Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
LEYLÂ’YI İNCİTİRSİN Birgün Mecnun, ayrılık derdinden ansızın hastalanıp yatağa düştü. Tedâvi için bir doktor çağırdılar. Doktor: “–Damardan kan almaktan başka çâre yok!” diyerek hacamat yapmak için Mecnûn’un kolunu bağladı. Tam neşteri eline almıştı ki, Mecnun bağırdı: “–Ey doktor, hacamat etmeyi bırak! Ücretini al ve git! Bu hastalıktan ölürsem öleyim, zararı yok. Bu köhnemiş beden varsın ölsün, ne çıkar?!.” Doktor şaşkın bir şekilde Mecnûn’a sordu: “–Sen çöllerde kükremiş arslanlardan korkmuyorsun da kan aldırmaktan ne diye korkuyorsun?” Mecnûn’un cevâbı şöyle oldu: “–Ben neşterden korkmuyorum... Herkes bilir ki, benim sabır ve tahammülüm, kayalardan meydana gelmiş olan bir dağdan fazladır! Ben hiçbir şeyden korkmayan ve dünyâya âit bir samanlığı dahî olmayan bir insanım. Şu fânî tenim yaralanmazsa rahat etmez! Yaralar aşkımın merhemidir; bunun için yaralanmaya koşa koşa giderim... Lâkin benim vücûdum Leylâ ile dolu; içimde, Leylâ’dan başka bir varlık yok! Bu sedef gibi olan bedenim, o incinin sıfatları ile dolmuştur. Dolayısıyla ey doktor; beni hacamat ederken neşteri ansızın Leylâ’ya vurur, onu yaralarsın da Leylâ’yı incitirsin diye korkuyorum... Zîrâ Allâh’ın has kulları iyi bilir ki, Leylâ ile benim aramda fark yoktur.”
Haha
Bu bizim millet şiirden bi bok anlamıyor doktor! Avni abi misal. Ben onun dükkana girsem abi sen şiir okur musun diye fısıldasam, beni direkt, olmadı iki dakkaya kapının önüne koyar.
Reklam
Evleneceğiniz kişinin mühendis, doktor, varlıklı olmasından çok, hangi değerleri yaşadığı ve yaşatacağı önemlidir.
Sayfa 173Kitabı okudu
“İnsan kendisiyle yetinmeyen tek varlıktır, Doktor. Kuş sadece kuştur, çoğalır ve uçar. Ağaç sadece yeşillenir ve meyve verir. İnsan başkadır, hayal etmeyi öğrenmiştir. Var olanla yetinmez. Bakırdan küpe yapması, taşlardan saray inşa etmesi, görünmeze merakındandır.”
Sayfa 43 - İletişim YayınlarıKitabı okudu
"Doktor,” dedi, “köpeğin köpek olduğunu nasıl bilirsin kentte? Burada, tepeler düzlenir, yerine dev binalar yapılır. Ay ve yıldızların yerini sokak lambası alır. İnsan doğayı baştan sona değiştirirken, köpek artık ne kadar köpektir?” “Burada varlık insana bağlıdır. İnsanı bilirsen, köpek dahil bütün varlığı da bilirsin,” dedim. Sözlerimin doğruluğundan şüpheliydim. Ben de kendime bu tür sorular sorar, en doğru karşılığı merak ederdim. “İnsan ne kadar bilinir ki, Doktor? Sen vücutlarını yarıp kalbini, ciğerini gördüğün hastalarını bilebildin mi? Çocukluğumda babam, lambanın duvara vuran ışığında eliyle gölgeler yapıp İstanbul'u anlatırken, insanın İstanbul'da böyle gölgeden ibaret kaldığını söylerdi. İnsan bir halini geride bırakmış, diğer halini kente götürmüş, derdi. Kötülük değil heyecan bulurdu bunda. Gölgenin cazibesi başkaydı, ona kapılmamak elde değildi. Yoksul evimizde bazı geceler yabancı meyveler anlatan babam, hayal etmemizi isterdi. Bir keresinde portakalı da anlatmış, rengini kumaşta göstermiş, sonra kabuğunu soyar gibi yapıp portakal dilimlerini tarif etmişti. Hep birlikte taklit ziyafetler yapardık. Kentliler hayal kurar, biz ise hayalin içine kurulurduk. Sigara yokken sigara içip, tadını alabilirdik. Yoksulluktan mıydı bu, yoksa varlığın başka bir yanını hissetmemizden mi? Babam bunu söylemezdi."
