Kitabı bitirip de kapağını kapattığımda, elimi çeneme götürüp hafif ittirmek suretiyle açık kalan ağzımı kapatmak zorunda kaldım. Waww bu da neydi böyle. ;)
Yetmiş yıllık bir süreci, bir ailenin üç kuşağını anlatan ( ama ne anlatmak.)neredeyse bir köy nüfusu kadar karakter barındıran ama hiiiç kafa yormayan. Bir sayfa bile geriye döndürüp
Evet arkadaşlar...🤗 Güzel bir etkinlik önerim var. Biliyorsunuz yeni bir yılın ilk ayındayız. Ve bakalım kimin doğum günü yaklaşıyor?
Virginia Woolf 🌸
Ben düşündüm ki madem öyle... Bu ay Virginia Woolf okuma etkinliği yapalım. Kendi adıma kitaplarını biriktirdim ve bazılarını tekrar okuyacağım. 🤫
Aslında bu hep istediğim bir etkinlikti daha önce
Üç Kırık Dal...
Bazı kitapları okurken çok fazla hissediyorum çok fazla hissediyor olmaktan yorulup kitabın kapağını kapatıyorum. "Bu bir kitap." diyorum kendime, bu bir kitap. diyerek teskin ediyorum kendimi. Evet, bu bir kitap. Ama bu yaşamın içinde olan bir kitap. Benim bu okuduklarım yaşanılan şeyler. Bu acılar, bu dostluk, bu
Oğuz Atay'ın en sevdiğim kitabı, ölümsüz eseri Tutunamayanlar için bir inceleme yapamamış olmanın huzursuzluğunu yaşıyorum uzun zamandır. Kitap benim en sevdiğim kitap, hayatımın romanı fakat onu inceleyebilecek cesareti kendimde bulamadım. Sonunda yeniden okuyup, kendi yorumumla inceleme paylaşmaya karar verdim.
Oğuz Atay kitaba başlarken
“Hayatta en önemli şey nedir? Açlık çeken bir ülkede birine bu soruyu sorarsak cevap “yemek” olacak. Donmakta olan birine aynı soruyu sorarsak cevap “sıcak” olacaktır. Kendini yalnız ve çaresiz hisseden birine soracak olursak cevap mutlaka “diğer insanlarla beraber olmak” olacaktır. Ama bütün bu ihtiyaçlar giderildikten sonra, bütün insanların ihtiyacı olan bir şey var mıdır hala ? Filozoflar buna evet diye cevap verir. Onlara göre insan sadece ekmekle yaşayamaz. Tabi ki bütün insanlar yemek yemelidir. Ayrıca sevilmeye ve ilgi görmeye ihtiyaçları vardır. Ama bütün insanların ihtiyacı olan bir şey daha vardır: Kim olduğunu ve neden yaşadığını bilmek.”
Zamana ve sancıya dayanmanın en basit yolu, sonunda muhakkak geçeceğini unutmamak. Evet, her şey geçiyor. Sevmek bile, acı çekmek bile, kanamak bile, yaşamak bile, dünya bile, azalmayı dahi beklemeden bitiveriyor. Ağrı diniyor.
Nermin Yıldırım
YouTube kitap kanalımda Hakan Günday'ın bütün kitapları ve kitaplarını okuma sırası hakkında bilgi edinebilirsiniz:
ytbe.one/uqCotb6in_0
Taedium vitae = Yaşamın amaçsızlığı, hayatın boşluğu, yaşam bıkkınlığı, hayattan usanma anlamlarına gelebilen Latince bir söz öbeği. Kayra'nın Zippo çakmağında yazan bu söz öbeği bütün romana
Cemil Meriç.
Yarı aydınlık yarı karanlık bir hayatın yansıması.
Hayatını, romanlarını vs okuduğumuz birçok yazarımız gibi onun hayatını da bir çile olarak nitelendirebiliriz. Sağ - sol departmanından kendisini uzak tutmaya çalışmış (!)düşünce dünyasında sürekli değişimler, gelişimler yaşamış. Sürekli okumuş, araştırmış bunun bedelini iki çift
Neden dönüp dönüp bu kitaba takılıyor aklım tam olarak bilemiyorum. Hakkında uzun derin bir inceleme yazamayacak kadar hissel olarak özümsedim kitabı, en azından biraz içimi dökmek istiyorum.
2018 yılı içinde okuyup çok derinden etkilendiğim kitaplardan birisi Kar.
Siyasi iki kutbun tam ortasında durup yazdığı için mi, inanç ve inançsızlık
Kitabı bitirir bitirmez kendimize soracağımız ilk soru şudur sanırım: Eseri hangi pencereden eleştirmeliyiz.
"Ütopya mı? Distopya mı?"
Eseri okuyan birçok kişi gibi ben de bu ikilemi yaşadım. Sonsuz mutluluk vaadetmesi dolayısıyla ütopya atmosferi oluşturan kitap; tabular, baskılar ve kısıtlamalar düşünüldüğünde ise tipik bir distopya