Bir dakika ver bana ne var ne yok bi dinle
Dün geceydi sahilimde tek dolaştım içkimizle
Çok karamsarım bugün damla akıtmam gerek
Kasımda yol gözüktü anne artık ayrılmam gerek
O benim her şeyimdi. Onsuz olamam. Dün varlığıyla yanımdaydı, beni zerreme kadar dolduruyordu. Bugün o yok; ama acısı benimle. Acısı da onun parçası. Bunu da kaybedersem, onu tümüyle yitirmiş olurum.
Ben şimdi saatlerimi üşengeçliğe ayarladım. Yarına üşeniyorum mesela o yüzden bugün dün. Yahut bira içmek çok yorucu geliyor sodayla sarhoş oluyorum. Üzerimi örtmektense üşümem lazım. Bunları düşünmemek için de mektup bekliyorum. Mektupta her şey yazacak. Ben okumayacağım tahmin edeceğim ama fazla da düşünmeyeceğim. Böyle böyle zaman lastik gibi uzayacak. Bir elimden bırakacağım yarın olacak dün.
''Bugün pazartesi
Dün pazardı
Belki evde kalıp balerin resimleri yaptın
Kulağında uzak bir piyano sesi
Belki neşeliydin
Belki düşüncen vardı
Belki de yağmur gibi inerken hatıralar
Herhangi bir köşe başında
Bana rastladın
Ben senin hayatına muhalif bir rüzgar gibi girdim...''
A. Gölpınarlı'nın yayımladığı rubailer en eski ve en inanılır kaynaklardan alınmadır. Bununla beraber bunlardan hangileri Hayyam'ın, hangileri Hayyamca başkalarının, kesin olarak söylenemez. Ne var ki Hayyam, o kadar herkesten başka, o kadar kendi olmuş ki onun adına ancak onun söyleyebileceği sözler söylenmiş. Bu arada birçok şairler kendilerinin söylemekten çekindikleri, yahut kendi adlarıyla inandırıcı olmaz sandıkları şeyleri Hayyam'a söyletmiş, Hayyam'ın ağzıyla kendi içlerini dökmüş olabilirler. Böylece Hayyam bir çok dereleri içip büyüyen, pembe üstüne pembe gele gele kızıllaşmış bir ırmak olmuş. Hemen bütün peygamberlerin başına gelen de bu değil mi? Sözlerini kendi yazmamış, hangi peygamberlerin sözlerine kimsenin bir şeyler katmadığını ileri sürülebilir? Biz daha dün ölen Atatürk'e bile neler söyletmiyoruz bugün.
Kitap Okumak, Hayatı Okumaktır…
Tanrım bana kitap dolu bir evle çiçek dolu bir bahçe ver.
(Konfüçyüs)
İyi kitaplar en gerçek dostlarımızdır.
(Francis Bacon)