Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
240 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
Son derece güzel bir Remzi Ünal polisiyesi. Celil Oker bana göre bu ülkeden çıkan en iyi polisiyecilerden biri. Remzi Ünal'a reklamcı arkadaşı vasıtasıyla bir futbol maçında şike olduğu iddiasıyla bir iş verilir. Ancak sonradan başına gelenler, işlenen cinayetler, olayın basit bir şike davasından ibaret olmadığını düşündürecek niteliktedir. Mizah dozu gayet yerinde olan ve polisiye roman severlerin zevkle okuyacağı bir roman.
Kramponlu Ceset
Kramponlu CesetCelil Oker · Altın Kitaplar · 2015395 okunma
261 syf.
·
Puan vermedi
·
Beğendi
En Alttakiler, 21 Ekim 1985 yılında yayınlanan araştırmacı gazeteci yazar Günter Wallraff'ın 1980'li yılların başlarında, Federal Almanya'daki insan hakları ihlalleri ve yabancı düşmanlığını anlatan, uluslararası bir başarı elde etmiş olan kitaptır. Kitap, Günter Wallraff'ın, Almanya'da çalışan bir Türk işçisi (Levent Ali Sigirlioğlu, daha sonraki
En Alttakiler
En AlttakilerGünter Wallraff · Milliyet Yayınları · 1985198 okunma
Reklam
305 syf.
5/10 puan verdi
·
Beğendi
Eh işte diyebileceğim bir roman. Polisiye, macera denmiş kategoride ancak bu konuda pek bir şey bulamadım. İngiliz bir baba ve Türk bir annenin üçüz çocukları olan Steven Arda White, Stanley Kaan White ve Sean Hakan White kardeşlerin hayat hikayesini anlatıyor. Futbol ile ilişkilendirmesi güzel olmuş ancak idare eder diyebileceğim bir roman.
White Kardeşler
White KardeşlerSemih Süren · Mobidik · 20123 okunma
Bazı adamlar için yaşamak ne kadar zorlaşıyor farkında mısın? Hayatında ilk kez gittikleri bir devlet dairesinde cesaretini toplayıp da, asık suratlarıyla masalarının arkasında siper almış memurlara ne yapmaları gerektiğini soramayan adamlardan söz ediyorum. Saatlerce bekleyip de kendisine bir türlü sıra gelmediği halde, bunun sebebini sorma cesaretini bulamayan adamlar için gün geçtikçe her şey zorlaşıyor. ... "Orta iki terk" adamlar bunlar, sabah evden çıkarken saçlarına limon sürenler, radyodan haber dinleyip reel-politikten habersiz olanlar, annelerinin seçtikleri kızlarla evlenenler, sigarayı azaltarak bırakma duygusundan vazgeçmeyenler, çocuklarına kendi tuttukları futbol takımını sevdirebilmek için çabaya girişenler, yıllardır sakladıkları deftere şiir niyetine şarkı yazanlar. Oturdukları apartmanın kapıcısından bir şey istemeye utanan adamlardan söz ediyorum. Bakkala kendi gidenler, faturalarını kendisi ödeyenler. Yaşamak nasıl da zorlaşıyor bu adamlar için.
Okula bir tekme, gelsin futbol, gitsin karı kız. Büyüklerden biri söylemiş bunu, hayatı çok iyi tanımışlar dan biri: Aşk işsizlerin işidir ve işsizlere de serseri derler, unutma...
Sayfa 154Kitabı okudu
"Bir roman gerçek yaşama benzediğine göre, değer ölçütleri de gerçek yaşamınkileri andırır. Ama kadınların değer ölçütleri çoğunlukla karşı cinsin koyduklarından farklıdır; bunun böyle olması da çok doğaldır. Ama geçerli olan erkeklere özgü değer ölçütleridir. Kabaca dile getirilecek olursa, "önemli" olan futbol ve spordur; modaya taşınmak, giysiler satın almak "önemsiz"dir. Ve bu değer ölçütleri kaçınılmaz biçimde yaşamdan yazına aktarılırlar. Eleştirmen bu önemli bir kitap diye düşünür, çünkü savaşı ele almaktadır. Bu önemsiz bir kitap, çünkü oturma odasındaki kadınların duygularını ele alıyor. Bir savaş sahnesi bir dükkan sahnesinden daha önemlidir."
