Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Hayatın oluşumu veya kendiliğinden gelişip büyümesi, canlıda bir çeşit şuur-altına dönüşen bir duygulanma hâlini sürekli olarak tanzim eder.
"Düşüncem, ben'den başka bir şey değil: Bu yüzden duramıyorum.Düşündüğüm için var oluyorum... ve düşünmekten alıkoyamıyorum kendimi.Şu anda bile var olmaktaysam-ki korkunç- bunun nedeni var olmaktan korkmamdır. Özlediğim hiçlikten kendimi çekip alan benim. Nefret ya da var olma tiksintisi, kendimi var etme, varoluşun içine oturtma biçimlerinden başka şey değil. Düşünceler, büyük bir baş dönmesi gibi ardımda doğuyor, başımın arkasında doğduklarını hissediyorum... Karşı durmazsam, önüme geçiyorlar, gözlerimin arasına geliyorlar. Çoğu kere karşı koyamıyorum, düşünce büyüdükçe büyüyor ve birden sınırsızlaşarak, tepeden tırnağa dolduruyor beni, var oluşumu yeniliyor.
Reklam
Doğa bilimlerinden yola çıkacağımıza göre, belki burada bilimin ne olduğunu kısaca belirtmekte yarar vardır. Bugün ekseri doğa bilimcilerin üzerinde anlaştıkları en yalın ve tatminkar bilim tanımını Karl Popper vermiştir. Popper'e göre bilim, kuramsal ifadeleri, gözlem raporlarını oluşturan ifadelerleyanlışlanabilecek bir düşünce sistemidir.
Sayfa 36 - 1. Bölüm: Doğa Bilimleri Açısından Özgürlük ve Tarih Kavramları - IIKitabı okudu
İnsan, zihnî yapısının oluşum sürecinin her basa­mağında, hatta ömür boyu sü­ren tahsil hayatının farklı merhalelerinde farklı dü­şünüp, farklı değerlendirme­lerde bulunabilir. Bu, gayet tabiîdir. Zihnî yapının sürekli oluşumu içinde farklı düşün­me ve değerlendirmelere, fi­kir değiştirmelere tabiî olarak bakılabilirse de, tabiî olmayan bir şey vardır ki, o da, kişinin her merhaleyi nihaî merhale sanma gafletine düşmesi ve o merhaledeki görüş ve düşün­celerini mutlak doğru olarak iddia ve takdim etmesidir. İnsanların düştüğü en önemli hatalardan biri de budur. Zih­ninde sürekli yanlış düşünme kalıpları, yani yanlış ölçüler birikmiş ve sürekli öğrenme merhalelerinde bulunan bir insanın kendi görüşlerini mut­lak doğru olarak takdimi, ki­şiyi yeni şeyler öğrenmekten birbaşa alıkoyar.
430 syf.
·
Puan vermedi
·
9 günde okudu
İlk incelemem olduğunu belirtmek istiyorum.Yazarin diğer kitaplarını da okuduğum için yazarin kalemine ve konu işleyişine az çok hakimim,bundan dolayı ilk inceleme tercihim bu yönde oldu.oncelike kitapta yazarın diğer kitaplarinda olduğu gibi, birden fazla kuşak göze çarpıyor.kusaklarin benzerlikleri ve yadsınamayacak gerçekliği; toplumda
Bin Muhteşem Güneş
Bin Muhteşem GüneşKhaled Hosseini · Everest Yayınları · 2020100,5bin okunma
Devrimci hareket içinde, erkekler için düzenlenecek feminist bilinç yükseltme grupları da en az kadın gruplan kadar önemlidir. Eğer erkeklerin, gerek erkek çocuklarına gerekse yetişkin erkeklere, cinsiyetçiliği ve bunun nasıl dönüştürülebileceğini anlatan bilinç yükseltme grupları olsaydı, kitle medyasının feminist hareketi erkek düşmanlığı olarak
Sayfa 19 - bgst yayınları
Reklam
Pupa Hava, fantastik öykü ( 3. Kısım )
Düşünce farklılıkları olsa bile orada yaşayan insanlar bağlılık duygusunu güçlü bir şekilde koruyorlardı. “Kapitalizmden uzakta yaşamak sevindirici bir şeydir” düşüncesini oradaki tüm insanlar paylaşıyorlardı. Düşünce şekilleri ve renkleri pek uyuşmasa bile omuz omuza vermedikleri sürece hayatta kalamayacakları anlayışını çok iyi geliştirmişlerdi.
