Sinan Cemgil... Ulaş Bardakçı... Ömer Ayna...
Taylan Özgür... İbrahim Kaypakkaya...
Bu isimleri tanır mısınız?
Ya da daha bilinen isimler. Yusuf Aslan... Hüseyin İnan...
Deniz Gezmiş... ve niceleri...
Cihan Alptekin'de onlardan biriydi. Tamamı yoksul ailelerin çocuklarıydı. Tamamı hayat mücadelesinin içindeydiler. Tamamı kafası çalışan
Yaşar Kemal ‘in 1972’de ele aldığı, Çakırcalı Mehmet Efe’nin hayatını anlattığı gerçek yaşam öyküsü..
19. yüzyılın sonlarında Osmanlı Devletinin otoritesinin zayıflamasıyla birlikte, ülkemizin her yerinde çeteler ortaya çıkmıştır. Ege Bölgemizde ‘EFE’ namını alan bu eşkiyaların en ünlülerinden biridir, İzmir-Ödemişli Çakırcalı Mehmet Efe. Babasının
"Ben ışığın ve sevincin türküsü olmak istedim her zaman. İstedim ki benim romanlarımı okuyanlar sevgi dolu olsunlar, insana, kurda kuşa, börtü böceğe, tekmil doğaya."
İnce Memed, otuz iki yıllık bir zaman dilimi içinde yazılmış dört ciltlik bir eser olup hem Türk edebiyatında hem de dünya edebiyatında güncelliğini koruyan Yaşar Kemal
1. Başlangıçta Tanrı göğü ve yeri yarattı.
2. Yer boştu, yeryüzü şekilleri yoktu; engin karanlıklarla kaplıydı. Tanrının Ruhu suların üzerinde dalgalanıyordu.
3. Tanrı, «Işık olsun» diye buyurdu ve ışık oldu.
4. Tanrı ışığın iyi olduğunu gördü ve onu karanlıktan ayırdı.
5. Işığa «Gündüz», karanlığa «Gece» adını verdi. Akşam oldu, sabah oldu ve ilk
Bu inceleme bu kitabı okuyanlarla hemhâl olabilmek için yazılmıştır.
…
Atına binip hep gider misin?
Bilmez misin atından ayrılan bir vezir zehir gibi çoğaltır kanında yalnızlığı…
…
Kalbimizi kuşatmaya yeminli bir İnce Memed, hani desem ki Fatih İnce Memed, benim gönlümde ve gönlümün nazarında hiç sırıtmaz. Bir sevinç kaynağı olur. İnce Memed’i
Osman Şahin'in bu güzel öykü kitabı çok iyi bir kaleme ait olduğunu belli eden bir sürü izle dolu: bütün öykülerde ön plânda yer alan güzel doğa betimlemeleri, karakterlerini bir yandan kitabın kapağında da sözü edilen o sözlü geleneğin taşıyıcısı olacak şekilde hayâl ve sisli, belirsizlikle gerçekçilik arasında anlatabilen bir kalem; teklemeyen-
“Galatı meşhur, lügati fasihten evlâdır.” derler.
Yani; meşhur olmuş, yaygınlaşmış yanlış kelime ve kullanımlar, artık unutulmuş ve bilinmeyen doğru kullanımlara tercih ediliyor
--------------------------
Tarihimizde doğru sandığımız ama yanlış bildiği-
miz konular var ...
Örneğin ...
"Gel ne olursan ol yine gel..."
Bu söz kime
“Ferman padişahınsa dağlar bizimdir.” Aslında bu bir isyan nidası gibi görünse de bir gerçekliğin ifadesidir. Devlet gücü tüm ülkeye tam kesintisiz ve adaletli bir şekilde sirayet edemez. Bu hiçbir zaman ve hiçbir coğrafyada mümkün değildir. J. J. Rousseau “Toplum Sözleşmesi” eserinde şöyle der: “Bu toplumlarda baş bir baba, halk da çocuklar
Geçmişe dönebilme ve izleme imkanınız olsaydı, hangi dönemi izlemek isterdiniz. Daha önemlisi bunu yüreğiniz kaldırabilir mi?
"Dünya bir ırmaktır, biz dışarıdayız bu ırmaktan; ırmağa düşen gölgemizdir ancak."(Divan-ı Kebir)
Nazan Bekiroğlu’nun daha önce “Yusuf ile Züleyha” adlı eserini okumuştum. Tarih ve edebiyat karışımı eserlere,
Bir akıl hastanesinden taburcu edildiyseniz, bu iyileştiğiniz anlamına gelmez. Herkes gibi oldun.
(Veronika Ölmek İstiyor-Paulo Coelho)
* Yalnız kalmak :
Aynı frekansa sahip insanlarla aynı ortamı paylaşamamaktan gelir. İlk başta çekicidir yalnızlık ama sizi içine çektiği derinliklerde kaybolursunuz. Sizi diğer insanlara karşı vurdumduymaz