Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
El Etek Çekme
…Zira şüphelerine bir cevap ve ümitsizliklerinden bir kaçış bulmaya burun büken herkes gibi, sen de kendini asmak için doğmuşsun."
Sayfa 155Kitabı okudu
Benden büyük bir beyle konuşmaya başladıktan iki gün sonra onun savunması...
(Yaşımı, yıpranmışlığımı, hele korkumu anlamaya çalış; sonra unutma ki sen gençsin, taptazesin, gözü peksin; oysa benim korkum, gün geçtikçe artıyor, dünyadan el etek çekme anlamına geldiği için artıyor baskısı bu korkunun, baskı arttıkça da korku büyüyor. Ama senin gözüpekliğin ileri atılmayı sağlıyor sana, bu yüzden azalıyor baskısı, gözüpekliğin artıyor.)
Reklam
Acının demir dişleri kendi üzerine kapanmaya vakit bulamadan, dünyadan alabildiği kadar tat almaya çalışmak istiyordu. Aşkın öğütlediği buydu! Hoşgörüsüz dünyadan el etek çekme tasarısını kurmakla geçirdiği sayısız yalnızlık aylarına rağmen, aşkın öğüdünün er-geç galip geleceğini sezinliyordu.
Sayfa 224 - 225 Amaç Temel Yayınları, 1987. Çeviri:Suna GülerKitabı okudu
Dervişlik (dünyadan el etek çekme anlamında kullanıldığı zaman) müslümanın alçalması demektir. İslâm, Hz. İsa’dan Hz. Muhammed’e doğru ilerleme demektir. Derviş ise tam tersine Hz. Muhamrned’den Hz. İsa’ya dönüşü ifade eder.
Sayfa 263 - YarınKitabı okudu
Dindarlığı dünyadan el etek çekme, riyazet ve asık suratlılık olarak gören zihniyet dinin insana dair olduğu gerçeğini ıskalıyor.
Dindarlığı dünyadan bir tür el etek çekme, riyazet ve asık suratlık olarak gören zihniyet dinin insana dair olduğu gerçeğini ıskalıyor.Pek çok insan dindarlığını,ruha daha fazla ıstırap vermek üzere kurgulayabiliyor.
Reklam
Islam tarihinde sade yaşama yönelik tekelci vurgu, dünyadan el etek çekme veya sapık, anlamsız ve amaçsız zühde eğilim gösterme; en iyi, en ilerici Müslümanın en gerici olma sebebi oldu !
"Kur'ân-ı Kerim'de dünyadan el-etek çekme hoş karşılanmamış, dünya-âhiret dengesi vurgulanmıştır; *İnsanın ahirete hazırlanırken dünya nimetlerinden nasip almayı da unutmaması gerektiği* belirtilmiştir".
Sayfa 134Kitabı okudu
Kafka'nın bilinmeyen günahların cezası ve kefareti olarak giderek yoğunlaşan bir biçimde kendine uyguladığı dünya nimetlerinden el etek çekme disiplini, uygun karşılanmayan dürtüleri bastırmaya yaradı, ama sonuçta bu disiplinin kendisi öç alırcasına tahrip edici bir nitelik aldı. Kafka'nın belirli yiyecekleri yemeyişinden kendini zorladığı açlık diyetine geçişinde giderek artan bir vahşet öğesi vardı; ölümüne yol açan hastalığının -gırtlak veremi- yutmayı olanaksızlaştırması yüzünden bir bakıma gerçekten açlıktan ölmesi, bu diyete acıklı bir ironi yükledi. Bir koşer kasabın torununun -görünürde pratik nedenlerle başlayıp sonradan da ahlaki ilke olarak vejetaryen olması, kesinlikle rastlantısal değildir. Ama Kafka işi daha da ileri götürdü. Sofu ataları gibi dinsel kurallara tümüyle uymaya yöneldi, ama büyük bir farkla: Kaşrut ya da Yahudi beslenme kurallarına uyulması, bireyle cemaat arasında bir bağ kurarken, Kafka'nın uyguladığı ritüeller onu cemaatten tamamen kopardı ve sadece atalardan kalma geleneklere değil, kendi ailesine bile yabancılaşmasına neden oldu. Topluluk içinde "geviş getirmek" tuhaf kaçtığı için, zamanla yemeklerini tek başına yeme alışkanlığını geliştirdi ve bir başkasının karşısında yemek yemekten nefret etti.
