Sadece şu kadarını söyleyeyim; bu tek dil, tek ulus, tek kültür prensibi, ülkedeki diğer dil, kültür, gelenek ve haklara karşı her zaman son derece tahammülsüz, önyargılı, düşmanca, ve saldırgan oldu.
Bana ne şimdi sizin yasalarınızdan? Sizin alışkanlıklarınızdan, gelenek ve göreneklerinizden, din ve devletinizden bana ne? Beni sizin yargıcınız yargılasın, beni mahkemeye götürsünler, açık mahkemenizde, hiçbirinizi tanımadığımı söyleyeceğim.
İnsanların inanç ve davranışlarını anlamak için gelenek, mitoloji ve dinden uzak durulmalıdır. Sadece o zaman, hiçbir önyargı oluşmadan, insanı incelemek mümkün olabilir.
Fundamentalizm; Türkçe karşılığı olan köktendincilik, dinin kökenine (Kitap ve Sünnete) dönmek demektir;
gücünü köklerden almak suretiyle, tarihin, dolayısıyla gelenek ve göreneklerin geriletici etkilerinden kurtulmayı hedefleyen ilerlemeci hareketlerdir.
Yani rasyonelliğe, liberalliğe, bilim ve teknolojiye kapı açmaktır.
gerçek yaşamı fethetmek için, önyargılara, basmakalıp düşüncelere, kör itaate, keyfi gelenek göreneklere ve sınırsız rekabete karşı mücadele etmek gerekir.
"Feminizmi benimseyen birçok yetişkin kadın, rahatsız edici ve sakatlayıcı topuklu ayakkabıları giymeyi bıraktı. Bu değişiklikler, ayakkabı imâlatı endüstrisinîn kadinlar için daha az topuklu ve rahat ayakkabılar tasarlamasını sağladı.Artık cinsiyetçi gelenek tarafından makyaj yapmaya zorlanmayan kadınlar olarak aynaya bakıyorduk ve kendimizle olduğumuz gibi yüzleşmeye alışmıştık.
"