Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Bazen yönümü kaybetmiş gibi hissediyorum: Eski hedefler artık işe yaramıyor,yeni hedefler icat etme hevesimi de kaybettim artık. Hayatımın akışını düşündüğümde aldatılmış ve tuzağa düşürülmüş gibi hissediyorum,sanki biri bana ilahi bir şaka yapmış,sanki hayatımı yanlış bir melodiyle dans ederek geçirmişim gibi.
Sayfa 258Kitabı okudu
Şimdi ikiniz arkadaş mısınız yani?" "İnsanlar bir konuda haklı galiba." Arın koluma girerken Daren sadece pis pis sırıtıyordu. "Eski dosttan düşman olmaz." "Diğer bir deyişle," diye Daren araya girdiğinde zaten ona baktığımı fark edip kendimi sarsmak istedim. "O kadar çok düşmanı var ki bir tane daha istemez." "Hep şu dilinden kaybediyorsun," diye takıldı Arın. Mağaranın içinde hiçbir şey olmamış gibi yürüyorlardı ve herkes ama herkes benim deli olduğumu söyleyip duruyordu, kocaman bir şaka gibi. Sonuçta arkanızı kolladım," dedi Daren. "Nova tek başına başaramazdı." Ona bakarken sadece kıkırdadım. Komikti çünkü ama kötü manada. O da kıkırdamama eşlik etti. Mağaranın içinde benim deli kahkahalarım onun ise karga kahkahaları yankılandı. Üçkâğıtçı herif, beni deli ediyordu ama ben neden onun oyunlarına sürekli ortak oluyordum ki? Her neyse. Arın da sonuç olarak az değildi, ipleri tamamen onun eline verecek değildim. Bir ucundan olarak az Arın bir ucundan Daren tutsun madem, zamanı geldiğinde ipi hangisinin boynuna dolayacağımı düşünürdüm.
Sayfa 362Kitabı okudu
Reklam
Hıristiyanlığın Tek'i Biricik kabul edememesi, onu sadece ba­ğımlı bir kişi olarak görmesi ve aslında bir toplumsal teori olmak­tan ileri gidememesi, yani hem insanın Tanrı'yla, hem de insanın insanla beraber yaşamasını konu edinen bir öğreti olması sonucu "Kendi olan" her şeye kötü gözle bakılır oldu, örneğin kendi çıka­rını gözetmek, kendi bildiğinde diretmek, kendi iradesiyle hareket etmek, Kendi-olmak, kendini sevmek, vb. Hıristiyanlığın genel bakış açısı, aslında dürüstlük içeren sözcüklere zaman içinde "namussuzluk içeren sözcükler" damgasını basmıştır. Bunları gene eski saygınlığına kavuşturmak yerinde olmaz mı? Örneğin [günü­müz Almancasında aşağılama, hakaret, utanç verici durum, ayıp anlamına gelen] Schimpf sözcüğü eskiden şaka (scherz) anlamına gelirdi, ama ciddiyete önem veren Hıristiyanlık, şakadan anlamaz ve hoşça vakit geçirmeyi ahlaksızlık sayardı. Aynı şekilde [günü­müz Almancasında arsız, yüzsüz, küstah anlamında kullanılan] frech sözcüğü, eskiden yürekli, cesur, atılgan anlamında kullanılır­dı. [Günümüzde günah, suç, cürüm yerine kullanılan] frevel söz­cüğü eskiden cesurca davranış, gözünü budaktan sakınmama an­lamını taşırdı. Vernunft (akıl) sözcüğüne de uzun süre yan gözle bakıldığı pekala bilinmektedir. Sözcükler zihniyete göre anlam değişikliğine uğramıştır.
Sayfa 211Kitabı okudu
"Bacaklarını aç benim için." Julia lavabonun üzerinde oturuyordu. Ellerini ha- reketsizce karnının üzerinde tutarak bacaklarını iyi- ce açtı. Clay, onun eteğini beline kadar sıvadı ve iç çamaşırının dışı boyunca burnunu gezdirerek onun kokusunu içine çekti; duyularını tamamen Julia'nın kontrol etmesine izin verdi. Julia derin bir
Sayfa 121
Şehid Binbaşı Mehmet Nazım..
