Aşk nedir?
Sanıyorum ki yeryüzünde çok sayıda farklı cevabı olan tek soru budur. Öyle ki bu soruya hepimizin vereceği bir cevap muhakkak ki vardır. Bizler bu soruyu ya olması gerektiğine inandığımız şekliyle ya da yaşadığımız tecrübelerden ve gözlemlerden yola çıkarak kendi düşünce ve duygularımızı harmanlayarak yanıtlarız. Tek soru, milyonlarca
Fyodor Mihayloviç Dostoyevski!
Her eserini okurken kafasının farklı bir bölümünde dolaştığınız bir insan. Ne insan ama. Kafasında bir oda kiralasa yerleşebilirdim oraya. Orada seneler boyu hiç sıkılmadan yaşamımı sürdürebilirdim. Buna ispatım ise yüzyıllar geçmesine rağmen hâlâ eserlerinin zirvede yer alması. Nitekim bu kitap da onu zirveye
“Bir masal iki parçanın bir araya gelmesiyle yapılır: Bu parçalardan biri masalın bedeni, öteki canıdır denebilir. Beden masalın kendisi, can ondan çıkan derstir.”
-
Jean de La Fontaine
1. Giriş:
Bu makale çalışması yalnızca Aisopos ve masallarına dair değildir. Aisopos öncesi Antik Yunan'da karşımıza çıkan masalsı metinlere, Aisopos'un hayatına,
Müslüman genç kız evliliğini takva temeli üzerine bina ettiği gibi, evlilik hayatının devamını da lüks ve israftan kaçınarak kocasına yük olmadan, kocası zengin bile olsa sade ve mütevazî bir yaşam tarzını seçmesi gerekir.
Dili çok güzel, sade ve akıcı. Altı çizilecek ve alıntı yapılabilecek yığınla satır dolu bir kitap. Şahsen ben okumaktan büyük keyif aldım, yaşamın her alanından izler buldum. Hiç bitmesin istediğim “Bir Delinin Senfonik Dokundurmaları” isimli şiirini aşağıya alıyorum.
-Sevgi,
Kilidi olmayan tek hazinedir.-
-Sevgisiz kalp ışık girmeyen mabet
youtu.be/J7O4TKqgFIQ
KALBİ OLAN İZLEMESİN!
Kitap ile ilgili incelemeye başlamadan önce,Selahattin Demirtaş'ın mahkumiyetine sebep olan konuşmayı paylaşıyorum ki kitabı okuduğumu öğrendiği an takipten çıkan arkadaşlarıma onlarca yeni arkadaş eklensin ve nefret,hınç,öfke dolu mesajlarla dm kutum dolsun!
Bugün bazılarını çok rahatsız etmeye
Merhaba. Mayıs ayı okumalarımdan Wilhelm Reich'in 'Dinle Küçük Adam' kitabından söz etmek istiyorum. Öncelikle ilk defa okuduğum bir yazar olduğu için hakkında birkaç bilgi edindim. Yazarımız Wilhelm Reich Freud'un öğrencisi ve asistanı bir Psikanalistmiş. Tıp alanında birçok araştırması ve çalışması olmuş ama hep kendisinin anlaşılmadığından
Bir genç kızın anıları, Beauvoir’in çocukluk ve ergenlik dönemlerini kapsayan sınırlı ve bağımlı bir varoluşun anlatıldığı,yaşamında bir dönemi geride bırakışının ve ikili bir varoluşa, Sartre'la karşılaşmasıyla başlayan yeni bir evreye adım atışının öyküsüydü. Varoluşçu yazar, filozof, öğretmen, feminist, ve her zaman düşünce özgürlüğünü savunan
İlk kitabını,(Bir Sancının Panoraması)ilk mısralarını okuduğumda kendimi bir acemi gibi hissediyordum. Hani sen ne kadar da birçok yere yazılar yazmış olsanda, daha lise yıllarında şiire gönül vermiş olsanda ilk kitabın seninde bir acemiliğindi ya!..İşte benim nezdimde de bu kitabın senin ustalık eserlerinin devamına bir başlangıcı olmuş. Kağıda
Bu kitap benim için iki türlü önem taşıyor. Biri Puşkin'in, modern Rus edebiyatının kurucusunun, “ulusal şair”inin kaleminden çıkmış olması bir diğeri de elbette Aralık'tan beri yürüttüğümüz etkinlik ("Sabahattin Ali'nin Kayıp Kitaplarının İzinde" #34700268 ) yani kitabın Sabahattin Ali‘nin ölmeden önce
Kendimizi çok iyi tanıyoruz öyle değil mi? EVEET...
Kendimizi bilmeyeceğizde başka neyi, kimi bileceğiz.
DEĞİL.. Öyle olmadığını yüzümüze tokat gibi çarpan bir kitap.. Psikoterapist olan yazarımız, kendimizle ilgili her davranışımızın en derinlerde yatan sebeplerini mercekle incelercesine bize gösteriyor. Bizi biz yapan davranışlarımızın
"İnsanların ahlaksız diye nitelediği kitaplar insanları kendi ahlaksızlıklarıyla yüzleştiren kitaplardır."
Kitabın yazıldığı dönemde maruz kaldığı eleştirilere hitaben yazılmış gibi bir söz.
Kitap hakkında araştırmalar yapanlar veya okuyanlar iyi bilirler kitapta haz, güzellik ve zevk düşkünlüğü, açık seçik olmasada eşcinsellik hatta kahramanı cinayete sürükleyecek kadar içselleştirilmiş bir genç ve güzel kalabilme düşkünlüğü işlenmiş. Yazıldığı dönemde kitap hakkında bu kadar ağır eleştiriler yapılmasını, belki de günümüz şartlarında artık her şeyin kolay elde edilebilir olduğundan veya insanların geçmişte bastırılmış duygularını artık kolayca dışavurabilmelerinden kaynaklı olarak (tabi ülkenin her kesimi için geçerli değil) anlamlı bulmadım. Yazarın karakter analizleri, Lord Henrry isimli karakterin aforizmaları, uzun betimlemer yerine daha çok karakterlerin kafasından geçen düşünceler ve karşılıklı diyaloglara yer vermesi kitaba olan merakımı fazlasıyla haklı çıkardı. Klasikler arasında şimdiye kadar okuduğum kitaplardan bana en keyif verenler arasında olduğunu belirtme isterim.
Dorian Gray'in PortresiOscar Wilde · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 202372,8bin okunma