Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Yunus Emre'nin tekkeye eğri odun sokmamasını düşünelim. Bu görev, başta eğri odun sokmama işi değildi. Yalnızca odun getirme göreviydi. Fakat o, bir zaman sonra tekkeye eğri odun sokmak istemedi. Kendisinden beklenenin üzerinde, özel bir şey yaptı: Hizmetini güzelleştirdi. Bu da Cenab-ı Hakk'ın özel bazı lütufları için bir çekim oluşturdu.
Sayfa 102
56 syf.
8/10 puan verdi
·
5 saatte okudu
Küçük Kara Balık.... özgür olmak isteyen herkesin bazı bedeller ödemek zorunda olduğu kadar, kararlı olması gerektiğini de hatırlatmaya devam ediyor.... böyle yazıyor kitabın arka kapağında.... Şimdi düşünelim? Başka dünyaları hiç tanıdınız mı? Engellere baş kaldırıp, içinizde yaşıyan o düşüncelerin peşinden hiç gittiniz mi? Ne diyor Küçük Kara Balık zaten yaşamın sonu var, bu kaçınılmaz, önemi olan senin başkalarının hayatındaki anlamın, dokunuşun... Her kitleye, her yaşa elbette sesleniyor bu ufacık masal kitabı.... Neden İran da yasaklanmış peki? Bu ufacık, dondurma künefe gibi eser :-)) okuyunca anlayacaksınız....aksi takdirde uyuyan biri uykusuzluğu nerden bilecek? Uyanmak gerekiyor, uyandığında artık uyumayacaksın!!! ..........Herkese Keyifli Okumalar Dilerim...........
Küçük Kara Balık
Küçük Kara BalıkSamed Behrengi · Kapra Yayınları · 202030,9bin okunma
Reklam
Bu sabah hava berrak bu sabah her şey billurdan gibi. Gök masmavi bu sabah Güzel şeyler düşünelim diye Yemyeşil oluvermiş ağaçlar Cahit Sıtkı Tarancı
Bu sabah hava berrak bu sabah her şey billurdan gibi. Gök masmavi bu sabah Güzel şeyler düşünelim diye Yemyeşil oluvermiş ağaçlar
Cahit Sıtkı Tarancı
Cahit Sıtkı Tarancı
Bu sabah hava berrak Bu sabah her şey billurdan gibi. Gök masmavi bu sabah Güzel şeyler düşünelim diye Yemyeşil oluvermiş ağaçlar..
Cahit Sıtkı Tarancı
Cahit Sıtkı Tarancı
Mehmet Şevket Eygi'nin eğitimle ilgili açık mektubu Gazeteci yazar Mehmet Şevket Eygi, 2018 yılında kaleme aldığı yazıda dönemin Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk'a bir açık mektup yayımlamış, Türkiye'deki eğitim sistemiyle ilgili önemli bilgiler paylaşmıştı. 2019'da hayatını kaybeden Eygi'nin mektubunun değerinin bugün de
Reklam
122 syf.
7/10 puan verdi
·
Beğendi
Merhabalar kitapsevenherkes ailesi bugün size kişisel gelişim kitaplarını sevmeyenler için sevebileceğiniz bir kişisel gelişim kitabı ile geldim. Hayatı daha iyi, güzel yaşamak için bu 4 maddeyi hayatımıza geçirelim. Kendimizle 4 anlaşma yapalım. 1- Söz büyüdür. 2- Hiçbir şeyi kişisel alma. 3- Varsayımda bulunma. 4- Yapabildiğinin en iyisini
Dört Anlaşma
Dört AnlaşmaDon Miguel Ruiz · Ötesi Yayıncılık · 202311bin okunma
Doğru eşi (veya eşleri) bulup onlarla üre­menin arkasındaki evrimsel baskı, cinsel arzularımız ve tavır­larımız şeklinde tezahür eder. Tüm kültürlerin kadınlarında kum saati vücut biçimi tercihinin nedeni, doğanın bizi doğur­ganlığa, sağlıklı ve uygun özelliklere itmesidir. Kim derdi ki, bir erkeğin kokusunu çekici bulan kadın, aslında bu erkeğin bağışıklık sisteminin önemli bir parçası olan akyuvar antije­ninin kokusundan etkileniyor? Bu erkek bir de diğer kardeş­lerinden daha esmerse, daha da çekici hale gelecektir; çünkü daha çok pigment sahibi olmak, UV güneş ışınlarının folat seviyesini düşürmesini önlemeye yardımcı olur ve bu da daha iyi spermler anlamına gelir. Ya da şunu düşünelim; erkeklerde homoseksüellikle genetik arasında bir bağ varsa, bu gen he­teroseksüel kadınların erkeklerden etkilenmesini sağlayan ve daha çok üremelerine neden olan gen olabilir.
