Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Alışveriş
Keşfet
Kitaplar
Yazarlar
Okurlar
1000Kitap Android UygulamasıÜCRETSİZ – Google Play'den indirin
1000Kitap iOS UygulamasıÜCRETSİZ – App Store'dan alın
ŞartlarGizlilikTopluluk KurallarıHakkımızdaReklam VerinİletişimKütüphanecilerDizinlerÇerez Politikası
©2024 · 1000Kitap Web Uygulaması · 2.36.27
KUŞKESEN’E DAİR
Kuşkesen, Yücel Öztürk’ün Ötüken’den (İstanbul-2021) çıkan, yedi hikaye, doksan altı sayfadan oluşan son hikaye kitabı. Kitap ismini ikinci hikayeden alıyor. “Kuşkesen” ismi kuşları kesen yani öldüren anlamını çağrıştırıyor ilk okunduğunda fakat öyle değil. Kuşkesen, tahtadan kuşlar yapmak demek. “Neden kağıttan değil, kumaştan
Ana karakter Anton’un intiharı ile başlayan ve son sayfasına kadar (abartmıyorum kitabın son sayfasına kadar) neden intihar ettiğini anlamadığım imkansız bir aşkın romanı.ODTÜ’de Felsefe Bölümü öğretim görevlisi 42 yaşında,evli ve iki çocuk annesi Lindsey ile,kendisinden 19 yaş küçük öğrencisi,Ermeni karakter Anton’un aşkı bu…Evet imkansız aşk ölüme sürükleyebilir yalın bakışla ama kurgu,tarih ve mekanlar arası gezdikçe hiç akla gelmeyen bir sebebe dayanacak emin olun 🙈
Lindsey’in ağzından akıyor kitap.
Lindsey,Anton’un intiharından sonra geriye bıraktığı defterleri okumaya başladığında daha ilk bölümlerde hızla ilişkiler ağının içine çekiliyorsunuz. Okudukça hem o aşka şahitlik ediyorsunuz hem de zaman içinde geri ileri gidişlerle ilginç kişi ve olay örgüsü çıkıyor karşınıza.
Tarihi ve tarihin içindekilerini büyüklerimizden dinlemek daha gerçekçi dah ayrıntlı ve daha etkileyici bir şekilde akıllarımızda kalıcı olur.
Hep itiraf ediyorum. Normalde tarih kitaplarını okurken çok sıkılıyorum. Ama anlatımı sıkıcı olmayan, okuyucuyu sıkmadan roman olarak yazılan tarih romanları ilgimi çeker ve okurum. Okurum ama sindirerek
Okuduğumuz bildiğimiz konulari bizzat Cemal Paşa'nın anlatimiyla öğrenmek çok güzel. İçeriği de dili de oldukça ağır bir kitap.Konuyla ilgili vesikalara telgraf görüşmelerine yer verilmiş.Sabır gayret ve özen istiyor. Özellikle Arap liderlerinin Osmanlıya karşı Avrupa devletleriyle işbirliği yapması konusu ince işlenmiş birçok vesika gözler önüne serilmiş. Aynı zamanda Ermeni meselesi konusunda da kesinlikle okunması gereken bir kaynak.O dönemde yaşamış olaylara tanık olmuş birinden yaşananları net bir şekilde okuyorsunuz tabi bazen milliyetçi duygularına hakim olamamış Cemal Paşa fakat tarafsız olma çabasını hemen farkediyosunuz çünkü iki taraf açısından da incelemiş olayı.Ermeni meselesi önemli bir mesele günümüzün meselesi çünkü sırf bu sebepten bile bu kitap okunmalı diye düşünüyorum.Cemal Paşa askerî ve siyasi hayatı boyunca birçok görevlerde bulunmuş ve tam Osmanlı'nın karışık sıkıntılı dönemlerinde görev yapmış bu sebepten birçok iftiralarda ve ithamlarda bulunulmuş onunla ilgili Aslında Cemal Paşa bu kitabı bir nevi kendini savunmak yaptıklarını anlatmak için yazmış gibi tabi bu vesileyle bizlere de çok değerli bir eser bırakmış oldu. Meraklısını içine çeken ve doğrudan bilgiyi aliyo olmanın hazziyla zevkle okunabilecek bir kitap.