160 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
16 günde okudu
#descartes ; othello sendromu boyutuna ulaşan kıskançlık duygusunu, yumuşak kalpli, şefkatli, iyilik ve hayırsever, minnet, merhamet, kaba, katı, sert ve kırıcı davranışları, narsistliği ruhta oluşumu ve anatomide doğuşunu detaylandırmış. İlk sayfalarda konunun ne olduğunu kavrayabilme biraz zor olsada yirminci sayfadan sonra okurun, duyguların kendi anatomisindeki çıkış nedenlerini ve etkilerinin oluşturduğu değişiklikleri sorgulatması müthiş. Hazların ruhtan bedene sirayetiyle duyguların tutkuya evrilmesinin insandaki heyecan duygusunu oluşturduğundaki duygu değişiminden, düşüncelerin beden dilindeki yansımalarına kadar ruh ve bedenin uyumlu bir biçimde bütünlüğü, insan karakterini ve erdemini çeşitli biçimlerde aşama aşama işlemiş. 1943 yılında Descartes, Herford Abbey Prensesi Abbess ile ahlaki sorunları, mutluluğun doğası, tutkuları ve tutkuları bastırmak için yaratılan ahlak üzerine mektuplaşmış. Hukukçu René Descartes; Tanrı'nın var olduğu ve özgür irade savunucusu, akıl ve beden arasındaki uyumu formüle etmiş, doğada insanı araştırmış. Bilgi edinmede duygulara güvenilmeyeceğini savunmuş, cebir ve geometri teorilerine getirdiği yenilikler sebebi ile büyük matematikçiler arasında yerini almış. Fransız filozofun, alt metni ruh-beden birliği olan, üç bölümden oluşan ve ikiyüzoniki adet madde şeklindeki eseri #ruhuntutkuları tavsiyemdir.
Ruhun Tutkuları
Ruhun TutkularıRené Descartes · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 20201,193 okunma
144 syf.
8/10 puan verdi
·
Beğendi
·
7 günde okudu
Yazar Virginia Woolf’un eserlerinden yola çıkarak bir kurgu yaratmıştır. Woolf bir grup öğrenciye yazarlık dersi vermektedir, orada sunduğu önerileri aşağıda derledim. “Bir roman yazarının en temel tutkusu, olabildiğince bilinci dışına çıkarmaktır.” Mantıklı düşünmeyi bırakın yani. Bir trans haline girin ve sadece yazın. “Öğrencilerinin
Virginia Woolf'tan Yazarlık Dersleri
Virginia Woolf'tan Yazarlık DersleriDanell Jones · Timaş Yayınları · 2020332 okunma
"Kapalı gözleriyle halklarının nöbetini tutan bu uykulu devlet, gerçek anlamda sertlik ve zorbalık rejimi bunalımları da geçirmekteydi; ipin ucunu her kaçırışında ve hiçbir çare bulamayışında durum böyle oluyordu. O zaman devlet, polis önlemleriyle, savcılıkla ve mutlakıyetçi düzenlemelerle işe karışıyor, ama hemen biraz sonra karşılaştığı büyük direnişten korkup geriye çekiliyor ve kendi organlarını yadsıyordu... bu devletin ruhu, iradedışı bir mutlakıyetçilik diye adlandırılabilir; çünkü bu devlet, nasıl yapılacağını bilseydi, aslında demokratik davranmayı isterdi. Ama kimdi bu devlet? Ona kendi içersinde dokusunu kanının gücüyle hep tazeleyebileceği bir iskelet sağlayabilecek, bir bütün oluşturan bir ulusun ya da gönüllü bir araya gelmiş uluslar topluluğunun taşıyıcılığından yoksundu, sivil toplumda oluşabilecek ve, herhangi bir sorun bağlamında belli bir güç kazandığında devlete girebilecek herhangi bir ruhtan beslenmiyordu; memur kitlesinin yeteneğine ve bazı başarılı işlere karşın, aslında bu devletin beyni yoktu, çünkü merkezi irade ve düşünce oluşumu eksikti. Anonim bir yönetim organizmasıydı; aslında bir hayaletti, yasal etkilerin eksikliği yüzünden yasal olmayan etkilerin egemenliği altına girmiş maddeden yoksun bir biçimdi..."
Reklam
200 syf.
6/10 puan verdi
·
6 günde okudu
**(Bol bol spoi içerir)** Bu tür eserleri okumak kolay değildir, fakat insanın zihnini en çok geliştirenin de bu tür olduğunu düşünüyorum. Eser sabır istiyor bitirebilmek için, başlarda daha da sıkıcıydı fakat sonradan biraz daha kendine geldi... İnsanın aslında ne yaptığını, yapabileceğini kestiremediğini, ilerde Fransız dilinin popülerlik kazanacağını, Fransızlara övüp yer yer de sert eleştiri yapmaktan da çekinmemiş yazar. En sert cümleleri İngiliz diline yaptığını sanıyorum.... Bir hayli yerden yere vurmuş... Ne kadar haklı tartışılır.... Eserin bazı yerlerinde, insanı 'amacına giden her yol mübahtır' prensibeyle hareket ettiğini, amaç için insanın tuzaklar kurması ve çirkinleşmesinin gerekliliğini dile getirmiştir.... Din alanında ise, çok ama çok az az haklılık payı olmasıyla birlikte, çok yanlış ve çelişkili ifadeler kullandığını görüyoruz... ................Keyifli Okumalar Dilerim...................
Düşünce Oluşumu
Düşünce OluşumuRemy De Gourmont · Sayfa Yayınları · 201172 okunma
...dilimizi ve edebiyatımızı gittikçe terk etmektedirler.
Sayfa 197 - Sayfa YayınlarıKitabı okudu
...hiçbir şey mahvolmaktan yakasını kurtaramayacaktır.
Sayfa 193 - Sayfa YayınlarıKitabı okudu
Hayırseverlik bir tür reklâm olmuştur.
Sayfa 179 - Sayfa YayınlarıKitabı okudu
...bizzat kendi tarafımdan kıskıvrak bağlanmış bulunuyorum.
Sayfa 169 - Sayfa YayınlarıKitabı okudu
1.046 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.