Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
İbni Şirin dedi ki: — Ben dünyadan ötürü hiç kimseye haset etmedim. Zi­ra ben eğer cennet ehlinden isem başkasında haset etti­ğim hangi nimetin ne değeri olur. Yok, Allah korusun, eğer ben cehennem ehlinden isem dünyanın bütün nimetleri benim olsa bunun ne faydası var!..
‘… Dünyanın büyük hayatında bir değişiklik yaratmadıktan sonra bir ömür sürmenin faydası ne? Daha üzücü bir şey hayal edemiyorum. Neden bir anne kendi kendine, bu çocuğu hatasız yetiştirir, onu sever ve ilgilenirsem etrafındakilere keyif veren bir yaşam sürer ve böylece dünyayı değiştirmiş olurum demesin? Neden bir tohum eken bir çiftçi komşusuna, bugün ektiğim bu tohum birini besleyecek ve ben de dünyayı böyle değiştiriyorum demesin? -Bu felsefe Soytarı. Böyle şeyleri öğrenecek zamanım hiç olmadı. -Hayır Fitz, bu yaşam. Ve hiç kimsenin böyle şeyleri düşünmeyecek zamanı olmaz. Dünyadaki her yaratık bunu düşünmeli, kalbin her atışında. Aksi taktirde her sabah uyanmanın anlamı ne?’ 
Sayfa 308 - Alfa KitapKitabı okuyor
Reklam
Bir yerde, şeriat inceliklerinde laubali, üzerinden benlik kokuları gelen, velilik iddia edici ve karemet satıcı, gözü dünyada ve güya dünyanın ıslahında, usûlü telâş ve didinme ve gayesi isim ve şöhret, müritlerinin keyfiyeti yerine kemmiyetine düşkün birini gördünüz mü, rahatça hüküm mührünü basabilirsiniz: —Bu adam bir velî değil, ancak bir denîdir!! Artık bu ölçüleri dilediğinize tatbik edip hüküm kesmekte serbestsiniz.
Sayfa 206Kitabı okudu
SAİD NURSİ'NİN HRİSTİYANLAR HAKKINDAKİ GÖRÜŞLERİ
"Şiddet-i şefkat ve rikkatten (acımaktan), bu kışın şiddetli soğuğuyla beraber mânevî ve şiddetli bir soğuk ve musibet-i beşeriyeden bîçârelere gelen felaketler, heläketler, sefaletler, açlıklar, şiddetle rikkatime dokundu. Birden ihtar edildi ki: Böyle musibetlerde kâfir de olsa hakkında bir nevi merhamet ve mükâfat vardır ki, o
Sayfa 416Kitabı okudu
İmam-ı Rabbani hazretleri (kuddise sirruh) buyuruyor ki:
Yavrum! Bu, pek kötü olduğunu anladığın dünya, nedir biliyor musun? Dünya, seni, Allahü teâlâdan uzaklaştıran şeyler demektir. Kadın, çocuk, mal, rütbe, mevki düşüncesi, Allahü teâlâyı unutturacak kadar aşırı olursa, dünya olur. Çalgılar, oyunlar, faydasız, boş şeylerle vakit geçirmek, hep bunun için dünya demektir. Ahirete faydası olmayan ilimler, dersler de, hep dünyadir. Bunlar eğer Allahü teâlânın gösterdiği yerlerde kullanılmazsa yani insanlara hizmet etmek için kullanılmazsa, bunlarla uğraşmak, boşuna vakit öldürmek olur ve dünya olur. Bu bilgileri bütün derinliği ile, incelikleri ile okumak, yalnız başına işe yarasaydı, eski Yunan felsefecileri (ve günümüzdeki Avrupa’nın, Amerika’nın, Uzakdoğu’nun bilim adamlarını, uzmanlarını da bu gruba dahil edebiliriz.) saadet yolunu bulur, ahiretteki ebedi azaptan kurtulurlardı. Akıllı insan, ahiretin sonsuz kazancını dünyanın geçici kârı ile değiştirmez."
Sayfa 17
Çok derinlerimizde, sürekli, eksiklikliklerimizi ve sınırlarımızı düşünüyorsak, dünyanın tüm pozitif düşüncelerinin veya tüm mantarlarının faydası olmaz. Zira endişe, çok derinde kökleri olan bir görüştür. Endişe, çok sıkı çapalanmış ve aynı biçimde gerçekleşebilen bir inançtır.
