Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Bugün akşama doğru tek başıma uzunca bir yürüyüşe çıktım; ya başkaları ile dolaşır ya da çoklukla evde kalır, yatardım. Hey Tanrım, ne biçim bir yer burası! Milena, burada olsaydınız ya? Hayır, usum yitirmiş düşünmeyi, yalan söylemiş olurdum yokluğunuzu duyuyorum dersem... Yetkin, ama acı veren bir büyü ile buradasınız! Benim burda olduğum gibi, daha da elle tutulur biçimde; ben neredeysem siz de oradasınız, benim olduğum kadar, hatta daha da belirgin..
Sayfa 25
ÜÇ SORU Yıldızlar uykudaydı. Ağaçlar , kuşlar, ırmaklar ve insanlar uykudaydı... Bir de uzaktan bakıldığında eski bir yapıyı andıran, saray olduğunu anlayabilmeniz için bahçesine kadar gidebilmeniz gereken o yerde gözleri uyku tutmayan bir adam vardı. Başı ellerinin arasında gözleri yaşlı bir adam. Beynini kemiren sorulara cevap bulmaya
Reklam
Geçen gün Ceza Reisi bir kitap verdi. Şöyle karıştırdım. Derin birşey. İsmi Âmak-ı Hayal. Senin anlayacağın hayalin dibi. Orda yazıyor: Bir gün Allah peygamberlerini çağırıp sormuş, saadet nedir? demiş. Her biri kendilerine göre cevap vermişler. Musa: Arzı Mev’uda gitmektir; İsa: Bir yanağını vurana ötekini uzatmaktır; Buda: Hayatta hiçbir arzusu olmamaktır, yollu şeyler söylemiş. Sıra bizim Muhammed’e gelince: “Saadet, hayatı olduğu gibi kabul etmektir…” demiş. Ne doğru söz! Hayatı olduğu gibi kabul etmeli ve ona ne bir şey ilave etmeli, ne de ondan birşey eksiltmeli… Bazı şeyler vardır, canımızı sıkar; “Bu neden böyle? Böyle şeyleri dünyadan kaldırmalı!” deriz. Bazı şeyler de mevcut değildir. İçimizden, bunların olmasını ister, hatta bu uğurda çalışırız. İkisi de saçma ve faydasızdır. İnsan dediğin mahluk hiçbir şeyi değiştiremez. Bunun için, gönlünün rahat olmasını istersen, gördüğün fenalıkların bile bir hikmeti olduğunu düşün ve yeryüzünde olmayan iyilikleri oraya getirmek sevdasına kapılma.. Sonra en muhimi: Kendini halinden şikâyet etmeye alıştırma! Ömrünün sonuna kadar dövünsen bu hayatın cefası tükenmez; kendine etmiş olursun. İçkiye de şimdilik pek heves etme. Bazen insan avunmak için başka çare bulamıyor ama, sen nefsine hâkim ol. Biraz daha yaşlandıktan sonra nasıl olsa başlarsın. Hatta o zaman lazımdır da. Akşamdan akşama iki kadehin zararı yoktur. İnsana dünyayı unutturur. Eh, bu dünya da unutulacak dünya zaten…
Geçen gün Ceza Reisi bir kitap verdi. Şöyle karıştırdım. Derin birşey. İsmi Âmak-ı Hayal. Senin anlayacağın hayalin dibi. Orada yazıyor: Bir gün Allah peygamberlerini çağırıp sormuş, saadet nedir? demiş. Her biri kendilerine göre cevap vermişler. Musa: Arzı Mev’uda gitmektir; İsa: Bir yanağını vurana ötekini uzatmaktır; Buda: Hayatta hiçbir arzusu olmamaktır, yollu şeyler söylemiş. Sıra bizim Muhammed’e gelince: “Saadet, hayatı olduğu gibi kabul etmektir…” demiş. Ne doğru söz!
Sayfa 157
Kısa bir hikaye anlatırdı babası: Bir zamanlar, bir sel afetiyle karşı karşıya kalan bir kaplumbağayla bir akrep varmış. Korkan ama yine de doğru şeyi yapmak isteyen kaplumbağa, akrebe eğer kendisini sokmamayı kabul ederse, onu köpüren sulardan karşı kıyıya taşıyacağını söylemiş. Akrep de kaplumbağaya söz vermiş ve hayvanın sırtına tırmanmış. Kaplumbağanın kısa ve güçlü bacaklarının kuvvetli çırpınışlarıyla onları karşı kıyıya götürmesi için yola koyulmuşlar. Bir ara üzerlerine sular hücum etmiş ve onları geriye doğru sendeletmiş. Kaplumbağa yüzmüş, yüzmüş, ileri gitmek için çabalamış ama dalgalar onları sürekli geriye atıyormuş. Derken dalgalar daha da hiddetlenmiş ve kaplumbağa yorulmuş. Sonra akrebin azıcık ağırlığı bile ona ağır bir yük gibi gelmeye başlamış. Ama kaplumbağa yine de akrepten aşağı inmesini istememiş. Daha sıkı yüzmüş ve sonunda kıyı görünmüş. Başaracaklar gibi görünüyormuş. Ve derken akrep onu sokmuş. İğnesini sokup zehrini derisinin derinliklerine bırakmış. Kaplumbağa arkasına dönüp hayretle bakmış, zehir kanını yakıyormuş, bacakları kurşun gibi ağırlaşmış. Ama haraket edemiyormuş. İkisi de suda boğulmaya başlamış. Son dakikada ağzı ve burun delikleri tuzlu sularla dolarken zavallı kaplumbağa haykırmış: "Neden böyle bir şey yaptın? İkimizi de öldürdün!" Akrep gayet rahat bir tavırla cevap vermiş: "Çünkü bu benim doğam."
