Bu eseri defalarca bıkmadan tane tane okudum bir eser bu kadar güzel olabilir.
Sezai Karakoç denince aklıma ilk Monna Rosa şiiri geliyor. Hikayesini bilip şiirini okumak daha bir başka oluyor.
sezai karakoç, fuzuli'den sonra aşkın vuslat değil de hicran olduğunu anlatan en iyi şairlerden ve bu kitaptaki şiirleri de bunu ispat niteliğinde... Üstad
Rüzgarlı Pazar 'ı okuma sürecindeyken inceleme yazmam diye düşünüyordum. Ancak yukarıdaki gibi bir final cümlesiyle karşılaştım. Bu cümle, okuduğum kitapların içinde en iyi final cümlesi olarak benim için ilk üçte yerini aldı. Hal böyle olunca kitap hakkında üç beş kelam etmeden geçmek haksızlık olur
Mustafa'nın Meyhanesinde Orhan Veliyle masadayız:
- Sence en büyük şair kimdir Orhan?
- Fuzuli.
İkinci şişenin ikinci bardağındayız.
- Peki Fuzuli den sonra?
- Fuzuli mi? Kimmiş o? Bırak.. O da avuç açmışlardan.
Ben yanımdaki hiç avuç açmamış şaire bakıyorum.
-" Dilimin enn büyük şairi sensin be Orhan." diyorum. Diyorum amma hafiften de alay etmiyor değilim. Çakıyor kerata.
-"Hadi oradan! İt." diyor.
Ömründe küfür etmemiş Orhan Veliyi nihayet kızdırabildiğime memnunum.
Şiire başladığı dönemlerde Ahmed Arif'in Nâzım'a ilişkin görüşleri şöyle:
"Şiire yeni başlamış devrimci bir delikanlının karşısına Nâzım'ı dikerseniz, çocuk ya paniğe kapılır ve ters akımların uydusu olur, yahut ezilir, kötü bir kopyacı kesilir. —Hidrojen bombasına karşı Kürt hançeri ne yapabilir?- Üniversitede ve mahpusanede bazı arkadaşlarım, 'Nâzım'dan sonra şiir yazmak, boşuna bir gayret, hatta saygısızlık,' diyordu.
Onlarla hiç tartışmadım, hep sustum. Çünkü dedikleri bir bakıma doğruydu. Ne var ki 'Nâzım gibi şiir yazmak' ile 'Nâzım'dan sonra şiir yazmak' arasında vatanımın dipsiz uçurumları gibi bir uçurum vardı. Elbette Nâzım'ı yahut başka bir ustayı budalaca izlemekle kimse şair olamazdı. Ama Nâzım'dan da, başka ustalardan sonra da şiir yazılacaktı. Yoksa Shakespeare'den sonra trajedi, Moliere'den sonra komedi yazmak gerekmezdi. Nitekim, Dede Korkut, Yunus, Pir Sultan, Şeyh Galip ve Fuzuli gibi büyük ustalardan sonra da soylu şiirler yazılmıştır..."
Hüsn ü Aşk
"Gayret dedi Aşk’a ey birâder
Gel yol eri yolda olmak ister"
Besmele-Hamdele-Salvele..
Merhum Şeyh Galib Hazretlerini Rahmetle yâd edelim. Hamd ile salvele getirip evvala; Hazretin ruhuna bir Fatiha armağan edelim.
Elimden geldiğince ve kalemim yettiğince, bu şaheseri terennüme ve dahi izaha yelteneceğim. Haddimiz ile
Cemal Süreya
Senin çelme taktığın yerden başlıyorum hayata. Varsın yara içinde kalsın dizlerim; yüreğim kadar acımaz nasıl olsa.
Şems-i Tebrizi
Düzenim bozulur,
Hayatımın altı üstüne gelir diye endişe etme.
İhsan Oktay Onar'ın bu muhteşem kitabında tek eksik olan bir sözlük. Bu kitap kelime dağarcığınızı geliştiriyor...
İhsan bey'in bu kadar kelimeyi nasıl öğrendiğini merak ediyorum doğrusu. Bir elimde kitap, Bir elimde tablet. Tableti sözlük olarak kullanıyorum. Şu an itibari ile 10 sayfalık bir sözlüğüm oldu. Bu sebeple bu kitabı bitirmek öyle
Seyredenin gözünde en ufak bir aşk pırıltısı yoksa, doğa ve olayları, basit bir görüntüden başka bir şey değildir. Güneş bilmem ne kadar uzaklıkta bir ışıldaktır. Yıldızlar, bulutların ötesinde donuk ve bulanık bir ortamda titreşirler. Ağaçlar kütüktür, ısınmaya yarar. Çiçekler ve böcekler sadece ürerler; su ıslatır, ateş yakar.
Toprak ise asfaltlanacak bir zemindir..
Oysa "Aşk imiş her ne var ise âlemde" diyen Fuzulî'den hiç mi hiç haberi yoktur.
Modernleşelim, kalmayalım alaturka
Paris'te demode, sen çıkar o hırka.
Temalı bu kitap..
(Taha Abi'nin Film incelemesi için yaptığı bu girizgâhı bir daha çalmayacağım .d )
Alafrangalığa düşkün Meftun abimiz bize Paris'te hoş geldiniz der. Meftun burada eğitim için bulunmakta ama aslında bir şey öğrenmemektedir. Paristeki yegâne