Reklam
Kasabanın iki futbol takımına zorla on sekiz oyuncu bulunmuştu. Daha dört oyuncu eksikti. İstasyon memuru, iki öğretmen, hususi muhasebeden üç memur, sağlık memuru, bir de mübaşir takıma girmiş, üst yanı öğrencilerden tamamlanmıştı. Memurlara futbol oynamaları için izin çıktığını duyulunca futbolculuğa özenenler birdenbire arttı. Hatta kaymakamlıkta katip elli yaşındaki Selahattin Efendi bile kaleci durmaya kalktı.
Pazar günleri... Şimdilerde... Sokak aralarından geçerken... Gözüme pijamalı aile babaları ilişirse, kışın, yağmurlu gri günlerde tüten soba bacalarına ilişirse gözlerim... Evlerin pencere camları buharlaşmışsa... Odaların içine asılmış çamaşır görürsem... Bulutlar ıslak kiremitlere yakınsa, yağmur çiseliyorsa, radyolardan naklen futbol maçları yayınlanıyorsa, tartışan insanların sesleri sokaklara dek yansıyorsa, gitmek, gitmek, gitmek, gitmek, gitmek... İsterim hep.
Artık iyi piyano çalmak, iyi futbol oynamak, iyi şarkıcı olmak iyi devlet adamı olmak yeterli değil. Aynı zamanda soytarı olmak gerekiyor. Günümüze bilgi çağı diyorlar, imaj çağı diyorlar. Oysa aslında tam bir soytarılar çağı.
Her yer puttu; üstelik bu putlar cahiliye Arabistandaki gibi taştan tahtadan değil, etten kemiktendi. İnsan kendisine dahi kendisi ile kavga etmeden teslim olmamalıyken, kimileri tereddüt etmeden birilerine kul köle oluyorlardı. Diplomayla belgeyle tezle evrakla resmi mühürle adam olunduğunu sanılıyordu… Birileri birilerine kim olması gerektiğini
Reklam
Önce her gün ders çalışmakla başlayan üniversite hayatım, çevre edindikçe yerini kantin muhabbetleri, uzun yürüyüşler, futbol ve bilardo gibi eğlencelere bıraktı. Herkesin bir tek gayesi vardı bu ortamda: Öne çıkmak, kendini kabul ettirmek.
Prof. Dr. İlber Ortaylı Hocam'dan ÇANAKKALE SAVAŞLARINI Olumsuz eleştirenlere cevap. " BU BAKKAL KAFASIDIR, ZEKA KITLIĞI OLMAMASI GEREKİRDİ AMA... " Prof. Dr. İlber Ortaylı, Çanakkale Savaşları'nın 100. yıl dönümünde CNN TÜRK'de Saynur Tezel Özgentürk'ün Günlük programına katıldı. Prof. Dr. Ortaylı'ya, "Çanakkale Geçilmez" söyleminin bir mit olduğunu, müttefik ordularının bir yıl sonra Çanakkale'yi savaşmadan geçtiklerini hatırlatan eleştirel görüşler soruldu. Ortaylı, bu eleştirel yaklaşım sahiplerine ilişkin şunları söyledi: "Bu bakkal kafasıdır. Maalesef halkımızın büyük kısmı, zeka kıtlığı olmaması gereken şartlara rağmen ki çok karışık bir ırk, beslenmesi her zaman için çeşitliydi, coğrafya çok müsait, eğitimin eksikliğinden olabilir, futbol seyircisi kadar düşünebiliyor. Küçümsemiyorum futbol iyi bir sanat. Seyredip tartışmak da olabilir ama bu kadarla kalırsan çok tehlikeli. 'Şenol Birol orada penaltıyı aşsalardı kesin gol olurdu abi' zihniyetiyle bunu getiriyorlar. Bu çok gülünç." Ortaylı, Çanakkale'nin geçilmesi halinde İstanbul'un düşmesinin, imparatorluğun yıkılmasına neden olacağını söyledi. İşte Okumayan, düşünmeyen veya bilinçli olarak cahil bırakılan ve de ne acıdır ki bu vatanın tarihini bilmeyen, televole ve magazin kültürü olan insanlarımız....Acınası durum.... İlber Hocanın her zamanki gibi dilinin kemiği yok.ama gerçekten Çanakkale geçilmez... Ya geçilseydi ne olurdu, Neyzen Teyfik'in dediği gibi " SEN ANANDAN YİNE ÇIKARDIN, AMA BABAN KİMDİ BİLEMEZDİN ŞER.....! - GG -
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.