eşyalarımız
Evdeki düzen, kimilerine göre gereksiz bir takıntı, bana göreyse Allah’ın ikramı olan eşyaya saygıdır. Kıymet bilmektir. Horlama- mak, küçümsememek, ömrünü uzatmak için yardım etmektir.
İnsanın bu hürmeti 30-40 yıllık masasından, sehpasından, 15-20 yıllık eşarbından, çantasından belli olur; düşünceme göre.
Bir şeyi almak varlıklı
Bazı beyefendiler, kişisel öfke ve doyumsuzluk, daha doğrusu ülküler açısından doyumsuzluk yaşadığı durumlarda kibriti eline alıp hiç düşünmeden önüne ne çıkarsa tutuşturmaya hazır bir ruh hali içindeler.
Modern insan, kendini dünyadan fazlasıyla alacaklı hissediyor. Bu hâl, onun ruhunun yarasını kanatıyor. Gözlerindeki perdeler kalınlaşıyor. Göreceği varsa da göremiyor.
Yalnızca şehvet, doyumsuzluk, öfke, açgözlülük ve her anlamda aşırıya kaçma kapasitelerinin farkında olanlar; uygunsuz aşırılık potansiyellerini anlayıp kabul edenler, eylemlerini bir nizama getirip medenileştirmeyi seçebilirler.
''Kadınların garip bir aşk ve beğeni işareti olarak darbeler aldığı Persler ve Ruslar gibi bazı uluslar vardır. Gariptir ki Rus kadınları Jhon Barclarus'un dikkate değer bir anlatısında bildirdiği gibi hiçbir şeyden kocalarından sert yumruklar yedikleri zamanki kadar hoşlanıp zevk almazlar. Jhon adlı bir Alman Rusya'ya gitmişti, ülkeyi beğendi, oraya yerleşti ve Rus bir kadınla evlendi, kadını ok seviyordu ve ona her zaman her konuda nazik davranıyordu. Ama kadın hep bir doyumsuzluk ifadesi takınıyor, iç çekmeleriyle ve hüzünlü gözlerle dolaşıyordu. Kocası nedenini sorunca ''Pekala'' dedi kadın ''beni sevdiğin halde bunun hiçbir işaretini bana göstermiyorsun.'' Adam onu kucakladı, duygularını incitecek dikkatsizlikle ya da bilinçsize ne yaptığı söylemesi için yalvardı ve bağışlanmasını, bir daha asla yapmayacağını söyledi. ''Hiçbir şey istemiyorum'' oldu yanıt ''ama bizim ülkemizde adet olan şeyi- aşk simgesi olarak kırbacı istiyorum.'' Jordan adeti benimseyince kadın onu derinden sevmeye başladı.
İnsanın güneşin altında icat ettiği ya da hazır halde bulduğu varlık nedenlerinden hiçbiri bizi kemiren susuzluğu gideremez, bizim gücümüz kuvvetimiz için olduğu kadar doğanınkiler için de fazladır bu susuzluk. Zira içimizdeki her şey giderilmemek için doğmuştur; ve bu bilkuvve mevcudiyet dramı sonsuza dek yenilenmiş ifadesini kederde, dünyanın ve kalbin nesnesizliğine varlığımızın verdiği cevapta bulur.
Öyle ideal, amaç, hedef geç onları evlat geç.
Önce ezileceksin, hırslarının kurbanı olacaksın,
kıskançlık, doyumsuzluk derken başkalarını ezeceksin.
Yani anlıyor musun evlat işte insan budur, insan aşağılık bir varlıktır ve hepimizde bu aşağılıktan bir tutam vardır.
Şimdi sok o mantığını cebine.
Mutluluk fiziksel haz yoluyla erişilen yüksek bir canlılık duygusu, ya da psikolojik bir doyum yoluyla erişilen daha güvenli ve daha tam bir benlik duygusu olarak algılanabilir. Bu bir doyumsuzluk ya da yetersizlik halinden kurtuluş arayışıdır.