Ilber Hoca'nin okudugum ilk kitabiydi. Emeklerine saglik ama konu butunlugu pek yoktu ve tekrarlanan bilgiler mevcut. Abdulhamit sonrasindan gunumuze kadar olan onemli olaylar, kronolojik siralamayla kisa bilgilerle anlatilmis. Tek parti doneminden Coklu parti donemine gecis, ermeni olaylari, darbeler ve muhtiralar kendi gordugu ve ogrendigi bilgiler isiginda kitaba aktarilmis. Kitabin sonunda da Avrupa, Rusya ve Ortadogu ulkeleriyle olan iliskilerimizden bahsedilmis. Toplama bi eser olarak gorunse de okumanizda fayda olcaktir.
Dikkat spoiler içerir.
Adından da belli olduğu üzere sadece 2. Abdulhamit Han'ın anlatıldığı Kayı serisinin onuncu kitabı. Tahta geçmesi ve Mithat Paşa ile etrafındakiler yüzünden Meşrutiyet ilanı, Karadağ ve Sırp isyancılar yüzünden büyük devletlerin işin içine girmesi ve yapılan müzakerelerde en son Rus çarının bir kasabayı Karadağ'a istemesinin bile redddilip en sonunda 93 Harbi denilen savaşın başlaması ve alınan büyük yenilgi ile başlıyor kitap. Sonrasında meclisin fesh edilmesi, azınlıkların isyanı ve tedip edilmesi, Girit olayları, Yunan savaşı ve en sonunda Dömeke'de alınan büyük galibiyet, Almanlara yaklaşma ve siyaset arenasında kullanma, Bismark'ın azledilmesinin sağlanması, Ermeni olayları ve bomba patlatılması, istihbarat teşkilatı ve Afrika, Çin, Japonya, Hindistan gibi yerlerde yapılan faaliyetler, İttihat ve Terakki faaliyetleri gibi olaylar anlatılıyor. En sonunda 31 Mart vakası, tahttan indirilmesi ve Selanik günleri, en sonunda vefatı, şahsiyeti, imar faaliyetleri, dini özellikleri gibi konulara yer veriliyor. Çok lehinde propaganda yapılsa da yine de farklı bir bakış açısı için okunması gereken kitaplardan biri.
Ne Eser Ama
Harari 21. Yüzyıla damga vurmuş bir tarihçi. Adından çokça söz ettirmiş bir kişi. Bende merak edip başlamak istedim harari külliyatına. 21. Yüzyıl için 21 ders kitabı 21.yüzyılın güncel ve genel olarak uluslararası sorunlarına cevap arayan bir eser.