Binbaşı Nazım (...) orijinal bir adamdı. Askerler içinde, askerliğin en çok aleyhinde olan oydu. Onu biraz başıbozuklara taraftar olduğundan dolayı tenkit ederlerdi. Topçu alayına mensuptu. Kendisinde yaşlı bir adam olgunluğu vardı. Aynı zamanda eski dünyanın işe yaramaz taraflarını da iyi biliyordu. Gelir gelmez, en dikkati çeken sima o oldu. Bilhassa, maceralarını anlattığı zaman, büyük bir ilgiyle dinleniyordu. Yeni bir Türkiye’nin, hatta dünyanın şekli için bir formül edinmişti. O da şuydu: Evvelâ bütün zabitleri öldürmek, sonra da zabitleri öldürenleri öldürmek, nihayet Türkiye’yi mesut ve yeni bir hayata kavuşturmak. Arkadaşlar arasında, söylediklerinin bir şaka olduğunu söyleyenler olduğu zaman: — Vallahi değil, derdi. Ona göre, dünyayı altüst eden iktisadî faktörler değil, ordulardı. Halbuki kendisi ordunun en cesur ve muktedir fertlerinden biriydi. Çok zaman öğleden sonra Karargâh’ta çalışırken Nâzım’ın bir neferi, elinde bir tavşanla gelir, onu Nâzım’a vurmuş olduğunu söylerdi.
Onunuzdan dokuzunun başına hainlik yapmanıza yol açacak bir seçim gelecektir ve bu başınıza geldiğinde pek de rengini belli etmeyecektir. Ortada kötülüğü aşikâr adamlar, açık bir tehdit ya da rüşvet kesinlikle olmayacaktır. İpucu size, henüz tanımaya başladığınız ve tanımaya devam etmeyi umduğunuz bir adam ya da kadının dudakları arasından -tam da
Sayfa 411-412Kitabı okudu
Reklam
Pek de şaşılacak bir tespit değil herhalde? Kıkırdıyor. Sana veriyorum. Neyi veriyorsun? Kontrolü Nikki. Ne istediğini söyle. Tam olarak ne istediğini söyle. Senin dışında mı? Nerene dokunmamı istersin? Ne hızla? Göğüs uçlarını ısırmamı mı istersin yoksa kulaklannı mı? Dilimi o enfes deliğine daldırmamı mı istersin? Söyle Nikki. Bana ne
Sayfa 164
Sınırlarını çizmeye çalıştığımız bu geniş coğrafi alanda söz konusu Türk kökenli topluluklar arasında meydana gelen mesafeden dolayı zaman içinde bazı kültür farklılaşmalarının olacağı açıktır. Ancak, özünde her zaman bir ortak bozkır kültüründen bahsetmek mümkündür. Dil açısından bakıldığında zaman içerisinde mesafelerin uzaklığından dolayı değişikliklerin olduğunu görüyoruz. Bunun en güçlü örnekleri Çuvaşça ve Yakutça (Saka) ' da belirmiştir. Diğer yandan farklı coğrafyalarda farklı milletlerle iliş­ki kurulması sonucu Eski Türkçe, yabancı dillere etki yaptığı gibi kendisi de etkilenmiştir. Bu yüzden Türklerin ilişki kurduğu bütün diğer milletierin dillerinde Türkçe kelimelere rastlanması normaldir.
Eski hedefler artık işe yaramıyor, yeni hedefler icat etme hevesimi de kaybettim artık. Hayatımın akışını düşündüğümde aldatılmış ve tuzağaa düşürülmüş gibi hissediyorum, sanki biri bana ilahı bir şaka yapmış, sanki hayatımı yanlış bir melodiyle dans ederek geçirmişim gibi.
Sayfa 258Kitabı okudu
İstanbul üzerine !