Sayfa 127 - Can Yayınları, Coetzee’nin mektubundan, Ernst Pawel, The Nightmare of Reason: A Life of Franz KafkaKitabı okuyor
Bu dünyadan el etek çekme adıyla öyle bir sonuç doğuyor ki; ilahî nimetler ve memleket nimetleri gibi bütün nimetler züğürtlere, haylazlara, murdarlara ve gayri Müslimlere kalıyor
Reklam
Dünyaya yüz çevirip insanlardan uzaklaşarak münzevi bir hayat sürmenin daha dindarca bir tutum olduğunu düşünen pek çok insana rastlamak mümkündür. Halbuki müttaki olmakla zahidāne bir hayat arasında önemli bir fark bulunduğunu gözden uzak tutmamak gerekir. Hıristiyan keşişlerinde görüldüğü gibi dünyadan tamamen el etek çekme ve toplumdan soyutlanma anlamında bir zühd, Allah Resülü'nce tasvip edilmemiş, bu eğilimi taşıyan bazı arkadaşları da onun tarafından uyarılmıştır. Çünkü o, dünyaya da ahirete de layık olduğu değeri veren, ashabına da bu yolda rehberlik eden bir önderdi. Nitekim bir hadisinde, "Dünyada zahid olmak, helal olan şeyleri (kendine) haram kılmak ve malı bir tarafa bırakıp atmak değildir. Dünyada zahid olmanın gerçek anlamı, sahibi olduğun şeyleri Allah'ın sahip olduğu (ve vaat ettiği) şeylerden daha çok itimat edilmeye layık görmemen ve başına bir musibet geldiğinde -kalıcı bir musibet dahi olsa- ondan elde edeceğin sevabı daha fazla arzular olmandır." Dolayısıyla Allah'ın dostu yani velisi olmak için, toplumdan ve Cenab-ı Hakk'ın helal kıldığı dünya nimetlerinden, mahrum kalmadan ailevi ve toplumsal sorumlulukları yerine getirerek iman ve salih amel ikilisine sarılma kararlılığını tercih etmek esastır. Zira Cenab-ı Hak, dostluğuna hak kazanabilmesi için kişide iman ve takvadan başka şart aramamaktadır. Çünkü Peygamber Efendimizin ifadesiyle, "Allah, insanların suretlerine ve mallarına değil, kalplerine ve amellerine bakar. "
Sayfa 119Kitabı okudu
Müslümanlarla Hristiyanlar arasındaki coğrafi yakınlaşma zamanla zühd eğilimli müslümanlarla,rahipler arasında inanç ve yaşantı yakınlaşmasına da yol açar.Sûfîler,rahiplerden sûfî adının türetildiği yün elbise ve daha başka unsurları benimseyip almışlardır.Bunlar arasında kuşak bağlama,sûkût orucu,dünyadan el etek çekme,hûlûl inanç ve uygulamaları yer alır.Hatta hristiyanların,sufileri,dolayısıyla tasavvufu etkilemesini göstermesi açısından,ruhbanların barındıkları binaların işlevini üstlenen tekkenin ilk defa bir hristiyan emiri tarafından yapılarak sufilere bağışlandığını tespit etmekteyiz.
Bir kez daha bir gerçeklikle karşı karșıya geldim, ama anlamına varamadım. Kaybolduğumu sanmiştim, umutsuzluğun dibine vurdum sanmıştım. Her seyden el etek çekme arzum kabul edilince de huzuru tattım sanmıştim. Böyle zamanlarda insan kendini bulur ve kendi kendinin arkadaşı oluverir.
Sayfa 137Kitabı okudu
..var denemeyecek bir var­ olma, dünyadan el-etek çekme hakkı.
245 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.