Kitaptaki başlıklar hem ulusal hem de uluslararası olduğu için de kişisel sorunlar. Dünyadaki her
Efsuncu Baba
"Din, nurlar içinde nihayetsiz bir rahmetin, şefaatin tecellisiydi." demişti Aliye, dinin kalple, inançla ve saygı dolu bir bağlılıkla yapıldığını söylemişti. Düşünmeden, incelemeden yalnızca karmaşayla yapılan inanç, sorgulamadan yürünen yol ve yola benzeyen karamsar uçurumlar; bunlar yalnızca garip birer karanlıktan ibaretti. İçten içe
1. Dünya Savaşı sırasın Rusların Doğu Anadolu’da ilerlemesiyle bu yörelerde yaşayan Ermenilerin arasına soktukları ajanlar vasıtasıyla Bağımsız Ermenistan Devleti kurulacağı vaadiyle kandırılan Ermeniler bir çok yerde gizlice silahlanarak katliam gerçekleştirmeye başladılar. Çanakkale zafaeri neticesinde ihtilal olup Ruslar savaştan çekilince ortada kalan Ermenilerden bu katliamın intikamı alınırcasına ele geçenler tıpkı kendi akrabalarına yapıldığı gibi Türkler tarafından öldürüldüler. Yıllarca Türk komşularıyla barış içinde yaşan Ermenilerin ilk fırsatta böyle bir katliama girişmesi hiçbir zaman anlaşılamamıştır. Köprüden Fırat’ın azgın sularına atılan bebekler, uzuvları kesilen erkekler ırzına geçilen kadınlar, köpeklerin ve diğer vahşi hayvanların parçaladığı cesetler insanın içinde insanlığa ait ne varsa tamamen yok ettiği bir ortam.Ve yine bütün bunlara rağmen insanlığını kaybetmeyen bir avuç vicdan sahibi insan… Yazar bütün bunları büyük bir ustalıkla anlatıyor. Ermeni tehciri konusunu tüm çıplaklığıyla okuyucusuna o dehşeti yaşatıyor. Ortaya okunulası bir eser çıkıyor.
KURSUN GÖLGESİ
Kendi bağımsızlığını bir başka ulusun eline teslim edenlerin yeryüzünde özgür olarak yaşadıklarına pek rastlanmaz.
🖌
Osmanlı son dönemindeki azınlık ve ermeni meselelerini uzun araştırmalar sonucu tarihi belgelerle anlatan güzel bir roman .
Osmanlıda Türk olmanın nasıl olduğunu.
Kimlere ayrıcalıklar tanındığını.
Osmanlıyı çöküşe götüren sebepleri çok güzel anlatmış yazarımız. Ayrıca Dr Andon’un ismini değiştirerek Veli Türkyılmaz olarak sürgüne gönderilmesi ve başına gelenleri günlüğünden okuyacaksınız.
SiZde tarihi bilgiler veren kitaplar okumayı seviyorsanız bu kitabı okuyabilirsiniz.
🖌
Gerçek bilgelik kaygı ile düşünmektir.
Her talihsizliği hesap etmek ama eyleme geçtikten sonra da cesur olmaktır.
Kızıl Esaret - Çağlar Yaprakgül
Bugün size tanıtacağım kitap yazarın büyük babasının babası Rıza’nın vatanı uğruna ömrünü adadığı hayatının gerçek hikayesidir.
Kitap 1. Dünya Savaşı’ nda Ermeni çetelerin yaptığı zulmü anlatıyor.
Erzurumlu Rıza, savaşın başlamasıyla cepheye çağrılıyor.Memleketi çetelerin kontrolünde olmasına rağmen vatanı korumak için hem ailesinden hem de memleketinden uzaklaşmak zorunda kalıyor.Önce Hicaz bölgesine gidiyor.Orada Ali ile tanışıyor Rıza.Çok iyi dost oluyor onunla.Daha sonra Rıza ve Ali Heliopolis Esir Kampı’na düşüyorlar.Burada açlık , hastalık ve her türlü zulme uğruyorlar.Özellikle uyuz olan askerlerin kireç dolu havuzlara sokularak gözlerini kaybetmeleri gibi insanlık dışı olaylar yaşanıyor.(Bu bölümü okuyunca boğazım düğümlendi ve o kadar çok üzüldüm ki üzüntümü anlatacak kelime bulamıyorum.)Ali ve Rıza uğradıkları işkencelere birbirlerine destek olarak katlanıyorlar.Memleketlerine dönecekleri gün gelip çatıyor. Memleket de onları neler bekliyor?
Memleketi yakılıp yıkılırken elinden bişey gelmeyen,yıllarca aynı topraklarda yaşadığı komşusunun veya arkadaşının ihanetine tanık olan insanların yaşadıklarını çok hüzünle ve dehşet içinde okudum.Yazarın kalemine yüreğine sağlık.