Reklam
Süfyân-ı Sevrî hazretleri de zühdü ve zâhidi şöyle tarif eder: "Zühd, yamalı elbise giymek, arpa ekmeği yemek değil, dünyanın faydasız şeylerine gönül bağlamamak ve uzun emel sahibi olmamak- tır." 59 Yanındakiler kendisine, "Kişi hem zengin hem zâhid olabilir mi?" diye sorduklarında ise şöyle cevap vermiştir: "Evet, zâhid olabilir. Yeter ki herhangi bir bela- ya maruz kaldığında sabredebilsin, bir nimete nail olduğunda da şükredebilsin." 60 İşte böyle bir zühd, dünyada kalp ve beden rahatını, ahirette ise saadet ve nimetlere kavuşmayı temin eder. Bir hadiste zü- hdün fazileti ve faydası şöyle ifade edilmiştir: "Zühd, kalbe ve bedene rahatlık verir, dünyaya rağbet ise düşünce ve hüzün verir. "61
Evet! İnsanlardan bir kısmı vardır ki, hevâ-i nefsini ve Allah'ın düşmanı İblisi sever. Buna rağmen cehâlet ve al- datma hükmüyle zannederler ki, Allah'ın muhibbidirler. İşte bu gibiler öyle bir kimsedir ki, onda bu saydığımız alâmet- ler yoktur. Ve münafıklıktan, riyakârlık ve gösterişten do- layı o alâmetlere bürünür. Halbuki gayesi dünyanın acelece verilen nasibidir. O kötü âlimler, kötü okuyucular gibi nef- sinden olduğunun hilâfını gösterir. İşte bunlar yeryüzünde Allah'ın buğzettiği kimselerin tå kendileridir.
Düşe kalka yürüdüğümüz, dünyanın en işlek yollarından İstiklal Caddesi'nin taşlarını düzeltmekten aciz Türkiye'de iktidar, felaketlere ev sahipliği yapan Rusya ve Japonya'dan nükleer santral ihalecisi.
Televizyonlar, sanki bir program hazırlarken kendisine ilk olarak şunu sormayı mecbur tutan adamlar tarafından yönetiliyor: Hiç kimseye hiç bir faydası olmayan bir iş daha yapmalı ama nasıl? Gazete, televizyon, sosyal medya ve bilumum haber kaynağının çaldığı bu senfoniye; arkadaş, mahalle, çarşı, okul, komşu ve ev de hiç bir şey yapmazlarsa alkışlarıyla eşlik ediyorlar. İşte bu hengâmede kaynayıp gidiyor içimizdeki dünyanın gündemi. Kuşların ötüşünü duymuyorsak, güneşin doğuşunu seyretmek aklımıza gelmiyorsa, çiçeklerin kokusu sarhoş etmiyorsa bizi, bembeyaz karın adı kâbusa çıkmışsa, yağmurda kollarımızı açıp başımızı göğe tutmak aklımıza gelmiyorsa ve bu sebepten bize değil hep şehre yağıyorsa yağmurlar, bundandır. Bundandır alıp verdiğimiz her nefeste kalbimizin "Allah" demeyişine kahrolmayışımız.
Reklam
YEŞİL RENKLİ NAMUS GAZI OPERASI «Hasan Âli Yücel, bu hikâyeyi oyun olarak yazmamı önermişti. Hikâyemi Yücel'in anısına adıyorum.» Uvertür Dünyanın tarihi iki milyar dörtyüz milyon yıllık deniliyor. Benim bitmemiş tarihim, şimdilik elli yıllık. Kelebeğin tarihi bir günlük. * Arkeologlar yeraltında yeni bir kent buldular. Bu kentte birçok
Üstadları Menderes'i severler tabi...
Resmi ilanlar sistemi, Resmi İlanlar Kanunu'na dayatılarak yürütülen ve daha önce de değindiğimiz gibi bugün de içinden çıkılamayan bir baskı, daha doğrusu zehirli bir örümcek ağı sistemiydi. Dünyanın hiçbir demokrasisinde bunun eşi, benzeri yoktur. Bu şeytani bir zekanın buluşudur. Başlangıçta belki de sadece dar bir menfaat kombinasyonu
Sayfa 173 - Remzi Kitabevi
“‘Avnîyâ gerçi ölüm dünyede müşkil işdür Gamze-i dilber ile biz anı âsân iderüz” s. “Ey Avnî; her ne kadar ölüm dünyanın en zor işiyse de, biz onu sevgilinin gamzesi ile kolay hâle getirmekteyiz.”
Sayfa 260
Bir gün, "benim için şiir yazdın mı hiç" demiştin. Göstermiştim, "şu heves sensin, şu incinmiş gurur sen, şu utangaç aşk, şu Posta caddesi'ndeki daktilo sesi, çocukların okul dönüşü sevinci sen." Kuşkuyla bakmıştın yüzüme. Kirpiklerim içime dökülüvermişti. Susarak büyümüş iki çocuktuk biz, kendisini sevmeyi bilmeyen. Yanımızda birisi olmadan sevincimizden utanırdık. Kaç hayat evimizde bizden çok soluk aldı. Sonra harfler girdi yoksulluğumuza. Sonra dünyanın bütün mazlumları. Elimde başkalarının rüyası, bir var oluş acısıydım önünde. Yazmaya, okumaya ayırdığım zamanlar senin de zamanlarındı. "Tenha gezen evliyam" dedim. "Ben gittim harf harf dağıldım / Sen tamamladın cümlemi."
1.411 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.