Filistin meselesinden girip yahudi soykırımlarına araştırma yaparken toplama kamplarına bakıyordum. Ve karşıma Nazi Almanyasının en büyüğü olan 3 milyon
Polonyalı Yahudi'nin öldüğü Auschwitz geldi. (kitapta Out-With diye geçer Führer de Fury diye ) Derken okuduğum makalede tavsiye kitap olarak Çizgili Pijamalı Çocuk çıktı. Uzun zamandır okumalıyım derken bugün bir yerden bir kitap indirimi geldi hemen kullanayım dedim ve aldım. Şuan bu satırları yazarken gözlerim doldu desem inanmazsınız. Auschwitz toplama kampı insanoğlunun en ağır koşullara bile direnilebileceğini gösteren en büyük örnektir.
Oldum olası çocukların gözünden hikayeler etkilemiştir beni. Bu kitapta da toplama kampında Hitler'in askeri olan rütbeli bir komutanın küçük çocuğunun gözünden Yahudi soykırımının tahlileri var. Kamp ile evlerinin ayıran tel örgülerden karşıda oynayan çocukları gören Bruno (askerin oğlu) oraya gider ve Yahudi çocuk Schmuel ile tanışır. Bu ikili diyaloglarla kitap sürükleyici bir şekilde son bulur.
Keyifli okumalar diler, böyle güzel bir mecrayı bizlere sunduğu için 1K ekibine teşekkür ederim.
Tam anlamıyla bir "Leş" kitabı. .
Çünkü kargalar ziyafeti için kamyon kamyon ceset var ...
#SPOİLER
Böyle bir savaş için insan ne kadar aklın dışına çıkmış olabilir ?
STALINGRAD savunması olarak tarihe geçen bu olayda koca bir Alman ulusu matemi var ..Führer çok uzaktan nutuklarını atmaya devam ederken Volga ve Don nehri arasında
> Avrupa tarihinde başka hiçbir ülke, Almanya kadar kitaba ve makaleye konu olmamıştır diye düşünüyorum. Zaman içerisinde Nazizmin ya da Nazi döneminin saklı kalan bazı sırları ve nispeten küçük özelliklerinin yeni keşif haberlerini duymak kesinlikle olası mümkündür.
> 2014 yılının sonlarına doğru İngiltere’de eğitim gören genç Alman bilim
Göl kıyısında küçük bir kasabada annesiyle birlikte yaşayan on yedi yaşındaki Franz, annesinin isteği üzerine Viyana’ya tanıdık bir tütüncü olan Otto Trsnjek’in yanında çırak olarak işe başlar ve kısa sürede işi öğrenir.
Kısa sürede diyorum ama kitabı okurken Franz ile birlikte sanki ben de o rutubetli, havasız, loş ışıklı ve eskimiş tezgahların olduğu tütüncü dükkanında işi öğrenmeye çalışıyordum. Sürekli yapılan rutin işleri zamanla kavrıyor, sürekli gelen müşterilerin ne istediğini, hangi tütünü içtiklerini ezberliyordum. Bazen de dışardaki tezgahın başında sabahtan akşama kadar gazete okuyordum. Otto’ya göre gazete okuma işi önemli bir olaymış.
Franz ile birlikte dışardaki tezgahın başında gazete okurken müşteri olarak yaşlı bir adam gelir ve hemen dikkatimizi çeker. Gerçi daha çok yaşlı adamın dikkatini biz çektik ama olsun. Bu adam’ın Profesör Sigmund Freud olduğunu sonradan öğrenen Franz, insanların sıkıntılarını gidermek, zengin etmek ya da hayatta bir yolunu bulmak için para ödediklerini, bunu yaparken de profesör’ün sadece koltuğunda oturup onları dinlediğini sonradan öğrendi.
Tütüncü Çırağı Franz’da yolunu bulmak, hayatındaki eksikliğin ne olduğunu bilmek istiyordu. O sırada bunlar yaşanırken Viyana’ya gamalı haçlar, Führer posterleri, Gestapo da gelip yerleşti. Çok fazla şey anlatmak istemiyorum o yüzden kısacası beni kesinlikle çok etkiledi. Bu benzetmeyi kolay kolay bir kitapta yapmam ama bu kitabı okurken film izliyor gibi olayları yaşıyordum.