"Adem ve Havva Aden bahçesindedir. Tanrı'yla beraberdirler. Rab de onlarla beraberdi, onlara sürekli görünüyordu. Tanrı insanlıkla ilk, "Ahit"ini bu bahçede yaptı. Bahçenin ürünlerinden istediklerini yiyebileceklerini söyledi. Ancak onlara, "bahçenin ortadındaki, 'iyi ve kötüyü bilme ağacından' yemeyin, eğer
Arsine-Ali Bayram
Galiba benim aşk konulu okuduğum romanların içinde en iyisiydi. Gerek aşk gerekse de dramla okuyucu hazzını yeterince yüksek tutan bu roman; tehcir zamanında tren vagonunda doğan bir ermeni kızının zorlu, sevinç ve göz yaşının bir arada olduğu bir anlatımla kaleme alınmış bir eserdir.
Bu Ermeni kızımız ilerde Müslüman olup Ayşe Nine olsa da nine olana kadar ki mutluluk, aşk, hüzün, dram ve göz yaşının baskın olduğu bir yaşam hikayesi okumaya değer...
Ahmet Mithat Tarafından 1887 yılında Kaleme alınan Çingene romanı; geçmişten o güne gelen, bugünde değişmeyen ve ön yargı ile yaklaşılan toplumsal bir sorun haline gelmiş olan 'Çingenelik' etnik topluluğu üzerinde kurgulanmıştır.
Romanın sonu okuyucu tarafından hüzünlü bitmiş olsa da Muharrir büyük bir mesaj verme kaygısında olduğu hakkında görüşlerimiz ortaktır.
Genç ve İstanbul Beyfendi olan Şems Hikmet Bey ile Ziba(Çingene) kız etrafında gerçekleşen aşk ne yazik ki toplumsal ön yargılar annesinin de baskısı ile sevdiğine kavuşamayan Şems Hikmet Bey'in intiharı ile sonuçlanmıştır.
Romanın son sayfasında Aile tarafından kabul edilmeyen kızın Şems'in ölümünden sonra: "Çingeneyi kendime gelin etmem derken kız etti" sözü ile tamamlanmıştır.
Romanda her etnik kimlikten kişilerin olması Osmanlı Devleti'nin içinde barındığı Ulusal yapıdan dolayı gelmiştir. Hintli, Ermeni, Çingene
Merhaba sevgili kitap dostları,iyi akşamlar dilerim.Bu akşam sizlere Ahmet Hamdi Tanpınar’ın ölümsüz eseri Saatleri ayarlama enstitüsünden bahsetmek istiyorum.Türk edebiyatında kurgusu en iyi olan roman.Ahmet Hamdi,Türk modernleşmesinin ironik eleştirisini yaparken bir yandan da toplumun karakteristik durumlarını adeta üç boyutlu karakteriyle yeniden kurguluyor.Orhan Pamuk’un beslene beslene tüketemediği derya deniz olan muhteşem eser.
Nasıl kitap yazilir? sorusuna Türk edebiyatinda verilmis en nefis cevaplardan birisi.En ufak karakterler ve mizansenleri bir anda kanli canlı hale getiren ufak ayrıntıları, kahkahalar attıracak ironik bir durumdan hic beklenmedik bir hüzün çıkarabilen ve bunu yaparken sadece Türkiye’nin degil dünyanin bütün ikinci sinif romancilarina parmak isirttiracak bir inceligi gösteren eser.
Herkes, pek çok alıntı yapmış.O yüzden o topa hiç girmeden,müstakbel damat topal ismail'in dayak yemesinin anlatıldıği ve devamında ordan kalkıp gittikleri ermeni saatçide yaşanan olayların anlatıldığı bölümün,okurken gece yarısı kahkahalara boğduğunu,gülmekten gözümden yaş geldiğini söylemekle yetineyim.
Bu güzel eseri okumayan varsa lütfen fazla bekletmesin..
