"Aşk, bir bedende iki kişi."
“Ey aşk...! bir mucize gerçekleştir şimdi
Şapkandan bir kumru havalansın
Bana öyle büyük ki bu kalp,
Gelsin yüreğime yuvalansın”
Kitabı okurken sımsıcak bir yürek buldum. Yaşam kavgasının molalarında, sıcacık bir poğaça, buğusu üstünde demli bir çay, sevgi ve vefayla beslenmiş hoş bir muhabbet, zifiri
Okumak Ve Tüketmek-1
Hangi kitabı, neden, nasıl, ne sürede okumalıyız soruları, her birimizin zaman zaman zihninde gezinen sorulardır. Çoğumuz tam anlamıyla aç kurtlarız. Hem o kadar açız ki, elimizden gelse, sürahiden süt döker gibi, kafatasımızı açıp içine kitapları aktaracağız. Ama bu mümkün olmadığı için, biz de bari gözümüzü doyuralım diye
Didem Madak'ın okuduğum ikinci kitabı, şairin kalemiyle
Grapon Kâğıtları kitabı ile tanışıp sevmiştim zaten ama bu kitabını daha çok sevdim.
"Ah dedim sonra
Ah!"
Didem Madak yüreğinden kopan bir Ah'la, şiirlerinin her dizesiyle okurun yüreğine
"Şiir, sözcüklerle güzel biçimler kurmak sanatıdır. Hangi sözcük, hangi sözcükle yan yana geldiğinde nasıl bir ışık ortaya çıkar? Bunu bilmek gerek."
-Cahit Sıtkı Tarancı
"Şiir duygulardan değil, sözcüklerden doğar." diyor Mallerme, "Şiir, kelimelerle yapılan bestedir." diyor Yahya Kemal. Cahit Külebi ise
Kitabı ilk açtığımda aklıma bir cümle takıldı nereden estiyse “Birini son görüşünüzden daha acı olan şey onu bir daha göremeyecek olmanızdır.” Kitap başladı bu cümle bitti bu cümle.
"Var Eden’in adıyla insanlığa inen Nur
Bir gece yansıyınca kente Sibir dağından
Toprağı kirlerinden arındırır bir Yağmur"
Benimle birlikteliği ayı bulan
"Saat 19 Haberlerinde Taylan Özgür'ü vurdular
Bütün yanaklarım sapsarı"
Başka bir alıntı ile başlayacaktım incelemeye lakin bu dizeleri okuduktan sonra Taylan Özgür'ü anarak başlamak istedim. Kendisi 68 öğrenci kuşağının ilk faili meçhul cinayetlerinden birine kurban giden öğrenci liderlerinden biridir. Ablası Hale Kıyıcı ile yapılan
“Sana kalbimi yollamak isterdim, ama kalbim bende değil ki! Ben, hicranınla inleyen bir rebap. Baktım, göğsümde senin kalbin çarpıyor. Onu yollayamam.”
Ankara da yapılacak listesine Cebeci İstasyonu'na giderek bu şiiri okumayı eklemelisiniz.Üstadın en sevdiğim şiiri...
Şiirlerin kalbinde uyuyan hikâyeler vardır. Bazıları şairi hayattayken
YouTube kitap kanalımda Kuzgun kitabını önerip en sevdiğim şiirlerden bahsettim: ytbe.one/ZHFew7sBSeE
Şiir incelemek zor iş. Yazarken şair akla karayı seçer ama biz geliriz 15 dakikada şiiri bitiriveririz, sonrasında da o şiir hayatımızdan bir kuş gibi uçar gider. Peki, o şiiri korkutup kaçırmadan önce duygu dallarımızda nasıl
Bir aralık Atatürk'ün etrafında bütün gençleri toplanmış görüyorum.
Bir ağabey gibi konuşuyor ve mevzuu edebiyat...
Fikret'e hayranlığını anlatıyor.
-Onu biz mektep sıralarında okurduk. Ondaki heybet ondaki vakur
ahenk hiç bir şairimizde yok! diyor.
Sonra gençlerden Fikret'in bir şiirini istiyor. Herkes susuyor ve
Ata'sına sevgi ile bakıyor:
-Bilmiyor musunuz? Ah belki yarınızdan fazlası onun bir tek mısraını
olsun bileniniz vardır. Fakat çekiniyorsunuz. Niçin çekmiyorsunuz?
Hayır, işte ben aranızda sizinle beraberim. Beni aranızda addetmiyormusunuz?
Bir genç gür bir sesle
-Ben Ferda'sını söyleyebilirim Atam! Atatürk'ün yüzünde tatlı çizgiler belirdi.
-Ferda'yı mı? Ah delikanlı benim en çok sevdiğim şiirdir o... Onu
sana söyletmeyeceğim. Kendim söyleyeceğim. Ve Atatürk gür bir sesle
gençlerin yüzüne bakarak okumaya başladı.
"...Camus'un günlüğüne not ettiği, 'Ölümüm bile tartışma konusu olacak. Oysa, bugün en derinden arzu ettiğim şey, sevdiğim insanların huzurunu bozmayacak, sessiz bir ölümdür.' cümlesi manidar."
Öncelikle bu kitabı yorumlamanın haddime düşmediğini düşünüyorum. Her bir satırı bitmesin diye ince ince okudum resmen. O kadar etkilendim ki her şiirden. Özellikle kitabın orta sayfalarında yer alan Cemal Süreya'nın incelemesi ve son sayfalardaki Ahmed Arif röportajı okurken en keyif aldığım kısımlardan biriydi.
Buraya bu kitapta okuduğum ve en sevdiğim şiirleri bırakacağım. Sonrasında da kitabın orta sayfalarındaki Cemal Süreya incelemesinden en etkilendiğim kısmı bırakacağım. Sanırım tüm bunların hepsi kitabı anlatmaya yetecektir.
- Bu kitapta en çok sevdiğim şiirler;
*Unutamadığım
*Anadolu
*Leylim-Leylim
*Hasretinden Prangalar Eskittim
*Yurdum Benim Şahdamarım
*Kara Sevda
"Hasretinden Prangalar Eskittim: Yaşsız bir şiirdir Ahmed Arif'in şiiri. Günün değil, çağın değil, çağların 'aktüalitesi'yle doludur." -Cemal Süreya
"O bizi dünyanın kötü şekilde hayal kırıklığına uğrattığı, normalde bizi ayakta tutan duygularımızın yanılsamalarına yenilip içine düştüğümüz karanlıkları çok iyi anlayan bir arkadaşa ihtiyacımız olduğu zamanlarda yönelebileceğimiz, onları dağıtacak az sayıdaki filozoftan biridir."
Bundan tam 205 yıl önce bugün dünyaya gelen Søren
Bize uçmayı anımsatıyor adeta Füruğ Ferruhzad bu kitabıyla birlikte. Ölümü anlatıyor, yalnızlığı, büyümeyi, toplumu ve hatta düşlerini. Kitabın konusu neden bu kadar geniş diye soracak olursanız, başlığa bakmanız yeterli: Yeryüzü Âyetleri. Yeryüzüne dair her şey, bize dair her şey. Şiirin önemini vurgulamak içinse: "Benim için en önemli şey
Uzun bir şiirdir “Göçebe”. Bir yılda yazabilmiştim. Maliye Müfettişi olarak göreve gittiğim Kars’ta ve Ağrı’da gövdesini kurmuş, daha sonra 1962’de Paris’te tamamlamıştım.