alper’den 700 lira borç aldım bugün israil devleti gömülsün diye karanlıklara! çünkü eğer borcu varsa bir mazlumun başka bir mazluma bir mazluma mazlum… sevgilim tam buraya uygun bir ayet bulamıyorum. oysa ne çok ayet vardı 90’larda… baktığımız her yerde ayrı bir allah gördüğümüz her peygamber yeni bir mağara. insan olmak bizatihi
Reklam
208 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
Eskilerden günümüze ; günümüzden geleceğe aşka dair her şeye dokunacak sizi ordan oraya götürüp getirecek yazar kitapta. Sürekli haklı olduğunu söyletip 'Çok doğru söylemiş ya...' dedirtecek sayfaları çevirdikçe. Duygularımızı nasıl kaybettiğimizi nasıl da yozlaştırdığımızı hissettirecek içten içe...
Aşka Veda
Aşka VedaCan Dündar · Can Yayınları · 20121,397 okunma
LOJMAN Lojmanda oturmak ayrı bir yaşam tarzı. Herkesin kocasının aynı işi yaptığı bir aileler topluluğu bu. Çalışmayan kadınlar için standart bir hayat: Sabah aynı saatte, hatta aynı dakikada evinden çıkan üniformalı kocalar, pencereden kocalarının servis araçlarına binişini seyreden kadınlar, öğleye kadar ev işleri, öğleden sonra kadın
http://www.hakanevrensel.com/guneydogudan-oykuler-2/Kitabı okudu
144 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
Lütfen yazın kaç kere okudunuz? Ben sayısını hatırlamıyorum. Etkilendim,büyülendim,gözlerim doldu,içimden birçok kez ''evet,doğru söylemiş''dediğim mükemmel bir kitap. Kütüphanemde bir yetmez dedim ikinciyide aldığım ender kitaplardan. YÜREĞİNİZİN GÖTÜRDÜĞÜ YERE GİDİN.
Yüreğinin Götürdüğü Yere Git
Yüreğinin Götürdüğü Yere GitSusanna Tamaro · Can Yayınları · 202016,7bin okunma
192 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
5 günde okudu
Aylak Adam...Çok sevdiğim şeylerden bahsederken kelimeler yetmediğinde -ki çoğunlukla yetmez -sadece ismini anıp gülümserim.Benim için Aylak Adam'ın kelimelerle tarifi yok...O,koskocaman bir gülümsemeden ibaret.. Bitmesin diye satır satır ,başa döne döne okudum...Bazı cümleleri "hayır,bunu söylemiş olamaz," hayranlığı ile okudum... Aylak Adam,hem her şeyle hem de hiç bir şeyle ilgili bir roman...Hiçliğin içinde her şeyi gözlemlemek...Aylak Adam'ın "tutamak" sorunu var ve tüm günlerini o tutunacağı dalı aramakla geçiriyor;kitaplar,insanlar,resimler,sinema,deniz...Kendine göre de "aylak" işte...Sevmiyor aslında aylaklığı ,bir nevi isyan onunki. Aylak Adam'ı okurken hissettiğim bu yalnızlığn,bu savruluşun bu tutunamayışın sebebini,kitabın sonlarına doğru anladım...İnsanların en birincil ihtiyacı "güven" duygusu,özellikle çocukluğun ilk yıllarında oluşan bir duygudur...Bu duyguyu hissedemeyen çocuklar,ileriki yaşlarda da hayatı hep ucundan tutunarak yaşıyorlar... Aylak Adam'ın bu kadar savrulmasındaki sebebin de maalesef ailesindeki boşluk,büyürken yaşadığı o sahipsizlik duygusu olduğunu düşünüyorum. "Aylak Adam"ı okuyana kadar göz bebeğim "Ruhi Mücerret"ti...Şimdi kalbimin baş köşesine Aylak Adam yerleşti... Belki de içinde tanıdığımı düşündüğüm birini okuyormuş hissi verdiği için bu kadar etkilendim,bilmiyorum ,ama benim için artık vazgeçilmez bir kitap ,iyi ki okumuşum.
Aylak Adam
Aylak AdamYusuf Atılgan · Can Yayınları · 201959,8bin okunma
Reklam
Herif ne demiş? "Aklınla bulamazsan, gördüğünden de hiçbir şey anlamazsın." demiş... Doğru söylemiş.
Sayfa 182Kitabı okudu
Hz. Süleyman: "Sevginin olduğu bir sofrada ot yemek, nefretin olduğu bir sofrada kızarmış bir öküzü yemekten evladır." derken doğru söylemiş.
250 syf.
10/10 puan verdi
Fazlasıyla Spoiler İçerir!! Felsefe öğrencisi olarak, Mina Urgan incelemesini okumadan, değerlendirdiğimde evet, Platon sonrası devlet ve düzen konusunda yazılan nadir iyi eserlerden birisi. Yine Platon gibi, More da kendi düşüncelerini karakterlere söyletiyor, sanki bir başkası demiş More aktarıyor gibi. Felsefe kitaplarının çoğunda bu durum
Utopia
UtopiaThomas More · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 202020,4bin okunma
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.