Tütüncü ÇırağıRobert Seethaler · Jaguar Kitap · 20211,170 okunma
Size kendimi tanıştırayım.Ben Küçük Adam. Wilhelm Reich gerçekleri yüzüme vura vura bana Küçük Adam olduğumu kabul ettirdi.
Kitabın içeriğine geçmeden önce yazarımızı biraz tanımamız gerektiğini düşünüyorum.Wilhelm Reich, Avusturyalı bir psikiyatrist ve bilim insanı.Aynı zamanda Sigmund Freud'un öğrencisi.1934'te Hitlerin iktidara gelmesinden
Almanya’da arabamı yanına park ettiğim mezarlığın duvarını görünce bir şey dikkatimi çekmişti. Duvarın taşlarına çakılmış kibrit kutusu büyüklüğünde küçük binlerce taş vardı ve her birinin üzerinde bir isim yazılıydı. Mezarlığın etrafını tamamen dolaşmış ve gerçekten duvar taşlarının üzerinde binlerce isim görmüştüm. Mezarlığın girişinde de bir
Meşhur Nürnberg Mitingleri ve Adolf Hitler…
Babası memur olmasını istedi,
Hiç istemiyordu ama baskı vardı, denedi tutturamadı,
Ressam olmak istedi, okul tarafından kabul görmedi,
Çocukluğu sıkıntılıydı, gelecek vaat etmiyordu,
Sokakta resim yaparak para kazanmaya denedi, üç beş kuruş kazandı,
Bir gün meydanda eline bir broşür geldi,
Siyasetle
Eva Braun okumaya başlarken sadece Braun ve onun hayat hikâyesini okuyacağım zannetmiştim. Ancak 40 yaşındaki Hitler ile 17 yaşındaki Eva'dan daha fazlasını buldum.
Eva'nın Hitler ile başlayan aşk hayatının sonsuza kadar akıllara kazınan bir bitişi vardır. Bu bitiş, 30 Nisan 1945 günü trajik bir hâl ile meydana gelir. Hitler'in
Gerçekte olduğu gibi gör kendini. Führer'lerinin sana utanmadan söylediği şu sözlere aldırma: Sen "küçük, sıradan bir insansın
Sen, «küçük, sıradan bir insan"sın. Bu sözcüklerin çifte anlamını kavrıyorsun, değil mi:
küçük » ve
«sıradan».
Irkçılık, yeryüzündeki en kötü hastalıktır. Dini görüşü, dili veya ten rengi ne olursa olsun hiç bir ırk birbirinden üstün değildir. Elbette her halkın içinde hem iyi hem kötüler oluyor, tamamen iyi bir halk zaten düşünülemez. Önemli olan saygı duyabilmektir.
— Gelgelelim 1933-1945 Nazi Almanyasına... Bildiğiniz üzere milyonlarca Yahudi acımasız
-Eşeklik bende, bu evin nesine neşeli uyanıyorum bilmem... Ev dul toplama kampı... Kamp komtanı babam akşam bi şişe büyük içmiş uyanamıyo... Ben ne hakla şarkı söylerim ki.. Uyusun Führer, yazıktır... Yeterli cephane olsa beni anında kurşuna dizicekler canına yandığımın evinde...
— Hani sen susmuştun kız?..
- Can çekişiyorum, bunlar en son laflarım... Allahtan mahallemize asla doğalgaz gelmiyo, yoksa gaz odası da yaptırır bunlar...
Saçları koyu renkti ve oldukça kısa kesilmişti.
Minicik bir bıyığı vardı, o kadar küçüktü ki
Bruno , bu zahmete ne gerek vardı, diye merak etti.Belki de tıraş olurken orayı kesmeyi unutmuştu.
Tütüncü Çırağı
Her şey Franz’ın annesinin isteği üzerine Viyana’ya tütüncü olan Otto Trsnjek’in yanında işe başlamasıyla başlıyor.
Müşterileri olan Profesör Sigmund Freud ile dostluk kurmuş olan Franz ın dünyasına konuk olduğumuz