"Özerklik vermek, kombinasyonlar üretmek, mi?" Peki, nasıl gerçekleştirilecek bu, kim, nasıl yapacak? Kim dinleyecek, kim sözünü dinletecek, söyler misiniz? Nihayet, kim Türkiye'yi yönetecek, hangi gruplar, hangi güçler? Diğer Türklerden eğitim düzeyi daha yüksek olan İstanbul'da bile, bu "özerklikten" gerçekten bir
Sayfa 493 - 494, 495 Yapı Kredi Yayınları
Reklam
Ölüm eski bir şaka ancak herkese yeni görünüyor.
Sayfa 291Kitabı okudu
Peygamber Efendimiz'in hanımlarına karşı davranışlarını göz önünde bulundurarak, hayırlı bir insanın evinde nasıl davranması gerektiğini şöyle özetleyebiliriz: 1. Bir koca, hanımına duyduğu sevgiyi zaman zaman dile getirmeli, ona yapmayı düşündüğü iyiliklerden sözetmelidir. 2. Eski yeni birtakım meseleleri sohbet konusu yapmalı; gördüğü, duyduğu, okuduğu faydalı bilgileri hanımına anlatmalıdır. 3. Zaman zaman şakalar yapmalı, mizâhî konulara yer vermeli, evin içinde samimi bir hava meydana getirmelidir. Peygamber Efendimiz hayatının muhtelif dönemlerinde Hz. Aişe ile koşular yapmıştır. Bu yarışlarda ilk zamanlar Efendimiz'i geçen Aişe annemiz, daha sonraları kilo aldığı için Efendimiz onu geçmiş ve "Bu, o yarışın rövanşıdır" diye şaka yapmıştır (Ebû Dâvûd, Cihâd 61).
Tomris Hatun efsanevi Saka hükümdarıdır. İlgi çekici tarafı kadın bir hükümdarın Türk kökenli toplulukta başa geçmesidir. Biz Tomris Hatun özelinde eski Türklerde bozkır topluluklarında kadının değerini, toplumundaki rolünü anlayabiliriz. Bu semboliktir adeta. Ama onun düşmanlarıyla mücadelesi, cesareti ve kendi milletine örnek bir hükümdar olması gerçekten Türk tarihinin en zengin yönlerindedir. Tomris Turani halkların lideri olarak İranî halklarla savaşmıştır.
Sayfa 174 - Yeditepe YayıneviKitabı okudu
Türkler, mevsimlik olarak az da olsa tarımla da uğraştılar. Tamamen tarımdan uzak olduklarını düşünmek yanlış olacaktır. Buna örnek olarak Saka Türklerini verebiliriz. Eski Türkler büyüklü küçüklü boy sistemine dayalı bir hayat tarzını benimsediklerinden uzun mesafeler kat etseler de sosyal yapılarının getirdiği dayanışmanın sağlamlığından dağılmıyorlar, manevi yapıları bozulmuyordu. Bu durum onları nesilden nesile taşıyarak yok olmalarını engelledi. Böylece çok uzun mesafeler kat edilerek yapılan göçler, kaybolmalarına yol açmadığı gibi farklı iklimlerde zengin tarihlerinin ortaya çıkmasına sebep oldu. Yaşadıkları yer ve dönemsel göçlerden bahsettiğimiz Eski Türk topluluklarının İslamiyet'ten önce sağlam bir sosyal yapılarının, hareketli (göç eden/yaylak ve kışlak üzerine kurulu) bir hayatlarının olduğu anlaşılır.
Sayfa 142 - Yeditepe YayıneviKitabı okudu
"Aslında," diye devam etti Hasan. "Yüreğimin derinliklerinde hala gençliğimdeki o masalları, Mehdi 'yle ve Peygamberle ilgili sırlarla dolu hikayeleri özlediğimi hissetmyor değilim. Yaşadığım hayal kırıklığının açtığı yara hala kanıyor. Hala canım yanıyor. Ama anlatılanların hiçbirinin doğru olmadığını ileri süren düşüncenin
598 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.