Sayfa 42 - İletişim YayınlarıKitabı okudu
"Geçmişimiz artık erişemeyeceğimiz uzaklıktadır. Onun yerine yarını düşünmeliyiz."dedi. "Biliyor musun Doktor, Tanrı da geçmişi değiştiremez. Her şeye kudreti yeten Tanrı, bugünkü ve gelecekteki zamana hükmeder, ama geçmiş zamana dokunamaz. Geçmişe onun bile kudreti yetmezken, biz neyiz ki?"
Sayfa 28 - İletişim YayınlarıKitabı okudu
Reklam
Ahlak ne mi? 84 yaşındaki hasta raporlu ilacını yazdırmak için doktora gidiyor ve "1 kutu yaz "diyor. Doktor soruyor "Bu ilaçlar raporlu, neden 3 kutu yazdırmıyorsunuzda her ay 1 kutu yazdırıyorsunuz." Cevap: "Oğlum 84 yaşındaym ne zaman öleceğim belli değil, ilaç israf olmasın."
Filistin'deki Türk doktor
youtu.be/1b-HzVJqhik?si=... "Benim Türkiye'den geldiğimi duyunca bir çok kişi gelip boynuna sarıldı"
“İstediği kadar itici olsun, sevinçle ele almadığı kitap yoktur. En kuru biçimde yazılmış olanları onu keyiften dört köşe ediyordu. Kitaplar, okunmamaktan şikayetçidir; yalnız kitaplar da değil, müsveddeler, hatıra defterleri, doktor reçeteleri, reklam prospektüsleri ve hatta kağıt sepetindeki kağıtlar!”
Bu aralar ellerim hep üşür benim. Doktor “kansızlık” der, ben “sensizlik” derim.
Reklam
Doktor son kez dönüp de el sallayan Heidi'ye ve güneşli yaylaya bakarken, "Yukarısı çok güzel; beden ve ruh sağlığa kavuşuyor ve insan hayata sevinçle bakıyor," diye mırıldandı kendi kendine.
Sayfa 266Kitabı okudu
Doktor Urbino; bu yiğitçe kararın ona ne denli acıya mal olduğunu, iç yıkımına katlanabilmek için banyoya kapanıp nasıl acı gözyaşları döktüğünü bir Tanrı biliyordu. Saat beşte, ona gidecek yerde, papaza gidip derin bir pişmanlıkla günah çıkarttı; ertesi pazar da, gönlü kırık, ama ruhu dingin, komünyaya katıldı.
Sayfa 316Kitabı okudu
Doktor Rieux esas talihsizliğin bu olduğunu, umutsuzluğa alışmanın umutsuzluktan beter olduğunu düşünüyordu.
Sayfa 182Kitabı okudu
... Doktor Urbino kesin bir karara varmıştı,; öğleden sonra saat beşte Bayan Lynch'in evine uğramadı. Sonsuz bir aşk, beklenmedik korkulara kapılmaksızın onunla buluşabileceği yalnız ona ait saygın bir ev düşü, ölüme değin dingin bir mutluluk için verilen sözler, aşkın ateşiyle söz verdiği her şeyi bütün bütün bir hans bırakıldı.
Sayfa 316Kitabı okudu
“İnsan kendisiyle yetinmeyen tek varlıktır, Doktor. Kuş sadece kuştur, çoğalır ve uçar. Ağaç sadece yeşillenir ve meyve verir. İnsan başkadır, hayal etmeyi öğrenmiştir. Var olanla yetinemez. Bakırdan küpe yapması, taşlardan saray inşa etmesi, görünmeze merakındandır. Kent hayal diyarıdır, derdi babam, sınırsız imkan taşır ve insan orada doğanın parçası değil zanaatkârıdır. İnşa eder, kurar, yaratır. Böylece kendisini işler, alet yaparken kendisine de biçim verir. İnsan basit bir mermer parçası iken, kentte varlığını alımlı bir heykele dönüştürmüştür. Eski ham halini bu yüzden alayla anar. Alay onun kutsal inancıdır kentte, kendisi gibi olmayanı küçümser. Toprağı beton, suyu kan, dolunayı mekan yapmak için uğraşır, her şeyi değiştirir. Değiştirdikçe zamanın hızı artar, hız arttıkça onun arzusuna gem vurulmaz olur. Dün tükendi, bugün belirsizdir insan için. Köpek de, sevgi de, ölüm de belirsizdir. İnsan hepsine aynı şüphe ve hevesle bakar. Buna alışan babam da kentte başkalarına benzer, her seferinde köye bir yabancı gibi dönerdi. Bize sokulmaktan çekinir, eski halini alacağı güne kadar beklerdi.
Geri199
1.500 öğeden 1.486 ile 1.500 arasındakiler gösteriliyor.