"Tarihin garip bir mantığı vardır Ali Komiserim. Elbette bu mantığın pek adil olduğu söylenemez. Ama şöyle düşünelim: Eğer Teodora'nın yönlendirmesiyle Jüstinyen Nika ayaklanmasını bastırmasaydı, Konstantinopolis'te bu kadar büyük değişiklikler yapılamazdı. Mesela bugünkü Ayasofya kurulamazdı." Bu konulara ilgim olduğunu fark ettiğinden olsa gerek bana döndü. “Günümüzdeki Ayasofya'nın tapınağın üçüncü yapımı olduğunu biliyor muydunuz Başkomiserim? Evet, ilki son halinden yaklaşık iki yüz yıl önce yapılan bir kiliseydi. Ahşap çatılı bir mabet. Zaten o dönemki adı da Büyük Kilise'ydi. Elli küsur yıl sonra bu kilise yanınca, şu kara surlarını yaptıran imparator var ya, II. Teodosius... İşte onun zamanında ikinci bina inşa edildi. O yapı da Nika isyanında yakılınca Jüstinyen günümüzün muhteşem Ayasofya'sını yaptırdı."
Sayfa 364
Onda bir şey sevgilileşiyor, bu kızda her şey ağır ağır kusursuzlaşıyordu. Bir gün artık o hale geldi ki onsuz her şey, yalnız her şeydir. Artık ne masallar masaldır. Ne hikâyeler hikâye. Öyle bir dünya düşünelim ki hiçbir şairi yoktur. Öyle bir memleket düşünelim ki, müzik yasak edilmiştir. Meyhanelerin şarabı sirkeleşmiştir.
Reklam
Aslında organlarımızın hiyerarşik pozisyonlarını ve ünlülük durumlarını kitabın ilerleyen bölümlerinde uzun uzun inceleyeceğiz. Ama başlangıç sorumuza tekrar geri dönelim. Tam olarak neyiz? Birbirine hiç benzemeyen bir grup organın bir araya gelerek oluşturduğu bir yapı mıyız sadece? Burada sizi, "sen" yapan ve geri kalan insanlardan ayıran tam olarak nedir? Sormak istediğim soruyu örneklerle açarsak daha iyi anlaşılacağına inanıyorum. Konuyla ilgili olanlar bilir, organ nakli oldukça zor bir süreçtir ve "doku uyumu" gibi birçok hassas koşulun titiz bir şekilde yerine getirilmesi gerekir. Ama varsayalım ki böyle bir sorun yok ve organlarımızı çok rahat bir şekilde birbirimizle değiştirebiliyoruz. Bu durumda sizin karaciğerinizi çıkarıp yerine üst komşunuzun karaciğerini koyduk diyelim. Sonuç ne olur? Yine aynı kişi misinizdir yoksa artık değişmiş misinizdir? Hatta devam edelim. İlkokul arkadaşınızın ince bağırsağını alıp kendi ince bağırsağınızı ona taktığınızı düşünelim. Şimdi bir şey değişir mi? Ya da şöyle soralım; nihayetinde kendi kimliğinizi koruyarak vücudunuzdaki yapıların ne kadarını değiştirebilirsiniz?
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.