doğa uluslar, milletler, kabileler yaratmaz, yalnızca bireyler yaratır”. Bu ne demektir? Biliyorsunuz, milliyetçiliğin bütün ideolojisi şu fikre dayanır: “Biz doğadan öyleyiz, doğamız Türk” me­sela, ya da “doğamız Alman, Ari ırkız”. Halbuki doğa, Müslümanlar üretmez, sonradan Müslüman olacak, Müslüman yapılacak bireyler üretir. Dolayısıyla doğal hak, hukuken ve­rilmiş bir şey değildir. Doğal hak, hukuken verilmiş bir şey değildi; gerçekten başımıza gelen, negotiations (müzakereler) içinde ortaya çıkan ve eğer bir bireysek kendimizin de üretmek zorunda kaldığımız direnç süreçleri gibidir.
Sayfa 188Kitabı okudu
Reklam
"Sabret! Sabret! Her şey daha iyi olacak. Sana hak verdiğimi söylüyorum dostum. İnsanların ne yaptıklarını, nasıl çalıştıklarını, her gün aralarında gezip gördükten sonra kendimle daha barışık hale geldim. Günün her şeyini kendimizle, kendimizi de herkesle kıyasladığımız şekilde yaratılmışız bir kere, bundan dolayı mutluluk ve hüznümüz bağlı olduğumuz şeylerden etkileniyor kuşkusuz, bu durumda en tehlikeli şey de yalnızlık. Doğası gereği kendini aşmaya zorlanan, edebiyatın fantastik imgeleriyle beslenen hayal gücümüz, kendimizin en aşağıda bulunduğu bir dizi varlığı sıraya sokuyor, dışımızdaki her şey daha güzel, bizden başka herkes daha mükemmelmiş gibi görünüyor. Ve bu çok doğal bir akış içinde gerçekleşiyor. Bazı şeylerin bizde eksik olduğunu sık sık duyumsuyoruz, eksikliğini duyduğumuz şey de sık sık bir başkasında varmış gibi geliyor bize, sahip olduklarımızın yanısıra yüceltilen bir parça gönül huzurunu bile ona layık görüyoruz. Böylece şanslı kişinin yani bizim hayal ürünümüz olan kişinin hiçbir eksiği kalmıyor. Oysa bütün zafiyetlerimiz ve dertlerimizle yolumuzdan sapmadan çalışmaya devam etsek, başkalarının yelkenleri ve kürekleriyle ilerlediği yolda biz dolaşıp zikzaklar çizdiğimiz halde öne geçtiğimizi sık sık göreceğiz - ve - elbette insan bunu ancak başkalarıyla aynı konuma gelince veya onların önüne geçince anlayabiliyor."
Gençken arzuladığınız şeylere layık olduğunuza inanmak, bir şeyi gerçekten istediğiniz takdirde buna ulaşmanın tanrı tarafından size bahşedilmiş en doğal hak olduğuna hükmetmek kolaydır. Fakat dağların rüyaların hayata geçirilmesi için çok da doğru yerler olmadıklarını anladım. Ve öykümü anlatmak için yaşamıma devam ettim.
Sayfa 186 - Siren YayınlarıKitabı okudu
İçinizdeki en iyi niteliklerin hatırına, bu dünyayı en kötülere feda etmeyin. Sizi sağ tutan değerler adına, insanın vizyonunu, insan denilmeyi hak etmemiş çirkinlerin, korkakların, akılsızların çarpıtmasına izin vermeyin. İnsanın doğal durumunun dik durmak, kafasını çalıştırmak, uzun mesafeleri aşan adımlar atmak olduğunu unutmayın. Ateşinizin kıvılcımlarının o yetersizlik batağı içinde birer birer sönmesine izin vermeyin. Ruhunuzdaki kahramanı öldürmeyin. Hak ettiğiniz, ama hiç ulaşamadığınız hayata yürüyün. Yolunuzu, savaşınızın niteliğini iyi kontrol edin. İstediğiniz dünya pekâlâ elde edilebilir. Gerçekten vardır, mümkündür ve sizindir.
Sayfa 1448 - Plato
Gerçek kadın dediğin var gücüyle direnir hak denen şeye karşı; cinsler arasındaki o bitmez savaşta ilk yer hiç tartışmasız onundur zaten doğal olarak.
Sayfa 55 - Neden Böyle İyi Kitaplar Yazıyorum
Bilgi Algıysa Doğru veya Yanlış Yoktur Sokrates'in bu tanıma itirazı ise eğer bu tanım doğruysa o zaman Pro­tagoras'ın haklı olacağı tesbitine dayanır. Çünkü Protagoras insanın her şeyin ölçüsü olduğunu söylerken bundan herkesin sahip olduğu al­ gılarının doğru olduğunu, şeylerin tek tek insanlara nasıl görünüyorsa öyle olduklarını kastetmiştir. Protagoras aynı rüzgarın bazı insanları üşüttüğünü, bazılarına ise sıcak geldiğini ileri sürerken ve rüzgarla il­ gili olarak insanların bu karşıt iddialarında haklı olduklarını ileri sü­ rerken neye dayanmıştır? Hiç şüphesiz onların sözü edilen rüzgar hak­ kındaki farklı duyumlarına, farklı algılarına (152 b). Eğer bilgi duyum ise ve eğer ortada birden fazla insan ve bu insanların söz konusu rüz­ gara ilişkin farklı duyumları varsa, bu insanların o rüzgara ilişkin yar­ gılarının birbirinden farklı olmasından daha doğal bir şey olamaz
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.